Bugun...


Özden İlhan

facebook-paylas
BİZ SENDEN SONRA EKSİĞİZ
Tarih: 10-11-2022 23:59:00 Güncelleme: 10-11-2022 23:59:00


Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı İstanbul'dan ayrılıyor, Ankara'ya götürülecek. Karaköy'den geçerken birdenbire, Çıt! Çıt! Çıt! Sesleri geliyor. Atatürk'ün o bayrağa sarılı tabutunun üstüne düğme yağıyor.

 

Rengârenk düğmeler!

 

Atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk'ün,  tabutunun üstü rengârenk düğmelerle doluyor.

 

 Bu düğmeleri: Türkiye Cumhuriyeti'nin Yahudi vatandaşları, atıyor.

 

 Gömleklerin, ceketlerin düğmeleri kopartılarak uğurlama ne demekmiş biliyor musunuz? 

 

"BEN SENDEN SONRA EKSİĞİM"

 

Bu anıyı okurken o kadar duygulandım ki; hafızama unutulmaz yer etti.

 

Atatürk’ü, yakından tanımak fırsatını bulmuş olan Fransız Büyük Elçisi Kont de Chamburn, hatıratında, O'nun hakkındaki kanaatlerini şöyle açıklamaktadır:

 

"Mustafa Kemal; hükümdar, diktatör, halife ve daha birçok şeyler olabilirdi,  fakat büyük adam olmak için, O’nun parlak unvanlara ihtiyacı yoktu.  Hazırladığı ve kendi ölçüsüne göre kurduğu bir Cumhuriyetin Reisi olduktan sonra çizdiği medeniyet yolunda yürümeye başladı. Kendisi; gösterişi sevmez, övünmesini bilmezdi.  Her gün Biraz daha filozoflaşıyor, halk arasında kıymeti artıyordu. Milletin sevgisi ile Cumhurbaşkanlığına getirilip kılıcını astığı, üniformasını çıkardığı günden beri sözlerine sadık kalmıştı.  

 

Şimdi O, kuvvetlerini Türk Milletinin inkişafına hasretmişti;  ne orijinal adam!  İhtiraslarını tehdit etmesini biliyor, hayatı bir rekabet muvazenesi sayesinde, devam eden yorgun bir memleketi, milletler cemiyetinde aza olan canlı bir devlet haline getirmiştir."

 

ÖNCE İNSAN

 

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk de sizin bizim gibi insan. Renkli bir kişiliği, inanılmaz öngörüsüyle çok özel bir insandı. Erleriyle sigara içip sohbet eden, onlar  karnını doyurmadan yemeğe başlamayan,  köylüyle ayran bölüşen, çocukları sevgiyle kucaklayıp, onların göz seviyesine inerek sohbet eden,  hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav ve karnıyarık  olan, tatlıya düşkün olmasa bile  cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih eden biridir.   Yemek seçmez. Sofraya gelen her yemeği yiyen, kavrulmuş leblebiyi çok seven, şekerli kahve içen, fal baktıran, gecelik entarisi giyen, bağdaş kuran sade bir vatandaştır.

 

Atatürk, sabah kahvaltısında çay ve kahve içiyor, fazla bir şey yemiyormuş. 

 

Birçok kitap okumasına rağmen yanın da taşıdığı tek kitap Reşat Nuri Güntekin’in ünlü Çalıkuşu romanıdır. Her gün kitabın rastgele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurmuş.

 

Kitap, bir romantik roman olduğu için, özellikle duygusal insanların ellerinden bırakamayacakları bir kitaptır. Ne kadar duygusal bir insan olduğu ortadır.

 

Selanik'teki çocukluk aşkını ve Fikriye'yi hiçbir zaman unutamadığını biliyoruz. Tabii; Başka aşklar da yaşadı. O'na neredeyse dönemin bütün kadınları âşıkmış. Kadınlar, gazeteden kestikleri fotoğrafını, göğüslerindeki madalyonlarda taşırlarmış.

 

Arkadaşlarıyla sokaklarda korumasız yürüyen, Lebon'a pasta yemeye, Rejans'a Borç çorbası, Vefa'ya boza içmeye giden, aklına eseni yapmayı seven, özgür ruhlu bir entelektüel. Gramofonunu başucundan ayırmayan, vals ve tangoya bayılan, balolarda genç kızların en gözde kavalyesi olan bir salon adamıdır.

 

Çankaya’da , uzun süre oturduğum  sokakta tarihi bir ev vardı. Bir gün merakımı yenemedim. Bahçesinden girdim. Kapıyı çaldım. Bir bey kapıyı açtı.  Son derece nazik bir tavırla beni çalışma ofisine davet etti.  Karşılıklı kahve içerken  sohbet ettik.  Babası, Atatürk’ün Çankaya köşkünde çalışıyormuş.  Atatürk, korumalarını atlatıp, gece yarısı   çay içmeye babasının yanına geliyor, bazen de orada uyuyormuş. Kafasını dinlemek istediği zaman da sık sık oraya kaçıyormuş.  

 

İşte bu kadar mütevazı biridir.

 

Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti." Fox” adını verdiği köpeği, yatağının ayakucunda uyurdu.

 

Ağacın bir dalının bile kesilmesine gönlü elvermeyen, üzülen,  doğayı seven ve bu nedenle de o yılların teknolojik olanaklarıyla bir binayı yerinden 4. 80 metre kaydırtan bilinçli bir çevreci, insan sevgisiyle dolu bir askerdi.

 

O yenilmez bir  kahraman bir asker, başarılı bir devlet adamı, kararlı ve cesur bir devrimci, çağdaş bir halkçı, ender rastlanan bir deha olması dışında, kendi milletini ve bütün insanları samimi duygularla seven, iyi kalpli bir insandı.

 

Gömleklerinin hepsi beyazdı. Giysilerinin tasarımlarını hep kendisi çiziyordu.  Boyu 1.74 idi. Kilo 76, 43 numara siyah rugan ayakkabı giyiyordu.

 

Şık  giyinen, yakışıklı,  koyduğu eşyaların yerinin değiştirilmesinden hoşlanmayan, düzenli birdir.  Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yaşamı boyunca hiç bir zaman zengin bir insan olmamış, her  zaman mütevazı yaşam sürmüştür.

 

Seni, insan olarak çok sevdik ATAM…

 

Haiti Cumhurbaşkanı, mezar taşının üzerine "Bütün ömrüm boyunca Türkiye´nin lideri Mustafa Kemal Atatürk´ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm." cümlesinin yazılmasını vasiyet etmiş. Vasiyeti de yerine getirilmişti. Bu vasiyet bile senin dünya lideri olduğunu kanıtlamaz mı?

 

Türk milletine “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek insancıllığını ortaya koymuştur. Entelektüel yapısı tamamıyla hümanizm üzerine kurulmuş olan  Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm gücünü de bu amaç uğruna seferber etmiş, ülkemizin ve dünyanın en önemli lideridir. 



Bu yazı 1909 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI