Bugun...


Özden İlhan

facebook-paylas
SANTANA ve PROTOKOL
Tarih: 19-03-2023 21:18:00 Güncelleme: 19-03-2023 21:18:00


Maalesef 72 yaşında kaybettiğimiz dünyaca ünlü Meksikalı gitar virtüözü,  Carlos Santana, 1989 yılındaki İstanbul’a,  konser vermeye gelir. Bu konserde öyle güzel bir konuya imza atar ki, bir kez daha yıldızlaşır ve insanlığa güzel bir ders verir.

 

İstanbul’u gezerken Roman, boyacı çocuklar Santana'yı tanırlar ve tezahürat yapmaya başlarlar.  Sanatçı, Roman çocuklarını konserine davet eder ve konser günü protokol olarak ayrılmış olan ön sıraya, çocuklarımızı yerleştirir. 

 

Bizim ülkede protokol sıradüzeninde sıkça yaşanan tartışmaları,  basında okuruz veya görürüz. Hatta protokol sırası beğenmeyen kişilerin, bulunduğu ortamı terk ettiğine de sıkça şahit oluruz.

 

 Her nedense, ülkemizde Cumhurbaşkanlığı ve bakanlık düzeyinde kalması gereken protokolü, her yerde görmemiz mümkündür. 

 

Protokoldan sorumlu kişi,  Santana’nın, ön sıraya oturttuğu çocuklara sert tavırlarla kaldırırlar ve yerine İstanbul’un, üst düzey yöneticilerini ve yöneticilerin eşi ve çocuklarını yerleştirir. 

 

Bizim çocuklardan biri durumu ağlayarak,  Santana'ya anlatır. Santana, müdahale eder. Çocukların ön sıraya oturmalarını ister.  Amirlerine koşulsuz hizmet eden birileri “ birilerine “ yağ çekmek” ister. Anında çözüm bulurlar. Sorumlu kişi,  çocuklar için yan tarafa iskemle koyar ve çocukları sıralar.

 

Torpillilerde ön sıraya çocukların yerine geçer ve kurulurlar.  Santana bakar hâlâ çocuklar yok. Görevliyi çağırır. 

 

SANTANA “ başlarım sizin protokolünüze“ diyerek “ çocuklar yerine geçinceye kadar sahneye çıkmayacağını “ söyler. Ve dediğini de yapar. Çocuklar ön sıraya, protokol yan sıraya geçince SANTANA, sahneye çıkar ve muhteşem konserini verir. 

 

Eğer izlemediyseniz çok değerli sanatçımız Zafer Algöz'ün "Viva Santana" videosu izlemenizi öneririm.  Sonunda diyor ki” ADAMSIN SANTANA” 

 

İnsan olmak böyle bir şey…

 

 Şu oryantalizm düşünce tarzından,  bir türlü kurtulamadık.  Oryantalizm disiplini temelde Doğu ve Batı dünyaları arasında hüküm sürdüğü düşünülen bir hâkimiyet mücadelesi ve çatışmasıdır. Oryantalizmin temelini oluşturan ötekileştirme söylemi ve pratiği teorik olarak incelendiğinde, sosyolojik olarak  “ötekileştirme” işlevini taşır.

 

Kitap fuarına davetliyim.  Davetlisi olduğum arkadaşımızın söyleyişini dinlemek için, değerli sinema sanatçımız arkadaşım, Mine Soley’le birlikte ön sıraya oturduk.

 

Yaz günü ve hava oldukça sıcak.  Ön sıralar bomboştu. Arka sıralarda da 15 kişi ya var,  ya yok. Bu sıcakta arkadaşımla söyleşiyi dinleyip, üstelik de “balık ve bira “eşliğinde, serin bir yerde sohbet etmek için can atıyoruz.

 

Bir genç geldi. “Ön sıraya oturamazsınız. Burası protokol. “ dedi. Mine Soley, nazik üslubuyla, gerekeni söyledi. Bizden uzaklaştı. Baktım ki ortalıkta hiç fotoğrafçı yok, arkadaşımızın resmini çekmek için ayağa kalktım. 

 

Yine geldi delikanlı “ fotoğraf çekemezsiniz yasak” dedi. Çantamdan basın kartımı çıkarttım.  Geri çekildi. Arkadaşımızdan sonra sırada üç konuşmacı vardı. Önde oturduğumuz için bu üç kişiyi de nezaket icabı dinlememiz gerekiyordu. Ama bu kadar nezaketsizliğe daha fazla katlanmamız mümkün değildi.  İkinci kişi konuşmaya başladığında kalktık. Kalktığımız da dinleyici sayısı 8 kişiydi.

 

Marmara Otelinde oğlumum sünnet düğünü var. Oya Aydoğan ve Burçin Orhon var. Yani onların meşhur olduğu dönemler.. Yıllardır saçımı yapan ekibimi de davet ettim. En arkaya oturmuşlar.  Lütfen öndeki boş bulduğunuz yere geçin. “ dedim. Geçmediler. 

 

Her taraf dolmuş, geç gelen misafirim “bize masa ayırmadın mı?” diye sordu. Makamından dolayı, kendisine özel yer ayrılacağını düşünmüş.

 

 Ben “buradakilerin hepsi birbirinden farksız, özel misafirlerim, hepsi benim davetlim” dedim. Ve bir masaya kendilerini sıkıştırıp, yemek servisini sağladım. 

 

Bu ülke ne çektiyse dışlamalardan, ötekileştirmeden çekti.

 

İnsanların birbiriyle kaynaştırılmaya ihtiyacı var. 

 

Genelde bu protokol denen olay, o kadar çok abartılıyor ki, en küçük birimde bile karşınıza çıkıyor. Herkes kendi çevresinden daha üst birkaç kişi davet edip, protokol masası yaparak, kendine itibar sağlamaya çalışıyor.

 

Özünde bir olan insanlar, birazcık dahi itibar görse arzın merkezinde kendinin olduğunu düşünüyor.  Birileri tarafından her seferinde bu tür tepkilerle karşı karşıya gelen kesim ise, zamanla kaderine razı olmaya başlıyor. Tıpkı kuaförüm gibi. 

 

Santana  gibi sanatçılara büyük yıldız demeden önce “ADAMSIN “ diyoruz. Kendi varlıklarını onurlandırıp, bilinçli pırıl pırıl zekalarıyla, güce tapan kişilerle verdiğiniz mücadele için boyacı çocuklar; sizler de; benim gözümde “ADAMSINIZ”

 

OSHO, “Farklılık, farklı yaklaşımlar, farklı fikirler olduğu için hayat zengindir. Hiç kimse üstün değildir, hiç kimse aşağıda değildir. İnsanlar sıradan farklıdır” der.

 

Evet, bütün makamlar gelip geçicidir.  Hiç kimse aşağı da veya yukarıda değildir. Farklı olun, sorgulayın, farklı düşünün;  farklı düşünmeyi öğrenin,  kimseyi kendinizden aşağıda görmeyin. Ama kimse de kendinizden yukarıda görmeyiniz.



Bu yazı 2407 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI