Bugun...


Mehmet Özkan

facebook-paylas
Biz de İlkokula Gittik
Tarih: 05-08-2021 11:25:00 Güncelleme: 05-08-2021 11:25:00


 

Kasabamızda dükkânı olan köylümüz, Mehmet Paşaoğlu, mecburen herkesin velisiydi. Anne babalarımızın okuması yazması yoktu ve tahsil hayatları olmamıştı. Çocuğunu okula götürüp kaydetmek için çekinirlerdi. Devlet ve devletin memurları ile karşılaşmaya hem korkar hem de o ortamlarda kendilerini ifade edemezlerdi. Dünya kadar işleri vardı. Veli toplantısına kimse gitmezdi. Eti senin kemiği benim sistemine dahildik.

 

On yıl kadar önce, İstanbul Mahmutpaşa’dan çıktım. Nuri Osmaniye camisinin yanından geçerken, baktım bizim Paşaoğlu, birilerine bir şeyler anlatıyor. Yanlarına gittim. Paşaoğlu'nun beni tanımadığını anladım. Grubun yanına oturdum. Paşaoğlu konuşmasına devam etti. Sonradan, bana döndü, "hemşerim nerelisin" dedi. "Kırşehir'liyim dedim. Neresi dedi. Çiçekdağı dedim. "Ben de Çiçekdağ'lıyım" dedi. Hangi köy, diye sordu. "Küngüş "dedim. “Yok” dedi. “Sen Küngüş'lü değilsin, ben Küngüş'lüyüm seni tanırdım”, dedi. Ben ısrar ettim. Anne babamın adımı söyleyince anlaştık. "Vallahi, Mehmet, seni tanıyamadım" dedi.

 

Bizim zamanımızda tam gün eğitim vardı. Bizim köyün çocukları için öğle yemeği büyük sorundu. Babamın kasap dükkânı vardı. İki kardeş bir de amcaoğlu üçümüz babamın dükkânında, babamın hazırladığı yiyeceklerle karnımız doyuruyorduk.

 

Çocukların büyük çoğunluğu, sabah okula giderken ceplerine bir yumurta koyarlardı. Yumurtayı, genel velimiz Paşaoğlu'nun dükkanına bırakırlardı. Defterine çarpı koyardı. Öğle vakti, yumurta karşılığında, bir çeyrek ekmek, içine bir lokum verirdi.

 

Bir seferinde, ilk okul iki, oyun ve boğuşma içinde okula giderken lakabı artist, astsubayımız, Mustafa'nın yumurtasını cebinde iken kırmıştım. Ağlayarak anneme gidip bir yumurta almıştı.

 

Kışın soğuk ve yağmurda, standart giysimiz, fanila, kazak ve önlük. Sadece, fanila ve önlükle okula giden birisi vardı. Hiç unutmam, babası okumaya karşıydı, hiç bir çocuğunu okutmadı.

 

Boğuşarak, koşarak okula giderken. Pantolonun arkası, sırtımız kafamıza kadar çamur olurdu.

 

En büyük derdimiz, temizlik kontrolü idi. Anne babalarımızın okul hayatları olmamış. İşleri çok fazlaydı. Her evde bakılacak yüz küçükbaş, üç büyükbaş hayvan, Tarım, tarla bahçe işleri çok fazlaydı. Evde ütü ve ütü kültürü yoktu. Kolumuza ve mendile, burnumuzu silerdik. Mendili, günde defalarca topaç yapıp cebimize koyar çıkarırdık.

 

Haftada bir gün, tırnak mendil, kontrolü olurdu. Temizlik kolu başkanı, kasabanın cicili bicili güzel temiz bize göre hain kızlarından biri olurdu. İki küçük ellerinizin arasına mendilin temiz kısmı gözükecek şekilde, iki elimizde bastırırdık. Yalvaran gözlerle, bakardık, kar etmezdi, eliyle mendili alıp sallardı.

 

Temizlik kolu başkanı bizim köylülerin numaralarını tahtaya yazardı. Öğretmen geldiğinde numaralarımız okunur tahtaya dizilirdik. Cetvelle ellerimiz buluşurdu. Her hafta bu seremoni aynen tekrarlanırdı.

 

O zamanlar, yerli malı haftası kutlanırdı. Memur çocukları ve kızlar pasta, kurabiye ve meyve getirirlerdi. Masaların üstüne konurdu. Öğretmenler sınıfları dolaşır değişik tatları denerlerdi. Bizim köylüler uzaktan izler, bize verilecek, yarım elma, yarım portakalı bekler, geldiğinde de kurt gibi yutardık.

 

Bir seferinde amcaoğlu ile böyle olmaz, biz de bir şeyler alıp öğretmenin gözüne girelim dedik. Koşarak eski çarşıdaki babamın kasap dükkânına gittik. Babam neye geldiniz dedi. Öğretmen portakal istiyor dedik. Bizi Altıok'un dükkânına götürdü. İkişer portakal önlüğümüzün içine koydu. Bir kilometre mesafe var. Heyecanla, mutlu bir şekilde koşarak okula geldik. Ter içinde kalmışız ve aferin takdir bekliyorduk. Sınıfa o şekilde girdik. Önlüğü ucundan tutmuşuz, çıplak karnımız göbeğimiz gözüküyordu. Öğretmen bizi azarlayıp kızdı meyvelerimizi de almadı, bizi köylülerimizin yanına arka sıralara gönderdi. Aferin beklerken azarlandık. Çok üzülmüştük.

 

O sınıflarda okuyan çocukların arasından en çok başarılı olanlar bizim köyün çocukları oldu. Büyük çoğunluğu üniversiteyi bitirip iyi yerlere geldiler.

 

Her şeye rağmen güzel günlerdi. Çocuk dünyası.



Bu yazı 6857 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI