Arkadaşım Sezai, Rusya’dan geldiğinden beri huzursuz. Sezai, orada birlikte olduğu arkadaşlarına, tekrar Rusya’ya gitmek istediğini söylemiş.

Sezai evli ve iki kız evladı var. Rus aşkının peşinden gidecek olursa eşi ve çocukları perişan olacak. Sezai’nin Rusya’ya iş değil de bu sefer kadın için gideceğini öğrenince canım sıkıldı.

Birlikte Rusya da çalıştığı arkadaşı Hasan’a uğradım. Meselenin iç yüzünü öğrenmek istedim.

“Hasan, Rusya da ne yaptınız”

“Konut inşaatında çalıştık. İki yıl kaldık”

“Duyduğuma göre herkesin bir Rus sevgilisi varmış öyle mi?”

“Evet abi, kaldığımız işçi koğuşlarının etrafı akşamları kadınların akınına uğrardı“

“Nasıl olur?”

“Rusya da rejim yıkılmış, insanlar aç, iş güç yok. Erkekler çalışmıyor, mafya ve çete grupları oluşturmuşlar ve kadınlardan zorla para alıyorlar. Açlık ve yoksulluk en çok kadınları perişan etmiş. Kendi karınlarını ve çocuklarının karınlarını doyurma peşindeler. Rusya’da kişilerin aylık geliri otuz dolar kadar. Bizim işçiler kişi başı aylık sekiz yüz dolar alıyorlardı. İşçiler küçük paralar ile Rus kadınlardan kendilerine dostlar edinmişti. Evlerine gidiyorlar. Kadınlar, dediğim gibi aç bizim işçilere para için çok iyi davranıyorlardı.

Bir de iyi insanlar: çok dürüstler, ne söylersek hepsine inanıyorlar, akıllarına hiç yalan gelmiyor. Yalan söylemesini bilmiyorlar. Hepsi de okumuş. Ama namus konusunda bizim gibi değiller”

“Anladım, Hasan, bizim Sezai tekrar gitmek istiyor, onun durumu ne?”

“Abi Sezai kadına aşık olmuş. O yüzden tekrar gideceğim diyor.  Ben kendisine kızdım. İstersen sen de bir konuş.”

İki gün sonra Sezai’yi kahvede arkadaşları ile çay içerken gördüm.

Seslendim, “Sezai, Gel de seninle bir şeyler konuşacağım” dedim.

Kaktı geldi. Bir masaya geçtik, çay söyledik, başladım Sezai’nin karışık aşk işlerini deşmeye.

“Sezai nedir senin Rusya ya tekrar gitme işlerin, orada iş mi buldun da gitmek istiyorsun?”

“Hayır, abi, Rusya’da iş yok. Ben orada tanıştığım, altı ay birlikte olduğum kadını çok özledim. Aşık olmuştum. Gözümde tütüyor, dayanamıyorum, eşimi ve çocuklarımı gözüm görmüyor. Çok kararsızım, ne yapacağımı bilmiyorum, aileme de yazık olacak, iyice bunaldım. Bilmiyorum ne olacak benim halim?”

“Bak Sezai, sadece sen gitmedin, herkes çalışmaya gitti. Sizin şantiyede duyduğuma göre herkesin Rus kadın dostu olmuş. İş bitimi memlekete geldiniz, yaptıklarınız orada kaldı. Ne macera yaşadıysanız, unut gitsin. Artık evindesin, eşin ve çocukların ile birlikte geçiminize bakın. Ne var Rusya’da, Rus kadınlarda ne buldun da tutturdun gideceğim diye?”

“Abi bildiğin gibi değil. Rus kadınlar çok farklı. Önce kızların güzelliğinden bahsedeyim. Hepsi de çok güzel. Sıradan bir kızı getir bizim memlekette hemen manken yaparlar. Halbuki, Türkiye Rusya komşu ülkeler. Neden bizimkiler o kadar güzel değil diye düşünür dururum. Sadece güzellikle yetinmiyorlar bakımları giyimleri de çok hoş. Kendilerine özeniyorlar öyle dışarı çıkıyorlar. Bakımlarına çok önem veriyorlar. Arkadaşlar ile sadece güzel kadınları ve kızları seyretmek için çarşı iznine çıkardık.”

“Biliyorum, duydum onların güzelliklerini”

“Abi sen biliyorsun. Ben imam hatip mezunuyum. Eşimde oldukça dindar, kara çarşaf giyer. Kızlarım küçük olmasına rağmen başını örtüyoruz. Bende, eşimde bütün Anadolu insanları gibi cinselliğin ayıp, günah, mahremiyet kültürüyle büyüdük.”

“Ruslar’da değişik mi ahlak kültürleri?”

“Hayır, kötü insanlar değiller. Çok iyiler. Ama abi onlarda cinsellik konusu bizim gibi ayıp değil.”

“Nasıl ayıp değil, her şey ortada mı?” dedim.

“Abi, görsen, hayret edersin, adamların evlerine gittim. Karı koca başka insanlar ve ben varken açık saçık resimlere bakıyorlar. Birbirlerine gösteriyorlar, konuşuyorlar, sanki ekmekten, sudan, buzdolabından veya ütüden bahseder gibi, ne utanıyorlar, ne kızarıyorlar. Dillerini bilmediğim halde ben onların yanında kızardım bozardım ter içinde kaldım.”

“Bilmiyorum, duymadım.”

“Abi, bir de sevişme işleri var ki, sanki hepsi okuluna gitmiş. Kursunu görmüşler. Ben on yıllık evliyim böyle şey görmedim. Ben bu güne kadar eşim ile hiçbir şey yapmamışım gibi geldi”

“Öyle şeyler duydum”

 “İnanmazsın belki, Rusya’dan gelince ilk gece eşim ile yatağa girerken, bırak ışık açık kalsın dedim.  “Eşim olmaz ayıp, günah, ben utanırım, sen çıldırdın mı, deli misin ne?” dedi ve yatağa girmedi, odayı terk etti.”

“Neden yaptın böyle bir şeyi”

“Abi, inanır mısın?  Evlendiğimden beri eşimi çıplak görmedim. Nasıl bir vücudu var bilmiyorum, hayal bile edemiyorum. On yıldır karanlıkta sevişip çocuk yapıyoruz. Rusya’da bu işin nasıl olması gerektiğini öğrendim. Eşime ışığı söndürme dediğimde kadın odayı terk etti. İnan abi ben bu güne kadar hayvanlar gibi ilişkiye girmişim gibi geldi. Rusya da bu iş büyük bir zevk ile detaylıca yapılıyor, adamlar profesyonel, bir meslek gibi icra ediyorlar. Abi biz hiçbir şey görmemişiz, yaşamamışız ki.”

“Bunu için mi, Eşini, çocukları ve memleketi terk edeceksin? Yazıktır, günahtır.  Yapma. Bak sana gördüklerimi anlatayım.

Benim üç arkadaşım senin gibi Rus kadınlarının ilgisine, aşk oyunlarına hayran olup evlendiler.

Birisi mimar ve eşi de mimardı. Okulda öğrenciyken tanışıp sevgili olmuşlar, güzel aşk yaşamışlar. Okuldan mezun olunca evlenmişler. Sekiz yaşında bir de oğulları var. İki yıl önce mimar arkadaşım iş için Rusya’ya gitti. Orada tanıştığı bir kadın ile evlendi. Eşinden de boşandı. Eşi ve oğlu ile her karşılaştığımda canım sıkılıyor. Rus kadının parası olsa dilini bilmediği bir Türk ile niye evlensin. İşin içinde para var. Mimar yuvasını dağıttı, bakalım orada ne kadar süre çalışacak. Rus kadın ile evliliği ne kadar sürecek.

İkincisi, iş adamı olan komşum, o da Rusya’dan bir kadın alıp getirdi. Bir daire tuttu. Kendi evi, eşi ve çocukları Denizli’de bulunuyor. Bizim mahallede, garsoniyer veya stüdyo daire de denilen küçük bir ev kiraladı. Rus sevgilisi bu evde kalıyor, kendisi de iki haftada bir uğruyor. Denizli’den iş için ayrıldığını söyleyip İzmir’e kadının yanına geliyor. Rus kadından da bir çocuk var. Adamın şimdilik iki evi var. Gizli saklı ikinci hayatı ne zaman ortaya çıkacak bekliyorum. İlk eşinden de boşanma durumu yok, yakınlarına söylememiş ve kimse bilmiyor.

Bir de yazlık komşum var. Ticari işleri iyiyken, Rusya’dan bir kadın getirip beraber yaşamaya başlamış. İflas edince eşinden boşanmış. Ne zaman karşılaşsam, şimdiki Rus eşi ve kendisi alkol kokuyorlar. Hep balkonda oturup votka içiyorlar. Kadın evinden hiç ayrılmıyor.  Dil bilmiyor ki, çıkıp birileriyle konuşsun.

Anlayacağın bu kadınların hepsi, yoksulluktan kurtulmak, aç karınlarını doyurmak için gelmişler. Rus kadınlar ile evli olanların çok mutlu olduğunu da görmedim. Hatta işleri daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale almıştır. Eski günlerini arar olmuşlardı.

Bizim kültürümüz, ahlakımız, dinimiz, mahremiyetimiz, namus anlayışımız farklıdır. Başka toplumlarda başka biçimleri vardır. Bunları normal karşıla. Evinde eşinle konuş bazı ufak tefek değişikliklere zamanla razı edersin, hayatta her şey de cinsellik değil, bunun için Rusya’ya gitmene gerek yok. Yuvanı dağıtma, akıllı ol. Onlardan sana yar olmaz, paran için seninle birlikte oluyorlar. İlerde ülkelerinde ekonomik sorunlarını hal ettiklerinde kendini memlekette bulursun. Suçlu, yoksul ve dışlanmış olarak. Benden söylemesi”

“Haklısın abi, kadın telefonda sürekli aşk mesajları, öpücükleri gönderiyor. Gel deyip duruyor.  Bilmiyorum,  ne yapacağı mı? Anlayacağın işim zor, sıkıntılarıma bir çare bulacağım, başka şansım yok”  

Her hafta, Sezai’yi sorardım.  Rusya’ya gidip gitmediğini merak ediyordum.  İyi haber, Sezai,  kasabamızda nakliyecilik yapıyormuş.