Bugun...


Dr. Abdullah Köktürk

facebook-paylas
Bir Partinin Hamuru Sağlam Olmalı
Tarih: 07-01-2021 12:36:00 Güncelleme: 07-01-2021 17:37:00


 

Türkiye’de kurucu parti CHP haricinde günümüze kadar yüzlerce parti kuruldu. Bunlardan onlarcası meclise girdi. Dönemsel olan bu partilerden CHP haricinde hiçbiri varlığını bu güne kadar sürdüremedi.

 

Tarihi CHP kadar eski olmasına rağmen varlığını sürdüremeyen partilerden birisi de (TKP) Türkiye Komünist Partisidir. TKP derken 1921 de Bakü’de kurulan Mustafa Suphi’nin TKP’sinden bahsediyorum. Yoksa Sosyalist İktidar Partisi (SİP) iken TKP ismini alması sağlanan Kemal Okuyan’ın TKP’sinden bahsetmiyorum. Ayrıca eski TKP’nin devamı olduğunu söyleyen ama pek esamesi okunmayan TKP1920 diye bir parti de mevcut.

 

Diğer Partileri bir yana bırakıp bugün biraz TKP üzerinde durmak istiyorum. 1920’de Bakü’de kurulan Mustafa Suphi’nin TKP’sinden.

 

Bir partinin hamuru sağlam olmalı, bu bir komünist parti ise, işçilerin olduğu bir bölgede fabrikalarda , kendi ülkesinde kurulmalı. Yabancı bir ülkede 1920’de kurulan TKP faaliyetine 1987’de yine yurt dışında son vermiştir. Son genel sekreteri Nabi Yağcı'dır. Ondan önceki genel sekreter İsmail Bilen (Laz İsmail) 1934 de ülkeyi terk etmiş 1983 yılında hayatını kaybedene kadar yurt dışında yaşamıştır. TKP, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin bir uydusu gibi hareket ederek Doğu Almanya’da faaliyet göstermiştir. SSCB finansmanı ile kurulan Bizim Radyo aracılığı ile Türkiye İşçi sınıfına ulaşmak istese de ulaşabildikleri, öğrenciler ile okumuş memurlar olmuştur.

 

ResimLink - Resim Yükle

 

Kuruluşunun 100. Yılında TKP’nin yanlışları üzerinde yeteri kadar durulmamasını bir eksiklik olarak görüyorum. TKP Nazım Hikmet’i partiden ihraç etmiş, onu Troçkist ilan etmiş hatta polis ajanı diye suçlamıştır. TKP’nin en büyük yanlışlarından biri sağlık sorunları yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kalan Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ya yapılanlardır.

 

ResimLink - Resim Yükle

 

Hikmet Kıvılcımlı tedavisinin yapılmasındaki engeller ve hakkındaki idam cezası istenen suçlamalar karşısında 12 Mart müdahalesinden hemen sonra 1971 Nisan ayında Alanya üzerinden küçük bir motor ile Kıbrıs’a geçmiş, oradan geçtiği Suriye’de SSCB büyükelçiliğinden talep ettiği pasaport TKP dış büronun itirazları üzerine red edilmiştir. Peşinden gittiği Bulgaristan’ı 1 ay içinde yine İsmail Bilen ve o sıradaki TKP Genel Sekreteri Zeki Baştımar’ın karşı çıkmaları ile terk etmek zorunda kalmıştır. Bulgaristan’dan Doğu Almanya’ya geçen Kıvılcımlı 24 saat içinde bir minibüsle Doğu Berlin’den Batı Berlin’e götürülüp bırakılmıştır. Temmuz ayı sıcağında Paris’e geçen Kıvılcımlı Fransız Komünist Partisinden de gerekli ilgiyi göremeyince, zor koşullar altında kötü bir tren yolculuğu sonrasında Belgrad’a ulaşmıştır. Arnavutluk’a geçme isteği sınır görevlilerince engellenen ve prostat kanseri ağırlaşan Kıvılcımlı Tito’nun yardımı ile Belgrad’ta bir hastaneye yatırılmıştır. 30 Eylül 1971’de ölümünden bir hafta önce SBKP Genel Sekreteri Brejnev’e yazdığı mektupta şöyle der;

 

“(…) Bulgaristan Halk Cumhuriyeti ile Almanya Demokratik Cumhuriyeti polisleri, hiçbir izahat verilmeksizin, beni (iki arkadaşımla birlikte) kendi Sosyalist sınırları dışına, Amerikan emperyalizminin askercil üssü Türkiye’nin dostları olan Kapitalist ülkelere doğru ve İnterpol ağlarına doğru, ne yaşıma, ne geçmişime, ne ameliyat sonrası kanser kanamalarıma ve acılarıma bakmaksızın, püskürtüp attılar. Bu sosyalist adâlet midir? Cinayetim ne idi? O îlam hükmünü kim vermişti?”

 

1902’de Üsküp’te doğan Kıvılcımlı ömrünün 22.5 yılını komünistiğinden dolayı hapiste geçirmiştir. 1971 de 69 yaşında Belgrad’ta vefat eden Kıvılcımlı’ya TKP tarafından yapılanlar bir partinin hamuru sağlam olmalı sözümüzü doğrulamaktadır.

 

 



Bu yazı 10688 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI