Bugun...


Özden İlhan

facebook-paylas
Sevginin En Güçlü Hali; Ailedir
Tarih: 20-08-2020 22:00:00 Güncelleme: 23-08-2020 12:30:00


“Aile toplumun özüdür. Onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir“, Bulter        

 

                                                                                                                                                                                                                                                          Dünyada aldatılan insan sayısı yüksek ülkelerden biriyiz. Ülkeyi yönetmesi için oy verdiğimiz liderler, günlük hayatımızda önemsediğimiz kişiler, alışveriş yaparken,  kendimize kariyer yapmaya çalışırken, hatta en yakın bildiğimiz eşlerimiz tarafından aldatılıyoruz.

Dünyada masum insanlar olduğu sürece, aldatma devam edecektir. Bu ne benim sorunum nede sizin sorununuz;  hepimizin sorunudur.

Bu devirde de kime güveneceğimizi şaşırmış durumdayız. İnsanlar işlenmiş robot gibiler. Yavaş yavaş tüm ilişkileri bitirmek üzereyiz.   Çağımızın hastalığı olan “benlik ve yalnızlık” içleştirmiş durumdayız. Son yıllarda sadece arkadaşlık, akraba ve komşuluk ilişkilerine değil, aile içi ilişkilerde zayıflamaya başladı.

Bizler, yaratılışının gereği olarak birlikte yaşamaya eğilimliyizdir. Bir insan, ne kadar güçlü ve iradeli olursa olsun, başkalarına ve özelliklede ailesine ihtiyaç duyar. Çünkü aile, insanın fıtratına uygun bir paylaşma kurumudur.

Bu hayat yolculuğunuzda en büyük dostunuz, her şartlar altında sevecek, kollayacak, acımızı azaltacak, sevinçlerimizi paylaşabileceğimiz tek sığınağımız ailemizdir.

İnsan ailesinden ilk aşık olduğu zaman kopar, çünkü aşkın harika olduğunu hissederiz, sonunda ise harika olan tek şeyin hayat ve güvenilecek tek limanında aile olduğunu fark ediyoruz.

Sakin bir ev, sizi rahatlatacak ortam, ilham verecek kitaplar, bir kahve içimi sevilmeye değer birkaç arkadaşımızın ziyaretleri, birlikte sağlıklı vakit geçirme, gerçeğe bağlılık, ümit, sevgi dolu bir yüreklerin oluştuğu, güven dolu aile ortamı, dünyanın en büyük zevklerinden değerli olduğunu neden fark edemiyoruz? 

Hepimiz birbirimizden farklıyız. Size göre normal olmayan birine göre, sizde ona normal biri olmaya bilirsiniz.  Her konuda insan senin bildiğin konuya hâkim olmaya bilir veya bildiğinizi sanabilirsiniz!  Ama duygularımız birbirimizin aynı, birbirimizden hiç farkımız yok!  Sevinçte aynı, mutlulukta aynı, acımız yine aynıdır. Sevinç de mutlulukta ve acımızda Aynı şeyleri hissederiz.

Saygı kelimesinin anlamından bir haber yaşıyoruz. Bu anlamda saygı, ön şartsız ve ön yargısız olmaktır.  Bir insanı olduğu gibi görebilmek, onun kendine özgü bireyselliğini fark edebilmektir. Saygı, her şeyden önce karşısındakiyle empati kurabilmek, insanın varlığını olduğu gibi kabullenmektir.

Bunun yanında saygı değerinin sevgi, sorumluluk, nezaket, minnettarlık, hoşgörü gibi değerlerle de çok yakın ilişkisi vardır.  Bu saydıklarım zaten insan olabilmenin özellikleridir. Saygının zıddı olan saygısızlık ise; kabalaşmak, değer bilmezlik, bencilik, kibir, kendini üstün görme gibi tutumları ifade eder.

Şimdilerde tüm değerler yok olmak üzeredir. ”Kızım hastayım” yerine oturabilir miyim? “Diyen bir orta yaşlı hanıma otobüste genç kızımız,  sayıp döküyor. 

Hareket eden metro da bir anne oturuyor, 5 yaş civarındaki oğlu istasyon durağımda kapıya yaklaşıyor.  Ben dahil aynı vagonda oturan herkesin yüreği ağzında “aman” diye çığlıklar duyuluyor. Genç anne umursamıyor. Bir başka durakta çocuk ayını haraketli yapıyor, yine gören ayağa fırlıyor. Anne yine umursamaz havasını sürdürüyor. 50 yaşlarında bir bey; “hanım kızım çocuğunuzu yanınıza alın lütfen” dedi.  “Allah razı olsun sizden sözleri”   aynı vagondaki yolcularda yükselirken, genç anne “size ne oluyor, siz kimsiniz? ,  almıyorum, istediğini yapar” gibi çıkışlarla son derece kızgın bir ifadeyle söylenmeye başladı.

Metro diğer istasyonda durduğu anda çocuk yine hamlesi yaptı ve çığlıklar yine yükseldi. Metronun kapıları ani kapandı. Ve bir süre sonra kadın çocuğunu yanına alınca, metronun kapıları açıldı ve müşterisini içeriye aldı.

Çevremizdeki insanlara ve çocuklarımıza saygısızca konuşma hakkını kim veriyor? Bizler canları ne zaman isterse, öfkelerini boşaltacak çöp kutusu muyuz? Nasıl ilişkidir bu?  Hiç düşünmeden, bir an bile duraklamadan konuşuyorlar.

Bizler elimizden geldiğince onları mutlu etmeye, fedakârlık yapmaya, incitmemeye özen gösterelim, onlar tereddüt etmeden kalbimizi kırsınlar.  Çocuklarımızın masum olduğunu düşünürüz ama onlar zayıflıklarımızdan faydalanmayı çalışmasının masumiyetin neresindedir?

Herkese her şeyi öğretebilirsiniz ama duyarlı olmayı nasıl öğretebilirsiniz ki?

Söyle bir düşünün! Aile ve çevrenizde sizin için güzel bir jest veya güzel bir cümle duymadığınız ne kadar zaman oldu?  Peki, bizler koşturmaca arasında onlara kendilerini iyi hissettirecek jestler ve güzel cümleler kurabildik mi?

Çocuklar sorunlu yıllarını yaşarken sinirli, kıpkırmızı bir yüzle gelip, “beni neden dünyaya getirdiniz? Diye, hayata olan kızgınlığını dile getirirler. Çünkü biz onları izni olmadan dünyaya getiririz. O soruyu şimdi hepimiz adına, yanıtlamak istiyorum. Sizi dünya getirdik. Çünkü o doyumsuz mutluluğu tatmak istedik! İzinizi almadığımız için üzgünüz. Çünkü öyle bir şansımız yoktu! 

Evlilik en güzel arkadaşlıktır. Aynı evi içinde eşit olan iki insanın arkadaşlığıdır. Hayat uzun bir yolculuktur. Bazen iki tarafta birbirini yetersiz bulabilir! Önemli olan birbirinizle eşit olduğunuzu hissetmesine yardım edin ve hissettirin.

Bir heykeltıraşın idol haline gelebilmesi için bir taşa ihtiyacı vardır. Ona sevgisini, ilgisini ve tüm yelteğini kullandığı zaman doyumsuz eser yaratır.  Kalbiniz bu güzel eser gibi sevgi ve ilgiyle donanmak ve güzelleşmek istiyor. 

Bazı çiftler karşısına neler hissettiriyor bilmiyor bile.  Nasıl hissettirdiğini bilmeyen biri, diğerine nasıl yardım edebilir? Bu evlilik bitti mi oluyor?  Aile asla önyargılı olmaz. Aile sizi yarı yolda bırakmaz. Kendinizi küçük hissettirmez ve hissettirilmesine de izin vermez. Aile birbirinin zayıflıklarına asla ama asla gülmeyecek olandır.  Aile her daim saygı ve sevgiyi göreceğiniz tek yerdir.

Kendini değerli hissettiğinde ilişkin olan şeyleri de sevmemeye başlıyorsun.  Dünya sana daha çekici gelmeye başlıyor ve kendini sevmeye başladığında o zaman eski hayatın yeni gibi görünmeye başlıyor.

Hayat neşe, mutluluk ve kader arasında oynadığımız bir kumardan başka bir şey değildir. Bu kumarda kaybeden olabiliriz veya olmaya biliriz ama hep mutlu ve umutlu olmaya çalışabiliriz! Kendimizi korkutup; neden basit bir yolculuğu karmakarışık aştırıyoruz ki?  Neden kendimize verdiğimiz nasihatleri zaman zaman unutuyoruz ki?

En zor günüde birini düşünerek, biriyle dertleşerek ve sarılarak rahatlarız. Zor günlerde ailelerin birbirine verdiği desteğin sıcaklığı, sevgi ve saygıya dayanır.  Aile olmak zor iştir; sabır ister, sevgi ister, hoşgörü ve kabulleniş ister, her şeyden çok saygı ister.

Ailenize öfkeli veya sinirli olmadığınız anda, gerçekçi ve objektif olarak, bir şekilde hayatınız giren kişilerin düşünürseniz,  sizi yargılamadan, küçümsemeden, hakaret etmeden, sizi siz olduğunuz seven, ne olursa olsun sizi sevmekten vazgeçmeyen herhangi biri var mı?

Yok değil mi? İmkânsız gibi görünen ve bu anlayışı beklemek için uğraş veriyorsanız, yanlış yoldasınız demektir.

Sizin siz olduğunuzu hissettirecek tek adres için; yaşadığınız veya büyüyüp çıktığınız evinizin yönüne bakacaksınız. İstediğiniz güven, sevgi sadece oradadır. Kendinizi yalnız ve huzursuz hissettiğiniz zaman doğru yön ve güvenli sığınak orasıdır.

 



Bu yazı 4729 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI