Bugun...


Kadri Talun

facebook-paylas
Slovenya’da Romantik Bir Haftasonu...
Tarih: 27-11-2014 21:02:00 Güncelleme: 05-12-2014 12:57:00


 

Ljubljana’da Romantik Bir Haftasonu

 

 

Merhaba seyir severler,

Yeni bir seyirde yeni bir yazı ile sizlerle birlikteyiz..

Yaklaşık bir yıldan uzun bir süre siz seyir severlere yazamadım..
Bazı özel sebeplerim  var ama okuyucu daima haklıdır..
Aldığım ciddi eleştirilerinizi hak ettim ve sizlerden uzak kaldığım için özür dilerim.. 

Yazılarıma artık Uzakdoğu yerine Avrupa ve güzel ülkem Türkiye'den izlenimler ile devam edeceğim..

Bu kez Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da iki gece üç günlük bir seyahatteyiz..
Yazımı, bu kadar uzun aradan  ve geçirdiğim hastalıktan sonra  hakkını hiçbir şekilde ödeyemeyeceğim eşime ithaf ediyorum..Bu nedenle de...Bu tatilin adını “Romantik Bir Haftasonu” olarak belirledim..

Nereden aklınıza geldi de buraya gittiniz..diye düşünenleri duyar gibiyim..

Evet, burası 5 milyon nüfuslu küçük bir ülkenin  genelde öğrenci kenti olarak bilinen 250.000 nüfuslu küçük bir şehri

Eşim televizyonda “Travel” kanalına bakarken bu şehri tanıtıcı bir program yakaladı.. Ben de göz ucu ile ara ara bakıyor, sanırım başka bir şeyler ile meşgul oluyordum.. Bana da ne güzel bir şehir, nehir kıyısında evler, köprüler, cafeler, restaurantlar vs. diye .. birden fazla kez çok beğendiğini söyledi.. Bu sefer dikkatimi çekti.. Birlikte seyretmeye başladık.. Hakikaten program çok başarılıydı.. Çekimler ve anlatım seyredeni heyecanlandırıyordu.. Eşimin konuşmalarından bu şehirde olmayı ve o anlatılan yerleri görmeyi çok istediğini hissettim.. İşte bu tatil o an başladı..

 

Eşim televizyonda Ljubljana’nın köprülerinde dolaşırken ben de bilet içinwww.bulucaak.com’ da  dolaşıyordum. Türk Hava Yollarının bize uygun şekilde buraya uçtuğunu  öğrenince de… cuma gidiş- Pazar dönüş biletlerimizi aldım.

Program bitince eşim, ne güzel bir şehir, doğru dürüst seyretmedin, kaçırdın bu güzel şehri diye hararetle bana şehri anlatmaya başladığında,  buraya gitmek istermisin diye sordum.. Siz olsaydınız ne cevap verirdiniz..

Evet, cevabınız doğru..Çok isterim dedi.. Ben de madem o zaman iki hafta sonra  gidiyoruz dedim..İnanmadı tabii.. Rezervasyon mailini görünce yüzündeki ifade ve mutluluğu anlatamam.. Bu anı yaşamak zahmetlerime değdi..

Sevgili seyir severler..Zaman su gibi aktı ve seyahat günü geldi..

Biliyorsunuz..Seyahatlerimizin keyfini çıkarmaya en zahmetsiz ulaşımı seçerek başlarım... Bostancı’dan İDO ile Bakırköy oradan da taksi ile Atatürk Havalimanı.. Bu kısa ve en az zahmetli intikalin yorgunluğunu İş Bankası lounge’da atıyoruz..

İş Bankası Lounge’da Maximiles (Select) kartımız ile ücretsiz ikramlardan istifade ile uçağımızı beklerken dinlendik.. (Bu arada, İş Bankası diğer kredi kartlarından 25 TL giriş ücreti almaya başlamış bilginize.)

Yaklaşık iki saatlik bir uçuş ile Ljubljana’ya vardık.. THY ile ilgili değerlendirmem… Gidişte uçağın koltukları ve ara mesafesi diğer rakiplerinden farklı değildi ama dönüşte ki uçak güzeldi. İkramları ise hem gidişte hem de dönüşte nefaset olarak çok zayıftı.. Ancak kabin personeli çok yardımseverdi..

Genelde, şehre ve insanlarına alışmak için metro ve otobüs varsa seyahatlerimizde  onları tercih ederim.. Gelmeden araştırmıştım.. Havaalanı şehirden 20 km mesafede.. Shuttle ücreti kişibaşı 9 Euro .. Public otobüsler kişibaşı 4 Euro..Taksi ise 30-35 Euro .. sizinde bilginiz olsun..

Havaalanına  inişte karanlığa kalacağımızdan ve aşırı yağmur olacağından, tatile başlamada ve  şehre intikalde sorun yaşamamak için otelden shuttle istemiştim.. Çok uygun bir hal tarzı oldu.. İnişte bizi bir şöför karşıladı ve dolu bir minibüsün son iki yolcusu olarak otelimize bıraktı.. Shuttle otobandan 20-25 dakikada gitti ama bizim Taksim –Bostancı minibüsü gibiydi sorun yaşamadık ama keyif de almadık..

Şu ana kadar her şey yolunda gitti..Otel resepsiyonu da  güleryüzlü .. Bu doğru otel seçiminin ön  işareti.. Otel temiz, odalar ferah, banyo malzemeleri –mini bar- ikramlar, eksik yok. Genelde reklam olmasın diye otel ismi vermem ama bu sefer vereceğim.. Best Western Premier Hotel Slon.. Tavsiye ederim..

Şehirin turizm haritasında merkezden üç daire ile yürüyerek gezilecek yerleri işaretlemişler.. Merkezden harita üzerinde yarıçapı 5-10-15 dakikada ulaşılabilecek olan  yerler.. Benim tavsiyem 5 ve 10 dakikada ulaşılacak olan dairenin  içinde kaybolmanız  yeterli..

İlk geceden yağmur altında şemsiyelerimizle hızlı bir şekilde 5 dakikalık daire içini gezdik..Köprülerden geçtik..İnsanlar yolda çok azdı, ancak tüm cafe ve restaurantlar doluydu..

Saat 22.00 civarında Slovenya’nın yerel yemeklerinin yapıldığı Julıet Restaurantta       ( Romeo cafenin karşısı) bulabildiğimiz  iki kişilik bir masada yan komşulara da çok yanaşık bir şekilde mum ışığında romantik akşam yemeğimizi yedik..  Yemek mönüsü bal/kara kabak tadında çorba, patatesli-mantarlı mantı tarzı makarna, kırmızı şarapta yatırılmış ördek… 

               

Otelin mevkii merkeze yani üç köprü mevkine yürüyerek 2 dakika…

Cumartesi sabahı otelde aldığımız mükellef bir kahvaltı ile güne başladık… Bütün sokaklarda yürüyerek kaybolduk.. 5 - 10 dakikada yürüyerek dolaşılacak dairenin içinde saatlerce dolaştık.. Kahveler içtik.. Kendine has binaların güzelliği içinde şehrin bir sanat ve kültür yuvası olduğunu gördük ..

Öğleden sonra şehrin tek yüksek tepesinde bulunan kalesine çıktık.. Teleferik vardı ama biz yürüyerek çıkmayı tercih ettik..Bu kalenin yolu yorgunlukta bizde zirve yaptı ama daracık otantik bu yol bir kez denemeye değer..

Kalenin dikkat çeken ilk özelliği yaşayan bir kale olması.. Bizde ki gibi sabah açılıp akşam kapanan bir yer değil.. İçinde cafeler, restaurantlar, hediyelik eşya dükkanları, sergiler  vb. olan bir kale.. Keşke bizim ilgililerimizde tüm kalelerimizi bu şekilde restarasyonla yaşatsalar.. Düşünsenize, İstanbul’un surlarında böyle bir düzenleme ile turizmde patlama yaşardık..

Kaleden inişte yorgunluğumuzu yerel bir lezzet olan “Krema Rezina” isimli  tatlı ve cappuccino ile unuttuk..

 

Gecemizi de   bu kentin ortamına uygun bir etkinlik ile tamamladık. AB fonlarından yardımla kısa bir süre önce yeniden onarılan/yapılan 150 yıllık Ljubljana Opera binasında “Tristan and Isolde” isimli bale gösterisi muhteşemdi.. Salon ise tam doluydu, ancak son biletleri alabildik..

Son günümüz pazar olduğu için S.Nicolas ve S.Franceska kiliselerindeki ayinleri izledik.. International dua çok ilgi çekiciydi.. Papaz oldukça sakin bir ses tonu ile ilk önce yerel lisanda sonra İngilizce ruh güzelliği, insanlarla iyi ilişki kurulması konularında vaaz verdi.. Günün anlamına uygun olarak ta tüm dinleyicileri birbirleriyle tokalaşmaya ve güleryüzle sohbete davet etti.. Hepimiz sıralarda etrafımızdaki erkek – kadın herkesle tokalaşıp hatırını sorduk.. Güzel bir deneyim oldu..

Kilise çıkışında şehirde kurulan Pazar festivalinde keyifli zaman geçirdik..Şarap tadımları , yerel yemekler, yerel folk müzik ve dans gösterileri harika vakit geçirmemizi sağladı..
 

Bu arada bugün nehir üzerindeki önemli köprü hikayelerini de  tanıştığımız Sloven aileden öğrendik..Sütunlu köprü,Üç köprü, Kilit köprüsü ve Ejderha köprüsü.. Hepsinin mitolojik veya önemli kişilerin hatırasına bir hikayesi var. Ancak en akılda kalıcı olanı “Romantik Bir Haftasonumuz” ile ilişkisi  olan..  Kilit köprüsü.. Bu köprüye gelen sevgililer (özellikle kızlar istiyormuş) birlikte bir kiliti köprünün bir yerine  takıyor ve anahtarını nehire atıyorlar.. Böylece aşkları hiç bitmiyor ve birbirlerinden ölüm onları ayırıncaya kadar ayrılmıyorlar.. İnanan çok .. Her cins kilit var.. Bazı aşklar ufak tefek narin, bazı aşkların işi zor galiba  koskoca asma kilit, bazıları da sevgilisine pek güvenememiş motorsiklet kilidi ile kilitlemiş..

Gitme vaktimiz gelince, internetten öğrenip information bürosundan teyit ettiğimiz otele yürüme mesafesindeki otobüs istasyonuna giderek (public bus) havalanına intikale geçtik..Otobüs çok rahat ve boştu. Ödeme şöföre yapılabiliyor.. Havaalanına yaklaşık 40 dakikada bütün  çevreyi göre göre gittik. Muhteşemdi.. Güzergah üstündeki köylerin tarlalarının yanındaki evler villa gibi...Yaşam standartının yüksekliği çok özendirici.. Havalanının giriş-çıkış kapısının tam karşısında otobüs park yerinde bir seyir daha   sona erdi..

Birkaç hafta sonra Bükreş (Doğunun Paris’i) seyahatimizde görüşmek üzere hoşçakalın..

 İsteyen takipçiler diğer yazılarım için bakınız:  http://kadritalun.blogspot.com

Selam ve sevgilerimle….

Sahip olduklarınızın kıymetini bilmeniz dileklerimle... 

Sağlık,özgürlük,sevgi,aile,güvenilir dostlar...her ne sizi mutlu kılıyorsa..



Bu yazı 22894 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI