AKP hükümetinin izlediği ekonomi politikası hakkında hiç bir ciddi ekonomi uzmanı bilimsel olumlu ya da olumsuz bir açıklama getiremez.

WhatsApp'tan bir arkadaşım yazmış, ne kadar maaş alıyordun canım, diye. Bende yazdım ne kadar olduğunu, arkadaşım yanıt olarak, maaşın TL olarak bin TL civarında arttı, haberlere bak, yazmış.

ABD’de Başkan değişti, FED Başkanı değişmedi. Ciddi devletlerde özerk bağımsız kuruluşları siyaseten ele geçirmeye çalışan olursa anında çelik bileziği takıverirler, içeri tıkıverirler, anayasal düzeni bozmaya teşebbüs ve darbeden.

Ülkemizde ise, her şeyde olduğu gibi çok kolay TCMB Başkanları değişiyor, otokratik sistemde.

T.C Merkez Bankası başkanını bu kadar sık değiştirmenin bedelini mali piyasalardaki çalkantı nedeniyle tüm halk çok ağır bedeller ödeyecektir.

Uluslararası sermaye piyasası ile ortaklaşmış büyük üreticiler kendilerini garantiye almak için hemen maliyetler arttı diyerek iğneden ipliğe her şeye yeniden zamlar getirecektir.

En çok emeği ile zor geçinenler ile sabit gelirliler ve emekliler bu durumdan dolayı piyasaya daha çok ezilecektir.

Uluslararası piyasalarda Türkiye’nin risk primi yükseleceği için artık çok daha pahalıya borçlanalacak ülkemiz. 200 baz puan, olmadı bir 200 baz daha, yine olmadı bir 200, 300, 400 dahalar yetmeyecek, sonu yok faiz politikasının.

Yeni gelen TCMB‘ni şimdi tam aksi davranıp, faizleri aşağı çekmeye çalışıp, ekonomiye kaynak aktarmaya çalışırken yabancı parayı ülkede tutamayarak piyasalarda dengeyi de tutturamayacaktır.

Bunun piyasalar açısından yapılamayacağını bilen ekonominin bunu taşıyamayacağını gören iktidar,  koşar adım baskın seçime giderek çıkışı orada arayacaktır.

Oy kaygısı ile iç dinamikleri daha çok kışkırtmak isteyecek.

TCMB borçlanma faizi %19 ilken, 2021 yıl sonu enflasyon hedefinin %9 olacağına inanacak hiçbir sağlıklı insanın olamayacağı ülkemizde, bu para politikaları ile bir yere varılamayacağını, gelen yoksulluğun ve işsizliğin halka iyi anlatılması gerekir.

Bu günden itibaren muhalefetin tümünün yeni duruma göre çok hızlı yeni stratejiler belirlemesi gerekmektedir. Zira hükümetin elinden öncelikle terör ve inanç istismarı kartları alınması gerekecek.

Bu ortaya çıkan yeni fiili duruma rağmen muhalefet var olan eski tarz siyaset anlayışı ile devam ederse bu ülkede demokrasi güçleri maalesef yenilir. Otokratik sistem yerini açık faşizme tahsis edecektir.

Bunu görmemek için ne olmak gerekir derseniz ........ boş bırakılan yeri herkes kendisi doldursun.

TCMB‘da görev yaparak iz bırakan 3 başkanın 3'ününde özerk bağımsız TCMB kökenli olmaları teknik yeterliliklerinin ve derinliklerinin olması iktidar için çok büyük bir şans olduğu gibi, bu Başkanlar görev yaptıkları dönemlerde de oldukça da başarılıydılar.

Banka yöneticilerinin atanmasında özerkliği ve bağımsızlığı olan bu yıllarda, TCMB’na atanan aşağıdaki bu Başkanlar,  5 yıllık süre için bu göreve atanarak kendi dönemlerini başarılı şekilde tamamlamışlardır.

Çünkü o yıllarda Partili CB Erdoğan her şeye tek başına karar veremiyordu. Ülkedeki şu an yaşanan böyle çok önemli kurumlardaki sorunda herşeye tek kişinin karar vermesinden ileri geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu Başkanlar.

Süreyya Serdengeçti 2001/2006,

Durmuş Yılmaz 2006/2011,

Dr Erdem Basçı 2011/2016 yıllarında TCMB‘lıkları yaptılar. Erdem Başçı dönemi hariç para politikalarının meyvesini AKP hükümeti har vurup harman savurdu.

Bu başkanlar işlerine kimseyi müdahale ettirmeyen, işi bilen donanımlı ve liyakat sahibi banka içeriden yetişen başkanlardı. Başarı buradan doğuyordu.

TCMB’nin yeni başkanının teknik derinliği ve yeterliliğinin olmadığı, yandaş gazetede yazdığı son yazıyı okuduğumda net şekilde görülmektedir.

Görevden alınırken "şükranlarını" sunan başkandan tek farkı hükümet içi klikler çatışmasıdır.

Kendisinin bu teknik derinlik yetersizliği umarım ülkeye giden başkanın verdiği zararlardan pahalıya mal olmaz.

Uluslararası piyasalarda para politikası en tehlikeli bir silahtır.

Her yerde bu silah rastgele kullanılmamalıdır.