IŞİD konusu son günlerde Türkiye gündemini yoğun bir şekilde işgal etmektedir. Medyada konu üzerinde uzun uzadıya durulmakta, TV kanallarının ve yayın organlarının çoğunda konu dar kapsamda ele alınmakta ve kısır bir döngü içinde tartışılmaktadır. Sadece birkaç kanalda farklı açılardan ele alınmaktadır. Aslında her ikisinde de kısmen doğru şeylerden bahsedilmekte ve herkes, böyle bir takım yarım doğrularla kendi manfaati doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. En doğrusu, konuya farklı açılardan bakan tarafları dinleyip işin aslını öğrenmeye çalışmaktır.

IŞİD; bölgede El-Kaide’nin yerini doldurmuş olan, otorite boşluğundan yararlanarak Irak ve Suriye topraklarında bir şeriat devleti kurmayı hedefleyen bir örgüt olarak tarif edilmektedir. Bugünlerde en ön plana çıkmış olan bu örgüt, Ortadoğu Bölgesi’nde faaliyet gösteren pek çok örgüt ile ilişki içindedir. Bunların bazıları ile müttefik, bazıları ile çatışma halindedir. Tabi ki bu örgütler, farklı devletler veya devlet grupları tarafından desteklenmektedir. Mesela, IŞİD’in çatışma halinde olduğu Hizbullah’a İran destek sağlamaktadır. Bunların bir kısmı açık destek sağlarken, çok sayıda devlet, farklı örgütleri farklı amaçlarla desteklemektedir. Rusya, ABD ve Batılı ülkeler değişik zamanlarda değişik örgütleri destekleyen ülkelerdendir.

Konuya Türkiye açısından bakarsak: El-Kaide ve kendini İslami sayan diğer örgütler gibi, IŞİD’in yaptığı faaliyetler kabul edilemez ve o da bir terör örgütüdür. Maalesef bu örgüt de El-Kaide gibi ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından büyütülüp bugünlere getirilmiştir. En zayıf bir devlet bile, böyle örgütleri, dışarıdan destek almadıkları sürece etkisiz hale getirebilir. Kaldı ki Türkiye gibi, bölgesel anlamda güçlü sayılabilecek bir ülke için, bu bir problem olmasa gerek.

IŞİD, bugünlerde PKK/PYD denilen Kürt terör örgütüne karşı savaşmakta ve Kobani denilen kasabayı ele geçirmek üzeredir. PKK ile Türkiye ilişkisi herkesin malumudur. 1984 yılından beri ülkeye verdikleri zarar/kayıplar unutulmamalıdır. Günümüzde ABD, Türkiye’yi PKK’ya destek vermeye zorlamaktadır. Türkiye; Suriye’den, IŞİD baskısından kaçan, resmi verilere göre 1.5 milyon Suriyeli’ye kapılarını açmış ve bu sayıya her gün binlercesi (çoğu Kürt) eklenmektedir. Ülkenin maddi ve manevi yükü artarken, Türkiye’den IŞİD konusunda talepte bulunanlar yardıma yanaşmamaktadır. Ayrıca, birçok şehirde PKK/PYD’ye yardım edilmesi için gösteriler yapılmakta, olaylar çıkarılmakta ve Kürtlerle barış sürecinin geleceği de buna bağlanmaktadır.

Türkiye, ülkemize sığınanları imkanlarını zorlama pahasına kabul ediyor. IŞİD sorunu çözüldüğünde, söz konusu bu nüfus ne olacak? En azından bir kısmının dağlara çıkmayacağını, bugün şehirlerde terör estirenlere katılmayacağını kim garanti edebilir?

AKP iktidarı ile birlikte, AB üyeliği uğruna, demokrasi ve insan hakları adına ülkemizde pek çok değişmeler yaşandı ve bugünlere geldik. Bununla kalınsa iyi, sanki yarınlar bugünleri aratacak gibi. Önce askerin gücü kırıldı, sonra polisin olanca gücü ortadan kaldırıldı ve şimdi örgütler meydanlarda cirit atıyor, dur diyen yok. Büyükler sadece demeç veriyor “Türkiye’yi kimse tehdit edemez!”, “Şiddete misliyle karşılık verilecek!” vs. vs. Bunların ne anlamı var, görünen ve yaşananlar ortada.....

Başka bir soru; Türkiye bu insanları insaniyet namına mı kabul ediyor, yoksa buna zorlandığı, mecbur olduğu için mi? Mağdur durumdaki zayıfın, güçlüyü affetmesinin bir anlamı olamaz. Cezalandırma gücüne sahip olanların affetmesi ancak anlamlıdır. Acaba Türkiye, mecbur olduğu şeyi yapıp da “insaniyet kılıfına” mı sokuyor?