Türk Silahlı Kuvvetleri Hükümetin emri ile 9 Ekimde Suriye Kuzeyinde Resulayn ile Tel Abyad arasındaki bölgeye  bir operasyon düzenledi.  Operasyonun amacı; Suriye kuzeyinde, Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar 440 km boyunca ve 32 km derinliğinde bir güvenli bölge oluşturmaktı. İki tane 20 km eninde ve 32 km derinliğinde kama açtıktan sonra ABD başkan yardımcısı Pence Ankara’ya geldi. Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşit statüde oturarak Türkiye’nin harekatı durdurmasına yönelik bir antlaşma imzalattırdı. ABD ye göre bu bir ateşkesti, Türkiye’ye göre ise sadece durma idi. Antlaşmanın maddelerine göre 120 saat içinde YPG/PYD liler tüm bölgeyi boşaltıp 32 km lik hattın dışına çıkacaklardı.

Belirtilen sürede, bölge boşaltılmaz ise harekatın tekrar başlayacağı Cumhurbaşkanı tarafından deklere edildi. Bu sırada ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanına hakaretler ettiği bir mektup açığa çıktı. Bu mektuba hiçbir cevap verilmediği de belli oldu.

120 saat geçti YPG/PYD liler bölgeyi boşaltmadılar. Antlaşmanın hiçbir maddesine uyulmadı. Deklere edilmesine rağmen harekat yeniden başlamadı. Ancak bu diplomatik hezimet Türk medyasında büyük bir başarı olarak gösterildi. Oysa gerçek başarı bu hezimetin millete başarı olarak yutturulmasıydı.

ABD ile antlaşmanın bittiği saatlerde bu sefer Soçi’de Rusya ile benzer bir antlaşma imzalandı. Bu sefer süre 150 saat ve Kamışlı hariç 10 kilometrelik bir sınır hattında Rus ve Türk kuvvetleri devriye yapacakları yazılı. Yine PYD nin 30 km lik hat dışına çıkartılacağı belirtiliyor.  PYD nin neredeyse başkenti olan Kobani’den bahsedilmiyor bile.

Yaşananlar yaşanacakların göstergesidir. 150 saat sonunda büyük olasılıkla YPG/PYD bölgeyi boşaltmayacaktır. Ancak bu sefer yine hükümet medyası bu sefillikten onurlu bir duruş, diplomatik hezimetten zafer çıkarmasını bilecektir.

Gerçek ise Türkiye’nin sınırlarında ABD, Rusya, İsrail ortaklığında yeni bir devletin oluşması ve medya sayesinde manüple edilen Türk halkının buna karşı tepkisiz bırakılmasıdır.