MİT tarafından Suriye’de yakalandığı söylenip, kameralar önüne çıkarılan Reyhanlı Katliamı davasının firari sanıklarından Yusuf Nazik, dava dosyasında MİT bağlantısına en yoğun işaret edilen kişi. Hakkındaki ifadeler Nazik’in kaçakçılık yaptığı dönemde Türkiye içinde denetime takılmadan hareket ettiği, MİT mensuplarıyla görüldüğü ve MİT’e çalıştığını söylediği yönünde.

Yusuf Nazik kameralara “katliamı bir Suriye istihbaratı görevlisinin emriyle gerçekleştirdiklerini” söylemişti.

Bir numaralı sanık olarak bilinen Nasır Eskiocak, 26 Ağustos 2014’teki ifadesinde, o dönemde firari olan Yusuf Nazik’le görüşmelerinde kendisini MİT mensuplarıyla gördüğünü, bu bağlantı sayesinde Türkiye içinde denetime takılmadan kaçakçılık yaptıklarını ve Nazik’in kendisine MİT’le çalıştığını söylediğini aktarmıştı.

Sendika.org’un haberine göre; Halkevleri Hukuk Dairesi tarafından hazırlanan 11 Mayıs 2016 tarihli “Reyhanlı Katliamı Davası Raporu”nda, Yusuf Nazik’in MİT bağlantısına değinilen bölüm şöyle:

Firari sanıklardan Yusuf Nazik ile uyuşturucu kaçakçılığı yapmak üzere anlaştıklarını ifade eden Nasır Eskiocak Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26.08.2014 tarihinde verdiği ifadede:

“… ben de Suriye’ye gittim. Suriyeli Ebu Hacı ve yanında Halep lehçesiyle konuşan birisi vardı. Bu kişiye Ebu Kerim diyordu… Suriye’ye gittiğimizde biraz tartıştık. Suriye’ye gitmeden önce Samandağ ve Antakya’da takip edildiğimin farkına vardım. Suriye’de Yusuf Nazik’e takip ediliyor olabilirim sürekli aynı kişileri görüyorum dedim. Yusuf Nazik bu işten kimsenin haberi yok, Hacı ile görüştüğümüzde bu işten bahsetme başımız ağrımasın dedi. Daha sonra Hacı ile görüştük, geç kalınması nedeniyle Suriyeli Hacı ile tartıştık, ben birkaç güne hazır olacağımızı söyledim. …” Diğerlerinin de takip edildiğinin anlaşılması üzerine yeniden Suriye’ye gittiğinde” beni Suriye’de Yusuf karşıladı.

Türkiye’de sizi kimse durdurmayacak

Yanında da Hacı’nın arkadaşı Abdulkerim vardı. Takip edildiğimizi, şu an uyuşturucuları götüremeyeceğimizi, isterlerse  depoda durabileceği, isterlerse geri alabileceklerini söyledim. Kendileri merak etmeyin Türkiye’de nereye giderseniz gidin sizi hiç kimse durduramayacak dediler. Ben daha önce araçların yedek anahtarları ile plakalarını Yusuf’a vermiştim. Ben bir önceki Suriye’ye gidişimde Hacı ile geç kaldığımız için görüşmeye gittiğimiz sırada yanında Türk ama benim tanımadığım arkadaşları vardı. Ben oraya gidince yanından kalkıp gittiler. Bu kişilerden bahsederken biz bu kişilerle uzun zamandır çalışıyoruz onlar sana kimseyi dokundurmazlar, engellerler dedi. Bunların kim olduğunu sorduğumda MİT mensupları olduğunu söyledi. Ben de takip edildiğimizi tekrarlayınca, ‘bütün sorumluluğu biz alıyoruz. Sen uyuşturucuları istediğimiz yere bırak Ankara’ya veya Konya’ya değil Reyhanlı’ya bırak’ dediler…”

“MİT’ten kimsenin bilgisini vermeyeceksin”

Sınırda yakalandığı zaman konuşmalarından muhalif ve farklı örgütlerden olduğunu düşündüğü kişilerin kendisine işkence ederken “……Hacı ile görüştüğünü biliyoruz, senin hakkında her şeyi biliyoruz doğruları söyle dediler…. Sen Suriye’de uyuşturucu işi için değil bomba işi yapmak için anlaştın, MİT görevlilerini gördüğünü söyleyemeyeceksin ….MİT’ten kimsenin bilgisini vermeyeceksin…..” ifadesini özetledikten sonra ek yaparak “Suriyede lüks bir cafe var. Burada Suriye ve Türkiye arası kaçakçılık yapan birçok Türk vardı hatta Yusuf Nazik bunlarla beni tanıştırmak istedi ancak ben devletle çalıştıklarını düşündüğüm için tanışmak istemedim.

“Nazik MİT’le çalıştığını bana söyledi”

Sanık Nasır Eskiocak müdafiinin sorusu üzerine: “Yusuf Nazik uzun zamandır MİT’le çalıştığını, eskiden kaçakçılık yaptığı zamanlarda Sadullah Ergin’in de avukatlık yaptığı dönemlerde onunla tanıştığını ve telefonla görüştüğünü Yusuf Nazik bana söyledi. Yine Suriye’de iken hacının yanındaki iki kişinin MİT elemanı olduğunu söyleyerek seni bunlarla tanıştırayım dedi. Ben de beni devletten kimse ile tanıştırmaya gerek yok dedim. Hatta ilk başta aldığımız parayı Hacının yanındaki bu iki kişi verdi. Hacı diye söylediğim kişinin adını Hacı olarak biliyorum…”