Bugun...


Sitare Şahin

facebook-paylas
İnsanlığın Âlemi Yok
Tarih: 01-03-2014 20:55:00 Güncelleme: 01-03-2014 20:55:00


Zaman zaman insan tariflerinde takılıp kalıyorum, acaba insan, alet kullanan canlıya mı deniyor, yoksa düşünen canlıya mı, ya da ağlayan gülen canlıya mı? diye düşünüp duruyorum. Bir de iki ayak üzerine dikilen canlıdır da deniyordu galiba, ama sanırım onun modası geçti. Bazen bunları düşünürken  pek kafam karışıyor. Bu konuyu nerden açtığımı merak edersiniz, sizin de kafanızı fazla karıştırmadan söyleyeyim.

Bilim insanları insanların insanlaşma süreçlerinin devam ettiğini ve henüz tamamlanmadığını söylüyorlar. Sanırım bu konuda çok haklılar. Çünkü şu insan dediğimiz canlıların yaşadığı dünya ya baktığımızda, dünyanın bir bölümünün diğer bölümünün gırtlağını sıkmakla meşgul olduğunu, önemli bir bölümünde açlıkla mücadelenin sürdüğünü ve çok küçük bir kesim insanın dışında, bu olayların kimseyi rahatsız etmediğini, cennet parçası gibi bir dünyayı yok etmek için ellerinden geleni yapan bu canlıların, öldükten sonra öbür tarafta cenneti hayal ettiklerini  gözlemeden geçebilmek pek mümkün değil. Bir de icat ettikleri para var ki, hemen hemen tüm insanlık onun peşinde, onu elde etmek için her şey satılabiliyor, onun için insanlar birbirlerini öldürüyor, yalan söylüyor, birbirlerine köle oluyorlar. Şimdi  gelelim hayvanlar âlemine. Kusursuz programları nedeni ile  içinde bulundukları doğa parçası ile uyum içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Birbirlerini asla yukarıda yazdığım nedenler için öldürüp acı çektirmiyorlar, hırsları yok, bizden daha mükemmel hissedip, daha mükemmel koku alıyor, görüyor, duyuyor, yüzüyor, uçuyorlar. Ama gelin görün ki, biz hala doğanın en akıllı canlıları olduğumuz rüyasından uyanmak istemiyoruz.

Şu soruyu sormakta zorlanıyoruz. Acaba akıllı bir canlı, yaşadığı yeri yok eder mi? Peki bizim yaptığımız bundan başka nedir? Geçtiğimiz aylarda Bursa Hayvanat bahçesine gittiğimde, ayılara bakarken ayının birinin tepeden aşağı indiğini gördüm, suya girip yüzecek diye düşünürken, göllerinin kıyı kenar çizgisine gelip hacetini yaptığını görünce  biraz utandım,  ‘’yok canım  bu sadece bir tesadüf‘’ dedim. Hani biz akıllı yaratıkdık ya, bu tür davranışlar bize yakışırdı elbet. O hafta içinde 3 kez hayvanat bahçesini ziyaret ettim ve her üçünde de  ayıların dışkılamak için bu gölün kıyı kenar çizgisine gittiklerini görünce şaşırmaktan ziyade fevkalade utandığımı söyleyebilirim. Hadi bunun da paket programlarının bir parçası olduğunu düşünelim. Peki bizi hayvanlardan ayıran özellik bu kadar  mükemmel bir paket programa sahip olmamak mı? Peki bizim olumlu anlamda farklılığımız  nerede kaldı? Sanırım burada paket program yerine geçmesi gereken ahlaklı olmak olabilir mi? Sanki kulağa pek fena gelmiyor. Buna, merhametli olmak, vicdanlı olmak gibi süslemelerde ekleyebiliriz bence. Bakıyorsunuz meslek odalarına, üyesi  olan vatandaşların onurlarını korumaya, özlük hakları ile ilgili çalışmalar yapmak ile ilgili endişeleri olması, sivil toplum kuruluşlarının da çalışmaları gereken konuda faaliyet göstermelerini bekler iken, bir bakıyorsunuz bir siyasi partinin peşine takılmış sürüklenip gidiyorlar. İşte insan kelimesine takılmam bu tür gazete haberlerinden sonra oldu  galiba. Sürekli insan arayıp duruyorum, tam bulduğumu zannederken geçerli tanımlara  pek uymadığını telaşla görüp, hemen yenisini aramaya başlıyorum. Halim Diyojen’den daha kötü galiba. Umarım sizler bulursunuz.



Bu yazı 10418 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI