Bugun...


Sibel Çağlar

facebook-paylas
Mali İflasa Giden Yolda Varlık Fonu’nun Eurobond İhracı
Tarih: 01-10-2020 21:34:00 Güncelleme: 01-10-2020 21:34:00


Yerli gazetelerde itibar sarsılmasın diye kıyıda köşede gözden kaçırmak, haber görülmesin diye küçük punto ile yazmakla olmuyor, hacı amcalar.

Varlık Fonu ilk defa eurobond ihraç edecek.

Eurobond bir çeşit borçlanma aracı.

Tefecilerle senet imzalama yöntemlerinden biri.

Ve getirisi bir ülkenin mali iflas riskiyle doğru orantılı.

Yani bir ülke mali iflasa yaklaştığında çöp tahvil (2008 krizinin aktörlerinden biri, bugün yine bu balon şişiyor) meraklısı sermaye kurtları oraya bu eurobond aracılığıyla çöküyor.

Bunlar spekülatif tahviller.

Gelişen ülke piyasalarından, gelişmiş ülke piyasalarına sermaye transferi gerçekleşiyor böylece.

Şimdi Türkiye'nin başına getirilen de bu.

Hem de hazine garantili.

Hazinenin kendisinin yapması gerekir aslında ama varlık fonuna yaptırıyor.

Niye?

Çünkü Nisan'da fon üzerinden rantçı faizci yandaş kapitalistleri kurtarma operasyonlarının önünü açan bir torba yasa değişikliği yapıldı.

Bu faizci rantçı kapitalistleri kurtarmak için ülkenin stratejik varlıkları rehin veriliyor.

Bunun için İngiliz, Amerikan ve Çinli bankalarını yetkilendirdi hükümet.

Yine "dış güçler" edebiyatının ortasında ülkeyi ve emekçileri "dış güçler"in kucağına bırakma işi yani.

"İflas riskimiz arttı hadi gelip spekülatif karlarınıza kar katın, batan geminin malları bunlar" çağrısı bizzat milliyetçilik şampiyonlarından.

Böylece eurobond denilen yoldan, başta uluslararası tekelci yabancı sermayeye nakit akışı sağlamak için stopaj vergisiz yaklaşık iki milyar dolarlık senet imzalayacaklar.

Bilerek üretimi kısıp çeki çekle döndüren batakçı kapitalistlerin beslenmesi gerek!

Spekülasyonu bu destekliyor.

Milyonluk vurgunlar gerçekleşmesine sebep oluyor ve üretimin genişlemesi imkansız hale geliyor. Şu anda bırakın vergisizliği ve nakit akışını, halkın çıkarları için zenginlere yüksek vergiler konmasını ve tüm gelirlerinin son kuruşuna kadar denetim altına alınmasını gerektirir.

Bu daha işin ilk adımı.

Ayrıcalıklarına ve utanç verici gaspa dayalı mülkiyetine ve kazancına zarar vermek istemeyen, aksine akraba atamalarıyla ve ''itibardan kısılmaz'' düşüncesiyle bundan nemalanan ''yerli ve milli irade'' hazineyi soydurarak ve bu sırada bilgisiz, kafası körleşmiş halka hayal kurdurarak iktidarını koruma amacında.

Milyon ve milyarların, gerekli malların ne zaman, nerede, nasıl ve ne için kullanıldığını bilmeyen ve bunların üzerinde gücü olmayan bir halkın ise hiçbir geleceği kalmaz.

Çünkü zararlı ve kokuşmuş şeyler acımasızca ve en büyük inançla ekonomi ve devlet varlığı yok edilmiş olur ve halk üzerinde tiranlık kurar.

Dolayısıyla sosyal ve iktisadi hayat sömürülen işçiler ve diğer emekçi halk katmanları için askeri zindana ve sürekli harlanan cezalandırıcı cehenneme çevrilirken, bankacı ve en büyük sermaye sahipleri için gerçekten cennet şeklinde düzenleniyor.

Bir yanda açlığa kadar kemerleri sıkmak, diğer yanda zenginlere üstün karlar sağlamak!

Zenginler için bol bol finans zamazingolu "yeni ekonomik program"ın cehennemi de netleşmeye başladı.

İşten atma kolaylaşacak.

Emeklilik hakkı kaldırılıyor.

Kalıcı uzaktan çalışma ile maaşlar düşürülüyor.

Ayda 5-10 gün çalıştırabilmenin önü açılıyor.

Sigorta primleri yatmayan bu işçiler işsiz de sayılmayacak.

Prim olmadığı için emeklilikleri zorlaşacak, hem de kıdem ve ihbar tazminatları olmayacak.

50 yaş üstünün de aylık geliri düşecek.

Onlar da tazminat alamayacak. Çünkü tüm sözleşmeler belirli süreli iş sözleşmesine çevrilecek, köleden beter bir yaşamın önü açılacak.

Bu aslında bir IMF programı.

İşin hilesi, IMF programları geçicidir, bu ise kalıcı. Ortaçağcı karşı-devrimci hükümetin keşfettiği şey, kalıcı bir IMF-emperyalizm programını sözde "yedi düvelle savaş" kurgusu ve militarizasyonla halka kabul ettirmek ve bunu "normalleşme", "toparlanma" diye satmak.

Salgın ve dış tehdit senaryosu nasıl da işlev görüyor ama.

Çünkü "normal" koşullarda bunu başarmaları zor.

Önce insanların hayatını mahvedeceksiniz, onları çaresizlermiş gibi kıstıracaksınız ki, o ortamda istediğiniz şeyi kurtarıcı maskesiyle halkın önüne sürebilesiniz.

Oyun belli.

Kapalı kart yok.

Biz diyoruz ki halka ''devlet'' gerek.

Ama ''Biz 'devlet' dediğimizde, devlet biziz, o biziz, o halk, o işçi-memur-gençlik öncü muhafızı''.

İşte bunun için savaşımdan, mücadele etmekten başka gayrı yol yok.

Kendimizi emperyalistlerden yurdumuzu geri alabilecek duruma getirme savaşı bu.

Türk halkının daha önce çıktığı savaş meydanında düşmanı yenebileceğimizi göstermek, emperyalizme karşı gerçek ülke savunmasını ve nefer birliğini oluşturmak için bir adım ileri çıkmak...



Bu yazı 2151 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI