Bugun...


Özden İlhan

facebook-paylas
YAŞADIĞIMIZ ÇAĞIMIZIN EN ÖNEMLİ SORUNLARI
Tarih: 26-09-2023 16:28:00 Güncelleme: 26-09-2023 16:28:00


YAŞADIĞIMIZ ÇAĞIMIZIN EN ÖNEMLİ SORUNLARI

 

1.CEHALET

 

Modern çağımızda,  en önemli bir açmaz “CEHALET“ ve bana göre ilk sırayı almaktadır.

 

Zamanımızın en büyük sorunu, akıllıların her zaman şüphe içindeyken, aptalların kibirli bir şekilde kendinden emin olmalarıdır. - Bertrand Russell

 

Modern çağımızda, önemli bir açmazla karşı karşıyayız. Aptallar yersiz bir güven yayarken, zeki bireyler sürekli şüpheyle boğuşuyor. Bertrand Russell'ın bu anlayışlı sözü, ilerlemeyi ve anlayışı engelleyen yaygın bir soruna ışık tutuyor.

 

Günümüz toplumunda hâkim olan zorluk, zeki ve aptalın zihniyeti arasındaki keskin karşıtlıkta yatmaktadır. Bilgiye doymak bilmez susuzluklarıyla hareket eden zekiler, sürekli şüphecilikle boğuşuyor. Sonuç çıkarmadan önce sorgular, analiz eder ve kanıt ararlar. Bu sürekli şüphe hali, entelektüel gelişim için gerekli olsa da, onları genellikle bir belirsizlik durumunda bırakır.

 

Öte yandan, eleştirel düşünmeye girişmek için entelektüel kapasiteden veya istekten yoksun olan aptallar, yersiz bir özgüven duygusuna sahiptirler. Görüşlerini ve inançlarını, herhangi bir önemli kanıt veya mantıksal akıl yürütme olmaksızın güvenle ileri sürerler. Kibirleri, kişisel gelişim veya toplumsal ilerleme için herhangi bir potansiyele engel olarak onları hata olasılığına karşı kör eder.

 

Bertrand Russell'ın zekice gözlemi, zekâ ile aptallık arasındaki bu uçurumu kapatmak için acil ihtiyacı hatırlatıyor.

 

Şimdi ise geri kalmış ülkelerde eğitim düzeyini çok düşüktür. Bizim eski orta öğretim mezunlarımız, şu andaki üniversite mezunu kişilerle eşit duruma gelmiştir veya bilgileri daha da yüksektir.

 

Politikacılar sıklıkla cehaletten yararlanır çünkü bu, yanlış bilgilendirilmiş seçmenleri manipüle etme ve insanların bilgi eksikliğini bir araç olarak kullanma fırsatı sağlar. Buna ek olarak politikacılar, özellikle uygun eğitimin ortadan kaldırılması nedeniyle, kendi gündemlerini ilerletmek için gerçekleri uydurabilir ve cehaleti siyasi tahakküm aracı olarak kullanabilirler.

 

Ancak çocuklarının eğitimi ve daha şeffaf bir siyasal kültürün benimsenmesi yoluyla bu yükün azaltılması bilinçli seçmenlerin sorumluluğundadır.

 

Eleştirel düşünmeye, kanıta dayalı akıl yürütmeye ve entelektüel alçakgönüllülüğe değer veren bir toplum geliştirmenin önemini bilirler.  Bireyleri şüphe duymaya ve kendi inançlarını sorgulamaya teşvik ederek, daha aydınlanmış ve ilerici bir geleceğin yolunu açabilirler veya açabiliriz.

 

Sonuç olarak, şüphe içindeki zekiler ile kibirli ve kendine güvenen aptallar arasındaki eşitsizlik, zamanımızda önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Bertrand Russell'ın sözleri, bizi entelektüel gelişime, eleştirel düşünceye ve alçakgönüllülüğe öncelik vermeye teşvik eden bir eylem çağrısı işlevi görüyor. Ancak böyle yaparak bu sorunun üstesinden gelmeyi ve bilgiye, akla ve ilerlemeye değer veren bir toplumu geliştirmeyi umabiliriz.

 

2.  AŞIRI NÜFUS ARTIŞI

 

Nüfus artışı, mevcut doğal kaynakların tükenmesine ve kıtlığına, su arzında dalgalanmalara, barınma güçlüklerine ve yetersiz arza yol açabilir. Özellikle sınırlı doğal sığınaklara sahip bir dünyada, nüfus artışı ciddi bir sorun haline gelebilir. Artan insan yoğunluğu, aşırı iş yükünü, ormansızlaşmayı, minimum su ömrünün korunmasını, hava kirliliğini ve diğer tıkanıklıkları tetikleyebilir. Bu nedenle, nüfus artışını kontrol etmek için hedefli ve sürdürülebilir politikalar gereklidir.

 

Nüfus artışının sürdürülebilir olması için doğum kontrolü önemlidir. Ayrıca, eğitim de nüfus artışının artırılmasına katkı bulunabilir. Eğitim, özellikle kadınların eğitimini doğum kontrol yöntemlerinin benimsenmesine ve ailenin yürütülmesine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, nüfus artışını önleme için birçok faktörün etkisinin altında olması gerekir.

 

Çok büyük bir sığınma sorunuyla karşı karşıyayız. Bu sorunun çözümü için ülkeler arasında iş birliği yapılması, mültecilerin insani ihtiyaçlarının karşılanması, dil ve kültürel engellerin azaltılması, mültecilerin sosyal entegrasyonuna yönelik fırsatların yaratılması gerekmektedir. Ayrıca mültecilerin sadece kısa vadeli ihtiyaçlarına cevap vermek yerine, uzun vadeli çözümler sunan politika ve programlar geliştirmeliyiz.

 

Temel odak noktamız yasa dışı göç akışını azaltmaktır. Artan ve kalıcı göçü etkin bir şekilde yönetmeyi ve mümkünse ortadan kaldırmayı hedeflemeyiz. Yasadışı göç dediğimiz şey, yavaş yavaş bir insan kaçakçılığı iş modeline ve siyasi getirim elde etmeye dönüşüyor. 

 

 Yasa dışı göçü sınırlamak için çeşitli önlemler almayız. Bunun için sınırlarımızı daha etkin bir şekilde koruma, insan kaçakçılığıyla mücadele etmek ve göçmenlerin güvenli ve düzenli bir şekilde seyahat etmelerini sağlamaları gerekmektedir. Aynı zamanda, göçmenlerin eğitime desteğini ve onların uyum sağlamaları için gerekli olan kaynakları sağlamak da önemlidir.

 

Yasa dışı göçün etkileri sadece ülkelerin sınırlarında hissedilmez, aynı zamanda genel düzeyde de önemli sonuçlara yol açar. Bu nedenle, uluslararası toplumun birlikte çalışması ve işbirliği yapması gerekmektedir. İnsan kaçakçılığı ve yasa dışı göçle mücadelede uluslararası işbirliği, bilgi yönetimi ve koordinasyonun yönetimindeki büyük önemi taşır. Göçmenlerin eğitimi için dil eğitimi, mesleki eğitim ve işe alım gibi tavsiye edilmelidir.  Bu sayede, göçmenlerin topluma uyum sağlamaları ve yararlanmaları teşvik edilebilir. Yasa dışı göçle mücadelede uluslararası iş birliği ve koordinasyon, yalnızca göçmenlerin yolculuklarını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda küresel istikrar ve güvenliği de artırır.

 

Yasadışı göçün sadece bir insan kaçakçılığı sorunu olmaması, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve güvenlik açılarından da ciddi sonuçlar olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle, yasa dışı göçle mücadelede uluslararası işbirliği ve koordinasyon da büyük önem taşımaktadır.

 

3. ORMANLARIN TAHRİP EDİLMESİ VE YANGINLAR

 

Ormanların yatakları ve orman yangınları çağımızın en büyük çevre sorunlarından biridir. Orman bakımı, iklim değişikliği, biyolojik süreçlerin geçişi, erozyon ve su kirliliği gibi bir dizi soruna yol açabiliyor. Orman yangınları genellikle ihmal nedeniyle veya kasıtlı olarak kullanıcılardan kaynaklanır, ancak iklim değişikliği onların kontrolden çıkma olasılığını artırır.

 

Ormanların korunması, biyolojik yapılarının korunması ve iklim değişikliği ile mücadele için çok önemlidir. Orman yangınlarının önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması, erken teşhis ve müdahalenin sağlanması esastır. Ayrıca, orman yangınlarının yıkıcı etkileri, ağaçların ve vahşi yaşamın anında yok edilmesinin ötesine geçer. Bu yangınlar atmosfere büyük miktarlarda karbondioksit salar ve bu da zaten endişe verici seviyedeki sera gazı seviyelerine katkıda bulunur.

 

 Bu nedenle, orman yangınlarının önlenmesi, yalnızca doğal yaşam alanlarını ve biyolojik çeşitliliği korumakla kalmaz, aynı zamanda iklim değişikliğinin hafifletilmesinde de önemli bir rol oynar. Hem hükümetlerin hem de bireylerin orman yangınlarını önlemek için farkındalığı artırmak, daha sıkı düzenlemeleri uygulamak ve gelişmiş yangın algılama ve söndürme teknolojilerine yatırım yapmak gibi önlemlerin uygulanmasına öncelik vermesi zorunludur.

 

4. HAVA KİRLİLİĞİ

 

Endüstriyel ve çevresel kaynaklar, küresel ısınma, iklim değişikliği, ardışık enerji üretimi ve yanlış kullanımı, doğal kaynakların plansız ve yanlış kullanımı, nüfus artışı, ulaşım kullanımı gibi birçok faktörün neden olduğu çağımızın sorunlarından biri de hava kirliliğidir.

 

Hava kirliliğini önlemek ve azaltmak için enerji tasarrufu, fosil yakıtların terk edilmesi, doğal kaynakların korunmasına özen gösterilmesi, çevre dostu ürünlerin tercih edilmesi gibi önlemler alınmalıdır. Ayrıca, toplumu değerlendirmek ve eğitmek de hava kirliliğini azaltmada çok önemli bir rol oynamaktadır.

 

Hava kirliliği, insan sağlığı üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir. Kirli hava soluma yoluyla, birçok hastalıklara neden olabiliyorlar.

 

Bu nedenle, hava kirliliğiyle mücadele etmek için bireysel ve toplumsal olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.

 

Ayrıca, çevre bilincini ve farkındalığı artırmak için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Toplum olarak, hava kirliliğine neden olan endüstriyel kullanımların denetlenmesi ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelme gibi bir beklentim var. Ancak, hava kirliliğiyle mücadele etmek için herkesi birlikte hareket etmesi ve sorumluluk alması gerekmektedir.

 

5. KÜRESEL ISINMA VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliği, günümüzün en önemli sorunlarından biridir.  Bu konu dünya genelinde giderek artan sıcaklık ve iklim kuşağıyla birlikte önem kazanmaktadır.

 

İklim değişikliği, insan işletimi ve doğal unsurlar kullanıcı atmosferdeki sera gazlarının sonunda gerçekleşmektedir. Bu durum, dünya geneli sıcaklık artışına, hava değişikliklerine ve ekosistemlerde bozulmalara neden olmaktadır.

 

Artan sıcaklık, buzulların erimesine, deniz sıcaklığının ısınmasına ve iklim olaylarının şiddete karşı yol açmaktadır. Kuraklık, seller, kasırgalar gibi doğal afetler daha sonra yaşanabilir hale gelmektedir. 

 

Bu nedenle, küresel ısınmanın etkileriyle mücadele etmek ve iklim değişikliğini önlemek için acil önlemler almak gerekir. İklim değişikliği, insan işletimi ve doğal unsurlar kullanıcı atmosferdeki sera gazlarının sonunda gerçekleşmektedir. Ayrıca, ormansızlaşmanın önüne geçmek, su verilerini korumak ve atık yönetimini düzenlemeleri gibi koruma önlemlerini de korumak gerekir. Ancak, bu önlemlerin yalnızca tek bir ülke veya bölge tarafından değil, tüm dünya tarafından benimsenmesi ve sürdürülmesi gerekmektedir. İklim değişikliği küresel bir sorundur ve küresel bir çözüm gerektirmektedir.

 

6. TOPRAK DEGRADASYONU

 

Toprak bozunması, çevresel özelliklerin yanı sıra kimyasal ve biyolojik bileşenleri olumsuz yönde etkileyerek toprak verimliliğini önemli ölçüde bozan bir süreçtir.

 

Genellikle tarımın sessiz katili olarak adlandırılan toprak bozulması, toprak verimliliğinin temelini sessizce aşındıran tehditkâr bir süreçtir. Çevresel özelliklerin hassas dengesini ve toprağı sağlıklı tutan karmaşık kimyasal ve biyolojik bileşenler ağını acımasızca bozar. 

 

Bir zamanlar gelişen bir tarım arazisi düşünün, şimdi çorak bir araziye dönüştü, yaşamdan yoksun ve herhangi bir bitki örtüsünü destekleyemez. Bu, zarar görmemiş toprak bırakmayan amansız bir güç olan toprak bozulmasının yıkıcı sonucudur.

 

Toprak bozulmasını önlemek için, organik tarım ve sürdürülebilir tarım uygulamaları gibi toprağın sürdürülebilirliğini sağlayan tarımsal yöntemlerin kullanılması,  nemi tutan yüzey örtüleri kullanmak ve toprak erozyonunu kontrol etmek için teraslama yapmak, toprak sağlığını iyileştirmek ve sürdürmek için orman kaynaklarının yeniden ağaçlandırılması ve korunması gerekir.


Toprak tuzluluğu ve asitlik seviyelerini izlemek ve kontrol etmek için düzenli toprak analizi yapmak gerekir.


Toprak koruma yasalarının önemi ve bunların uygulanmasında toplumun ortak sorumluluğu hakkında farkındalık yaratmak gerekir.

 

Toprak kalitesinin ve verimliliğinin korunmasını sağlamak için sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi çok önemlidir. Organik tarım ve sürdürülebilir tarım teknikleri, toprak sürdürülebilirliğini destekleyen etkili yöntemlerdir. Organik tarım, sentetik gübre ve böcek ilacı kullanımından kaçınarak, toprak kirlenmesi ve bozulma riskini en aza indirir.

 

Toprak erozyonu ile mücadele etmek için, nemi tutarak toprak erozyonunu önleyen yüzey örtüleri kullanmak ve teraslama tekniklerini uygulamak gibi önlemlerin uygulanması gerekir.

 

Orman kaynaklarının eski haline getirilmesi ve korunması, toprak sağlığının korunmasında hayati bir rol oynamaktadır. Ağaçlandırma çalışmaları, toprağın organik madde ile doldurulmasına ve verimliliğinin artmasına yardımcı olur. Ek olarak, mevcut ormanların korunması, toprak erozyonunun önlenmesine ve dengeli bir ekosistemin korunmasına yardımcı olur.

 

Toprak tuzluluğu ve asitlik seviyelerini izlemek için düzenli toprak analizi gereklidir. Çiftçiler toprak testleri yaparak herhangi bir dengesizliği belirleyebilir ve bu faktörleri kontrol etmek için uygun önlemleri alabilir. Bu, toprağın optimum ürün büyümesi için uygun kalmasını sağlar.

 

Toprak işlemenin azaltılması, toprak biyolojisinin korunması için çok önemlidir. Aşırı toprak işleme, topraktaki mikroorganizmaların ve faydalı organizmaların doğal dengesini bozabilir. Çiftçiler, toprak bozulmasını en aza indirerek toprağın organik maddesini koruyabilir ve verimliliğini koruyabilir.

 

Son olarak, toprak koruma yasaları ve toplu sorumluluğun önemi hakkında farkındalık yaratmak çok önemlidir. Topluluğun bir bütün olarak toprak korumanın önemini anlaması ve onun faaliyetlerine aktif olarak katılması çok önemlidir.

 

7. TÜRLERİN SOYLARININ TÜKENMESİ

 

Türlerin yok olması, doğal dengenin bozulması gibi çeşitli sonuçlara yol açabilmektedir. Özellikle türlerin ve ekosistemlerdeki etkileşimlerinin incelenmesi, bir türün neslinin tükenmesinin diğer türleri etkileyebileceğini ortaya koymaktadır. Bunlar şunları içerir:

 

Besin zincirindeki değişiklikler: Bir türün yok olması, yalnızca ana besin kaynağı olarak ona güvenen türleri değil, aynı zamanda diğer türleri ve tüm ekosistemi tehdit ederek besin zinciri üzerinde bir domino etkisi yaratabilir.

 

Doğal dengenin bozulması: Ekosistemlerdeki türler birbirine bağlı olduğundan, bir türün yok olması diğer türleri de etkiler. Örneğin arılar gibi önemli tozlayıcılar olmadan bitki üremesi daha zor hale gelir.

 

Genetik çeşitlilikte azalma: Türlere özgü genetik materyaller, ekosistemlerin sağlıklı işleyişi için çok önemlidir. Bir türün neslinin tükenmesi, genetik zenginliğin azalmasına neden olur.

 

Tıbbi veya bilimsel amaçlarla kaynak kaybı: Türlerin bazı özellikleri insan sağlığına faydalı olabilir. Ancak bir türün yok olması bu değerli özelliklerin kaybolmasına neden olabilir.

 

Ekonomik kayıplar: Biyoçeşitlilik, tarım gibi birçok endüstri için önemlidir. Bir türün neslinin tükenmesi bu sektörlerde kayıplara neden olabilir.

 

Türlerin yok olmasının sonuçlarını anlayarak, biyolojik çeşitliliği korumanın ve nesli tükenmekte olan türleri korumak için harekete geçmenin önemini daha iyi anlayabiliriz.



Bu yazı 2261 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI