İlk aşklar genellikle insanların hayatlarında önemli bir yer tutar çünkü bu deneyimler genellikle duygusal ve yoğun bir şekilde yaşanır. Bu dönemde hissedilen heyecan, mutluluk, korku, hüzün gibi duygular, uzun süre anılarda kalır. Bu nedenle, ilk aşklar muhteşemdir ve genellikle bir şekilde hatırlanır.

Araştırmalarım sırasında ilk aşkın insan kalbindeki yerinin farklı olduğunu da fark ettim. Ancak herkesin ilk aşk tanımı farklıydı.

Lang Leav şöyle diyor: İlk aşk, kalbini verdiğin kişi değil, onu ilk kıran kişidir.

Benjamin Disraeli şöyle diyor: İlk aşkın büyüsü, onun asla bitmeyeceği konusundaki cehaletimizdir. 

“İlk aşkın büyüsü, asla sona ermeyeceğini sanacak kadar saf olmamızdan kaynaklanır. Benjamin Disraeli” diyerek,  Didraeli destek verir.

Binlerce insandan ilk aşka dair binlerce yorum alabiliriz. Belki de ilk aşk olduğu için unutulmamasının nedeni Zeigarnik Etkisidir.  Bence bu temayı bu kadar büyüleyici kılan da bu, çünkü herkesin kendi unutulmaz hikâyesi vardır.

Zeigarnik Etkisi, ilk kez 1920'li yıllarda Rus psikolog Bluma Zeigarnik tarafından keşfedilen bir fenomendir. Bu etki, yarım kalmış veya tamamlanmamış faaliyetlerin, tamamlanmış görevlere kıyasla daha kolay bir şekilde hatırlanabildiğini savunur.

Zeigarnik, bir çalışanın yarım kalan çalışmalarının daha kolay hatırlandığını gösteren bir deney gerçekleştirdi. Deneyde, garsonların siparişleri verdikten sonra hatırlamaları istendi ve yarım kalan siparişlerin daha kolay hatırlanabildiği gözlendi.

Zeigarnik Etkisi'nin nedenleri tam olarak anlaşılamamış olsa da bazı açıklamalar bulunmaktadır. Bir teoriye göre, yarım kalan devreler beynimizde bir tür "beyin süreci" oluşturur ve bu süreç zihnimizde tamamlanıncaya devam eder. Bu da yarım kalan görevin hatırlanmasını sağlar.

Bu etkinin, insanların yarım kalan işlerini tamamlamalarını kadar sürdüğünü açıklayabilir. Yarım kalan bir iş, zihnimizde yer kapladığı için bizi rahatsız eder ve tamamlama ihtiyacını hissettirir. Bu nedenle yarım kalan işleri tamamlama, zihinsel rahatlamayı sağlar.

Zeigarnik Etkisi, günlük yaşamımızda da birçok alanda gözlemlenebiliriz. Genelde bu etkiye en çok rejisörler ve senaryo yazarlar kullanırlar.

Zeigarnik etkisi, TV dizilerinin takip edilmesi ve beklenmesiyle ilgili olarak da gözlemlenebilir. Bir dizi bölümü izlendikten sonra hikâyenin yarım kalan parçaları belleğimizde yerleştirilir ve doldurulması için beklememiz gereken bir durum oluşur. Bu yarım kalan durumlar, zihnimizde daha fazla yer kapları ve dolayısıyla daha kolay hatırlanabilir hale gelir ve izleyiciyi meraklandırır ve sonraki bölümü beklemesine neden olur. Bu bekleme süreci, Zeigarnik tetikleyicileri ve zihnimizde yarım kalan hikâyeyi veya olayın hatırlanmasını ile tamamla isteği duyar ve diğer bölümü iple çeker.

Bekleme süreci, hikâyenin gelişiminin beklemesi ve gerçekleşmesini beklemeye sebep olur. Yarım kalan hikayeler, insanların zihinlerinde bir tür oluşturur ve bu bölümlerin doldurulması için bir motivasyon sağlar. İzleyiciler, hikâyenin sonunu tahmin etmek veya olayların nasıl çözüleceğini öğrenmek için kendi senaryolarını oluştururlar. Bu da onların hikâyelerine daha fazla bağlanmalarını ve heyecanlarını arttırmaktadır.

Oldukça yaygın olmasına ve çoğu zaman insanları inanılmaz derecede verimsiz hale getirmesine rağmen, Zeigarnik etkisi tam olarak bilinen bir isim değildir. Ancak bu etki psikolojik profesyoneller tarafından iyi bilinmektedir. Nedir? Beyin, yarım kalmış bir görevi tamamlanmış bir görevden daha kolay hatırladığında ortaya çıkan durumdur.

Zeigarnik Etkisi, yarım kalan veya tamamlanmamış aşk ilişkilerinin daha yoğun ve uzun süreli hatırlanmasıdır. İnsanlar arasındaki romantik ilişkiler genellikle karmaşık ve duygusal bir yapıya sahiptir. Bir ilişki yarım kaldığında veya tamamlandığında, bu durum zihinsel bir etki yaratabilir. Yarım kalan bir aşk ilişkisi, beynimizde bir tür "beyin süreci" oluşur ve bu süreç tamamlanana kadar zihnimizde yer kaplamaya devam eder. Bu da yarım kalan miktarı hatırlayabilir.

Zeigarnik Etkisi, aşk ilişkilerinde yarım kalan duygusal bağların düşünülerek hatırlanmasıyla kullanılabilir. Bir kişinin yaşadığı aşk ilişkisinin kopması durumunda, bu kalan kısmın yarım kalan kısmı zihnimizde daha belirgin ve daha uzun süreli bir şekilde kalır. Bu etkinin, duygusal bağların korunmasını sağlar.

Ancak Zeigarnik Etkisi yalnızca yarım kalan aşkların hatırlanabilirliği ile sınırlı değildir, aynı zamanda tamamlanan aşkların da hatırlanabilirliği mümkündür. Örneğin, bir ilişkide birlikte yaşanan yoğun duygusal deneyimler, ilişkinin sona ermesinden sonra bile hatırlanabilirliğinin sürdürülmesidir.

Sonuç olarak, Zeigarnik Etkisi aşk ilişkilerinde duygusal terapi ve hatırlanabilirlik üzerinde etkili bir fenomendir. İnsanların yarım kalan veya tamamlanmamış aşkları daha yoğun ve uzun süreler boyunca hatırlanabilir.