Bugun...


Ufuk Yılmaz

facebook-paylas
Büyük Mustafa
Tarih: 25-02-2016 13:49:00 Güncelleme: 25-02-2016 13:49:00


Soğuk Şubat ayında karla kaplanmıştı bu korkunç köy. İlginç bir şekilde sevimliydi. Karlı siyah sivri çatılar. Kuru kahve rengindeydi  ama daha siyahı daha korkuncu hatta bu çatılar. Öyle siyahtı ki gece olduğunda gökyüzüyle birleşirlerdi.  Yollar topraklıydı. Ağaçlar olabildiğince uzun ve siyahtı. Ağaç yaprakları maviydi. Parlak jelatin mavisi. Güneş doğunca her şey aydınlanırdı. Ağaçlar kırmızı olurdu. Yapraklar ise maviden yeşile dönerdi. Elmalar sulu ve şişkin, kirazlar güzel kızların dudağı gibi olurdu. Ama geceleri korkunçtu. İşte böyle bir yerdi  Korkabuk Köyü.

 

Bu hüzünlü ama güzel hikayenin kahramanı Mustafa, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Mustafa çok ezik bir adamdı. Hayatı boyunca bir işin ucundan tutmamıştı. Ekmek elden su gölden yaşamıştı. Ona ailesinden bir miras kalmıştı. Bu çok büyük bir mirastı. Köylüler bu yüzden onu pek sevmezdi.  Mustafa ne zaman köyden biriyle konuşmak istese köylüler başlarını öte yana çevirir onu duymamış gibi yaparlardı. Kendisine bu kadar kötü davranılmasına rağmen Mustafa olanlara aldırmıyor gibi görünürdü. Ama çok içerlerdi bu durumu intikam planları kurar zamanı gelince de uygulamaya korkardı. Yıllar boyu yüzden fazla plan yapmıştı ama uygulamaya gelince bunları gerçekleştirmekten korkmuştu. Planları genellikle başkalarının evine malına zarar vermek üzerineydi. Mesela bir keresinde komşusu Ahmet’in evini yakmayı sonrada evin yanına ayna ve mercek bırakarak kendiliğinden olduğunu herkese yutturmayı düşünmüştü. İşte böyle ezik bir adamdı. Bu ezikliğiyle düşündü durdu evinde yıllarca tepindi ıkındı sağa döndü sola döndü bir çıkış yolu aradı köyde saygınlık kazanmanın yegâne yolunu aradı ezik iğrenç Mustafa. Belki köyün ambarına yardım yapmalıydı belki köy savaşında komutan olmalıydı belkide servetini köylülere dağıtmalıydı hepsi çok göründü gözüne ve en sonunda hem kendini zorlamayacak hem de insanlar arasındaki saygınlığını artıracak bir fikir buldu. Herkese günaydın demeyi. Mustafa bundan böyle yolda gördüğü herkese günaydın diyecekti. Belki köydekilerin kalbi yumuşar onu severlerdi. Uyudu ertesi sabah kalktı. Jilet gibi giyindi sokağa çıktı. Korkabuk köylüleri çalışkan insanlardı erken uyanırlardı. O yüzden sokak koşturanlarla doluydu. Günaydın dedi Mustafa yoldan geçen elleri nasırlı köylüye köylü cevap vermedi. Günaydın dedi Mustafa çocuğunu sokakta yıkayan genç kadına, kadın cevap vermedi. Günaydın dedi köyün en yaşlı ve bilge ve eğitimli ve çalışkan ve saçları olabildiğince beyaz amcasına, o bilge amca bile cevap vermedi  ezik Mustafa’ya.  Mustafa’nın kalbi kırılmıştı, hem de olabildiğince. Sonra düşündü, gücü yettiğince. Ne yanlış vardı yaptığında? Kötü görünmüyordu değişmeye çalışıyordu. İnsanlara karşı iyi olmaya çalışıyordu. Ama işe yaramamıştı.

 

Başka birşey deneyecekti illa ki başarırdı. Yarın insanlara “Merhaba” demeyi düşündü Mustafa. Uyudu Sabah uyandı. Gene jilet gibi giyindi. Yemek yedi sokağa çıktı. Başladı yürümeye, tekrar aynı insanlara ve başkalarına merhaba dedi. Ve’leri bol olan o yaşlı adama bile tekrar “Merhaba” dedi Mustafa. Köyün savaşçılarından Gazi bu ezik herifin ne yapmaya çalıştığını anlayamadı. Bu yüzden Mustafa’yı ensesinden tuttu, “İğrenç herif sen ne ezik adamsın bütün köy olarak senden nefret ediyoruz, git bu köyden” dedi. Mustafa’yı çenesini kanatana kadar dövdü, ondan sonra da köyden uzaktaki nehrin kenarına bıraktı. ”İğrenç herif,  bir daha köyümüze adımını atma, yoksa tembel ve ezik olduğun için seni öldürürüz” dedi. Mustafa konuşacak halde değildi, kafasını sallamakla yetindi. Ama o anda yerde kanlar içinde ve utançla yatarken aklına bir şey geldi. Daha önce hiç hissetmediği  bir şey hissetti. Mustafa hep hissetmek istediği ancak sahip olamadığı o duyguyu hissetti. Azimi . Ve şimdi intikam için azimliydi. İntikam için yanıp tutuşuyor, Korkabuk köye edeceklerini düşündükçe yerinde duramaz oluyordu. Kendini sevdirmek için ezik Mustafa koca bir paragraf boyunca çabalamıştı ve bütün okuyucular bunu takdir eder ki yöntemleri çok iyiydi çok profesyönelceydi akıllıcaydı bütün iyi şeyler vardı yöntemlerinde.

 

Ama artık Korkabuk Köye kendini kabul ettirmeye çalışmayacaktı. Korkabuk Köyü kendini ona kabul ettirecekti. Ama önce güçlenmeliydi. Önce şan şöhret para asker güç kazanmalıydı. Hemen anladı bunları nerden bulacağını. O anda nehrin yanında kanlar içinde yatarken hem de başkaları gibi evde düşünerek değil kanlar içinde buldu  bu fikri.  Mustafa köydeki parasını çalarak başka bir köy kuaracaktı.

 

Askerleri  olacaktı yaverleri kulları olacaktı. Korkabuk Köyü kendine taptıracaktı. Kalktı ayağa Mustafa çenesindeki kanı silmeden, daha yediği yumrukların acısı üstünden  çıkmadan köye gizlice girdi. Evindeki altın küplerini sırtladı. Yanına su yemek aldı. Yola koyuldu. Yolda bir köle gördü. Sahibine para verdi, köleyi satın aldı. Yolda yaralı bir asker gördü. Tedavi etti onu yanına aldı. Yolda onun gibi köysüz yurtsuz bir memur gördü. Ona maaş verdi  yanına aldı. En sonunda yolda bir aslan topluluğu gördü. Onlara et verdi yanına aldı.

 

Az gittiler uz gittiler dereleri ve tepeleri boş verdiler. En sonunda vardılar o büyük dağın eteğine. Bu dağ Korkabuk yöresinin en yüksek dağıydı.  Kurdular köylerini bu dağın eteğine. Köy memurlardan, kölelerden, aslanlardan ve yarası iyileşmiş yiğit savaşçılardan kurulmuştu.

 

Aradan bir yıl geçti köydeki nüfus ilginç bir şekilde arttı Mustafa güçlendi. Sadece aslanlarından oluşan ordusuyla nehirleri kurutur, dağları ikiye böler, güneşi karartır,  bulutları söndürür hale gelmişti. Bu derece müthiş bir güce ulaşmıştı o ezik Mustafa.  Hala ezikti ama güçlü bir ezikti. Tam on iki karısı vardı. On iki karısının on ikisinden de on iki çocuğu vardı. Hem de bu çocuklar bir yıl içinde yirmiiki yıl büyümüşlerdi ve hepsi erkekti. Mustafa karar verdi. Topladı aslanlarını, miğferini ,kılıcını kuşandı. Yola çıktı. Nereye mi? Tabi ki onu kovan ve iğrenç bir toplumdan oluşan Korkabuk köye.  Ama Mustafa akıllıydı, gece bastırınca gitti Korkabuk köye. Aslanlarıyla köyün etrafını sardı. Bir gecede biten savaşta Mustafa tabiki bu hikayenin yazarı sayesinde savaşı kazandı. Köydeki herkesi pençeden geçirdi. Çünkü aslanların kılıç kullanamadığını herkes bilir. Öldürdü yüce Mustafa intikam ile, öfke ile, nefret ile. Sonra yalvarttırdı kendine güçlü Gaziyi, ona günaydın demeyen insanları,  ya da merhaba demeyen kadınları. Sonunda Korkabuk köyünü ele geçirdi. Öncelikle heykelini diktirdi. Köy meydanına. Sonra para bastırdı kendi resmiyle. Artık mutluydu,  Mustafa Korkabuk köyden aldığı intikamla. Sonra düşündü bunca vahşet boşunaydı galiba, bunca şiddet yanlıştı, onca korku olmamalıydı. Düşündü Mustafa Korkabuk köyü rahat bıraktı aslanlarını da alıp evine döndü.

 

Yıllar geçti. Korkabuk köyde bir çocuk doğdu.  Adı Murattı. Zengin bir ailenin çocuğuydu. Büyüdü kimse onu sevmedi, yine onun da kalbi huzursuzlukla doldu.

 



Bu yazı 4794 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI