Bugun...


Sibel Çağlar

facebook-paylas
Olmayan Para Balonu
Tarih: 26-02-2021 12:25:00 Güncelleme: 26-02-2021 12:27:00


NY'ta birlikte öğrenci olduğumuz şimdi İspanya'da doktora yapan Türk arkadaşımla buluştuk. Öğle yemeği ve biraz sohbet üstüne Türk kahvesi eşliğinde politik tartışmaları hep sevmişimdir.

 

Arkadaşım vakıf burslu olarak ABD'de okumuştu. Bana o yıllarda da "ailenin durumu iyi bu isyan niye" diye çıkışır ve "aptal mısın" diye aklınca akıl verirdi.

 

O dönemlerde bunlar ailece AKP'liydi ve oldukça muhafazakâr bir yaşamları vardı. Beni Bursa'da bir-iki misafir etmişlerdi. Tabi bizde onları Sığacık'ta misafir etmiştik.

 

Derken hayat devam ediyor tabi, arkadaşım Bursa'da bir süre kaldığını sonra daha iyi iş fırsatları için buraya İspanya'ya geldiğini, iyi bir fırsat olduğunu söyleyince. Ben, ekonomi eğitimi almış birisi olarak şuan yine aynı şekilde düşünmeye devam ediyor musun? diye sordum.

 

Arkadaşım, ufak tefek sıkıntılar var evet ama bu tüm dünyada olan krizin bir yansıması, ayrıca malum üstüne pandemi, dedi.

 

Ben, Erdoğan ''95 milyar dolar rezervimiz var, buharlaşma söz konusu değil'' diyor, bunun nesnel gerçekliği nedir, dedim.

 

Arkadaşım, muhalefet partileri işi abartıyor, Türkiye borç çeviren az ülkelerden birisi, dedi.

 

Ben de, günü geçmiş 210 milyar dolar faiz var ve bu bir kaç defa hükümetin yetkilileri tarafından da söylendi, ödeyecek durumları yok. Mehmet Şimşek'den beri bu böyle, dedim.

 

Arkadaşım, hayır Tayyip bey salı günü net konuştu, bence ciddi bir sorun yok, diye topu taca attı.

 

O 95 milyar dolar basına yansıyan bilgilere göre brüt rezerv, neti 14 milyar dolar. Swap, yani kiralanmış döviz, bankalardan borç alınan döviz 59 milyar dolar swapı çıkarırsan net rezerv eksi 45 milyar dolar.

 

Erdoğan yine damada kalkan olma tuzağına düştü.

 

20 yıl önce bugün sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçilmişti. Kuru savunacak rezervler net 12,3 milyar dolara gerilemişti çünkü. Bugün kur taahhüdü olmayan dalgalı kur rejiminde net rezervleri eksi 45'lere düşürme beceri ve başarısı bu hükümete ait, sen bence objektif bakmıyorsun, dedim.

 

Erdoğan'ın kendisi o aynı konuşmada tek cümlede söylemiş zaten her şeyi ''kendi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık dalgasıyla hesaplaşmayı reddeden bir zihniyettir bizim zihniyetimiz'' diyerek. Kayıt dışı ekonominin kayıtlı hesabı mı var ki, rakamlar gerçekçi olsun. Ayrıca, kur dengesi için kayıp 128 milyar dolar için "pandemiye" harcandı diyor, akla uygun bir açıklama yok.

 

Sorun rezervleri yok etmeye ihtiyaç duyan sermaye birikim rejimi.

 

Esasen hükümet yandaşı üç-bes işadamlarına verilen ihracat reeskont kredileriyle biriktiriliyor bu rezervler. Sonra da yine onları kurtarmak için dış borç servisine, açıkları kapamaya gidiyor.

 

İthal ettiği mal ve hizmetlerin parasını, eğer yeterince döviz kazanamamışsa, Merkez Bankası'nın rezervlerinden ödüyorlar. Eğer dış borç ödemeleri için yeni borç bulunamazsa, ödeme yapmak için rezerv gerek ve şu anda rezerv yok.

 

İhracatçı için kuru sabitleyerek baltayı vuran da yine kendileri.

 

Türkiye'nin üretim biçimi ve ilişkileri rezervleri devamlı yiyor. Yurtdışına AB finanslı şirketlerin Türkiye üretimli araçlar satılıyor gelir hanesine gösteriliyor, ancak yurtta kalmayan bir gelir bu.

 

Yerli milli olmayan sermayeyi beslemek için kendi kendini bitiriyor ülke.

 

Rezervler ekside çünkü döviz rezervinin satışıyla müdahale edilmediği takdirde faiz artışının kaçınılmaz olacağı düşünülüyordu. Ama sonunda yerli olmayan sermaye hem rezervleri eritti, hem faizleri kaptı.

 

Biri acente sanayicinin, diğeri uluslararası faiz lobisi mali oligarşinin politikası.

 

Şimdi bu iki kanadın ülkenin başına ördüğü çorapla, eksi rezervin görülmesiyle, Türkiye artık ''dış güçler'' dediklerinin karşısında çok daha savunmasız.

 

Aslında pek öyle olmasa da güvence sayılan bu rezervlerin yaklaşık yüzde 60'ı yabancılara, kalanı yerlilere satıldı.

 

"Dolar (döviz) artmasın" diye yapılan rezerv satışları aslında "faiz lobisi"nin işine yaradı. Türkiye'den çıkmak isteyen yabancılar ellerindeki TL'yi uygun maliyetle dolara-euro'ya çevirip kaçabildiler, Ülker bile kaçtı gitti.

 

Çünkü dolar rezerv satışlarıyla kontrol altında tutuluyordu, rezerv olmadığı için döviz kurları kontrol altında tutmak neredeyse imkansız sınıra geldi. Ha evet örneğin pandemi olmasa belki turizm sezonu bir nebze durumu hafifletecek fakat bu bile bir politik taktik hatası değil mi?

 

Şimdi o rezervleri yerine koymak, artıya geçirmek için döviz alım ihalesi açmak dışında devletin yapabileceği swap hariç maalesef bir şey yok.

 

Bu ihaleyi açmak da doların tekrar tırmanması demek ve mecbur o ihaleyi açacak hükümet.

 

Swapla da hiçbir ülke diğerine para yağdırmaya pek eğilimli değil.

 

Swap zaten ülkenin geleceğine vurulan pranga, değil mi?

 

Rezervlerin yüzde 60’ı aşkın kısmı swap (takas) anlaşmalarıyla oluşturulmuş durumda. Bu anlaşmalarla döviz yatıranlar, parayı istedikleri zaman faiziyle beraber çekerler giderler, sizde ardından amiyane deyimle kıçına bakar kalırsınız. Türkiye 61,5 milyar dolarlık faiz borcunun üzerine bir de bunu bindiriyor.

 

Çok yakından takip ettiğim için biliyorum, ABD krize girdiğinde iç piyasasında elde edemeyeceğini düşündüğü belli bir karı garanti altında tutsun diye kurulan takas piyasaları bunlar.

 

Örneğin 1 milyon dolarlık bir takas hattında Türkiye’de o gün dolar 7 lira ise, karşılığında 7 milyon lirayı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası FED’e yatırır. Anlaşma 6 aylıksa, aldığı doları 6 ay sonunda faiziyle birlikte rezervinden çıkarıp FED’e (veya anlaşılan ülkenin merkez bankasına) geri öder.

 

ABD bankaları bu parayı kendi ülkesinde kredi olarak verse diyelim fazladan 1 dolar kazanacakken, swap hatlarından 2 dolar kazanıyor. Hatta bu banka eline geçen TL ile Türkiye'de değişik Türk bankalarıyla birden fazla swap işlemine girerek kazancını katbe katlayabilir.

 

Bu ilişkinin tersi de yaygınlaştı.

 

Türk bankaları, son beş-altı aydır dolar verip karşılığında TL almaya da başladı. Düşün, kendi bastığınız parayı yurtdışından koşullu olarak ve kendi zararınıza elde ediyorsunuz yani.

 

Swap hattı denen şey, spekülasyonun resmiyet kazanmış halidir.

 

Çünkü üretimde, nesnel gerçekliği, ekonomide karşılığı olmayan bir para balonu çoğaltılmış oluyor.

 

Olmayan paralarla satın alma gücü yaratarak krizlerin şiddetini artıran, sıklaştıran ve dünyayı bugünkü krizin eşiğine getiren de bu tür finansal mühendislik işlemleridir. Sosyoloji artık bugün bu azgın soygunu kaldıracak durumda hiç değil.

 

Üretimden, üretici güçlerden, gerçek insanların gerçek maddi refahından ve gelişiminden kopmuş, parasallaşmış ve sürekli para açlığı duyan balon ekonomilerin kaçınılmaz işlerinden biri.

 

Türkiye'nin bel bağladığı şey işte tamda o balon.

 

Bütün bunlar bir damadın başının altından mı çıktı?

 

Elbette hayır.

 

Dediğim gibi üç beş yandaşın farklı kesimlerinin farklı çıkarlarını yerine getiren, bu üretimden uzak faizci, rantçı, inşaatçı tarafından belirlenip damat ya da başkası gibi iş bilmezlerin yürüttükleri politikalar maalesef Türk halkı için prangalar ve geleceğe ipotek.

 

Dolayısıyla damada kilitlenen bir tartışma ve kavga bence halk için bir tuzaktır. Bu politikanın üstüne kim olsa sonuç değişmez.

 

İki muhalif parti damadı ya da diğer önemsiz kişileri öne atarak asıl meselenin üzerini örtüyorlar. Hükümet yatsın kalksın bu muhalefete dua etsin bence. Asıl mesele uluslararası tekelci faizci sermaye diktatörlüğüdür ve bununla hesaplaşmaya, uluslararası sermaye boyunduruğunu kırmaya giden bir hareket ülkede işleri yoluna koyabilir. Beni yanlış anlaşılmasın var olan kurulu düzenin içindeki hiç bir parti bağlamıyor, adlarına koca koca sosyalist yahut komünist diyenler dahil, hepsinin bir yerlerden Türk halkının başına örüldügünü düşünüyorum, hala aynı yerdeyim, sanırım sende.

 

Uluslararası sermaye piyasası için yeni piyonlar bulmak çok kolay şey.

 

En azından zorlaştırmak gerekir, işte bütün mesele bu....



Bu yazı 4114 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI