Bu haftaki genel değerlendirme yazısıyla 9 Ocak 2021’den beri yaklaşık 1,5 yıldır yani 80 haftadır sürdürdüğümüz Kıvılcımlı’nın eserlerinin tanıtımı serisini sonlandırmış oluyoruz. Bu 80 haftada çok ender aksamalar olmuş, düzenli olarak yazabilmişiz yani. Yazıların tamamı Kıvılcımlı kitaplarının tanıtımı ve bazı değerlendirmelerden oluştu. Değerlendirme dediklerimiz de yine bazı bilgilendirmeler. Çünkü bu seriyi yaparken amacımız Kıvılcımlı kitaplarının tanıtımına katkı ve daha çok okunmalarını sağlamaktı. Umarım bu amaca ulaşmışızdır.
İki hafta üst üste Hamza Tığlay kardeşimize bırakmışız sözü. Büyük bir çaba ve yetkinlikle Osmanlıca’dan yeni yazıya aktardığı HEGEL ve FELSEFE NOTLARI kitabının yayınlanmasından sonra, kendi değerlendirmelerini “Kıvılcımlı’nın Kaleminden Hegel’i Öğrenmek I ve II” başlığıyla yazdı. Yine çok yetkince ve dopdolu olarak tabi.
Yine yazmaya başladığımızın ikinci haftasında Latife Fegan’ın anılarını yazdığı “Yazmasam Olmazdı” kitabında Kıvılcımlı’nın artık cevaplayamayacağı, 52 yıl öncesinde “gerçekleştiğini” yazdığı ithamlarını uzunca bir yazıyla yine kendi anılarından cevapladık. Kendisini öven, hatta yer yer yalakalığa vardırılan yazıları sosyal medya mecrasında sık sık paylaşırken benim düzeyli, asla hakaret, küfür, aşağılama içermeyen eleştirilerimi görmezden geldi. Böylece maksadının ne olduğu da anlaşılmış oldu.
Bu iki uzun yazının dışındaki bütün yazılarımız Kıvılcımlı kitaplarının tanıtımına ayrılmış. 60 kadar kitap, birkaç broşür tanıtmışız. Tanıttığımız kitapların bir bölümü Kıvılcımlı’nın sağlığında yayınlanmış kitaplar. Daha fazla bir bölümü de ölümünden sonra yayınlanmış. Sağlığında yayınlanan kitapların 3 tanesi (Metafizik Sosyolojiler, 27 Mayıs ve Yön Hareketinin Sınıfsal Eleştirisi ve Toplum Biçimlerinin Gelişimi) değişik yayınevlerince yayınlanmış. Kalan kitapların tümü Kıvılcımlı’nın kurup yönettiği kendi yayınevlerince yayınlanmış. Bu yayınevleri: Marksizm Bibliyoteği (1935), Emekçi Kütüphanesi (1937), Vatan Partisi Yayınları (1954) ve Tarihsel Maddecilik Yayınları (1965).
Kıvılcımlı kitaplarını tanıtırken, daha önce 2014 yılında kitap olarak yayınladığımız “Kıvılcımlı Külliyatı (Ayrıntılı Bibliyografya) çalışmamızdan yararlandık ve o kitaptaki düzene göre yani kitapların yazılış sırasına göre değil, yayınlanış sırasına göre bir sıralama içinde tanıttık.
Ölümünden sonra ise Kıvılcımlı kitapları çeşitli yayınevlerinden yayınlandı. İlk yayınlamalar 1973-74 yıllarında Avrupa’da Arşiv Yayınları (Fuat Fegan yönetiminde), Türkiye’de ise Tarih ve Devrim Yayınları (TSİP) 12 Mart sonrası ilk yayınevleri oldular. 1975 yılında yeniden kurulan Tarihsel Maddecilik yayınları, 1978’de Ankara’da Derleniş, İstanbul’da kurulan Yol Yayınları 12 Eylül’e kadar değişik sayıda Kıvılcımlı kitabı basan yayınevleri oldular.
12 Eylül sonrasında değişik grup yayınevleri kıvılcımlı kitaplarını basmaya devam ettiler. Ankara’dan İstanbul’a taşınan Derleniş Yayınları, Bibliyotek Yayınları, Sosyalist Kütüphanesi, Diyalektik Yayınları, Alaz yayınları, Tarih Bilimi yayınları gibi çok sayıda yayınevi bölük pörçük sayıda kitaplar basarak hizmet etmeye devam ettiler. Bunlardan özellikle tarih Bilimi yayınlarına ayrı bir yer vermek gerekiyor. Bu yayınevi daha 80’li yıllarda Kıvılcımlı’nın Osmanlı Tarihi, Hürriyetimiz ve Birinci Cihan Savaşı Faciası, Ekonomik Mücadele Üzerine, Cennet Nedir bibi kitap ve Broşürlerini basarak büyük bir hizmet yaptılar. Ancak 1999-2000 yıllarına gelindiğinde bu defa kendi yazdıkları kitaplara Kıvılcımlı imzası koyarak (özellikle Komün Gücü kitabı örnektir) önemli bir sahtekarlık örneği verdiler ve yaptıkları olumlu işler yerine sahtekarlıklarıyla anılır oldular. Kıvılcımlı imzasıyla basıp ortaya koydukları eserlerin orijinallerini ortaya çıkaramadıkları takdirde hep de öyle anılacaklar. Daha sonra bu kitabı basan 2 yayınevine de eleştiri ve önerilerimiz olmuştu. Onlar da bu öneri ve eleştirileri kıymete almadılar şimdiye dek. Dolayısıyla da sahtekarlığa alet olma durumuna düşmekten kurtulamayacaklardır. Bu konuda Bilim ve Gelecek Dergisi’nin Mart 2022 sayısında çıkan imzalı yazımla beraber, geçen hafta bu sitede paylaştığımız yazı okunursa neler dediğimiz kolayca anlaşılır.
Nihayet 2006 yılında kurulan Sosyal İnsan Yayınları, Bütün Eserler formatında bir sıralama ile Kıvılcımlı’nın toplamda 57 kitap ve 8 broşürünü arka arkaya bastı. Bu kitapların tamamının hazırlanmasında birinci derecede emeği olan birisi olarak verdiğimiz hizmetten gurur duymaktayım. 2011 yılında benim ayrılmamdan sonra aynı yayınevinin geçen 11 yılda hiçbir yeni kitap basamamış olması önemli bir talihsizlik. Oysa ayrılmasaydım yayınlanmamış kitapları hazırlamaya başlayacaktık, ayrıca da dergilerdeki yazıların toplanmasından oluşacak 2-3 kitap çıkacaktı. Bütün o çalışmalar kaldı. Şimdilerde Kıvılcımlı Enstitüsü bünyesinde oluşturduğumuz çalışma grubu ile yarım kalan o tür işleri tamamlamaya çalışacağız.
Son yıllarda kıvılcımlı yayıncılığı yapan sadece derleniş yayınları kaldı. Sosyal İnsan Yayınları yeni kitap basamaz halde. Gerekli altyapı olmadığından sadece mevcut kitapları bitirmeye çalışır görünüyor.
Kıvılcımlı’nın eserlerinin orijinalleri Hollanda’daki bir enstitüde bulunuyor ve isteyen herkes üzerinde çalışabiliyor, kopyalarını alabiliyor. Ayrıca dizgi, baskı olanakları çok kolaylaştı. Dolayısıyla önümüzde yeni görevler baş gösteriyor. Bu eserlerin çoğu eski yazı ile yazılmış durumda. Bunları yeni yazıya aktarılması, yayına hazırlanıp yayınlanması gerekiyor. Son yıllarda Hollanda’dan orijinalleri alınarak yayınlanan birkaç kitap var. Bunlar en son Yayınladığımız “Hegel ve Felsefe Notları”, “Hapishane’nin İçyüzü (Cezaevi Etüdü), “OA Dosyası (Kıvılcımlı’nın Kaçışının Perde Arkası”, “Tarihi Materyalizm” (bu kitabın orijinalini Fatma Nudiye Yalçı’dan alan Sadık Göksu aktarmıştı bize). Görüldüğü gibi hiç yayınlanmamış bu kitapları yayınlanması birkaç kişinin özel gayretiyle olabilmiş ancak. Mevcut yayınevleri bu konuda gayretsiz kalmışlar.
Konu Kıvılcımlı Külliyatı olunca görevler bitmiyor. Ölümünü üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına rağmen halen ustanın yayınlanmamış epey kitabı var. Külliyatın orijinalinin dijital kopyasını inceleyenler göreceklerdir, hala içeriğinin ne olduğunu bilmediğimiz kapsamlı dosyalar var. Çevrilmiş ham metinler var elimizde Şeytana Kandil, Kopil, Aylaklar, Kadirin Kaderi, Kurşunlu Cami Mahallesi gibi edebi metinler var. Allah Önce Kadındı, Mekke, Allah’ın Doğuşu gibi kısmen çevrilmiş, kolayca çevrilip hazırlanabilecek metinler var. Her şeyden önce ‘Külliyat’ın yeniden tasnifi lazım. Gerek Fuat Fegan, gerekse Hollanda’daki arşiv görevlileri tasniflemişler elbette. Bizim, dosya içeriklerini anlayıp, belli önceliklerle ama tüm külliyatı insanlığa kazandırmak için organize olmamız lazım.
Şimdi görünen manzara şöyle: Mevcut iki yayınevinden biri, kendi yaptıkları dışındaki hiçbir başarılmış görevi, hiçbir hizmeti görmüyor, yok sayıyor. Bunun Kıvılcımlı’ya da devrimci harekete de bir katkısı olmaz. Diğer yayınevi zaten 11 yıldır atıl halde. Yayınevi sahibi hiç ortalarda yok, ortaya saldığı satış görevlisi teori ve karakter yetersizliğinden dolayı yapılan işlere küfür ederek görev yaptığını sanan biri. Diğer “doktorcu” gruplar ise günlük politikanın acımasız meşgul ediciliğinden dolayı Külliyat’a kafa bile yoramıyorlar. O zaman da derli toplu, bütün Kıvılcımlı izleyicilerini motive eden, giderek tüm Türkiye sosyalistlerinin ve halklarının ilgisini eserlere çekecek bir organizasyon yapılamıyor.
Bütün bunların yerine getirilmesi gereken görevler olduğunu bir kez daha hatırlatarak bitireyim yazımı. Bitirirken de 80 haftadır Külliyat ile ilgili yazılarımıza özenle sitesinde yer veren Ayna Haber sitesi sahibi yakın dostum Abdullah Köktürk’e minnet ve sevgilerimi sunarım. Yığınla doktorcunun bile ilgisiz kaldığı bu metinlere gösterdiği ilgi her türlü takdirin üstünde benim için.
Külliyat yayınları bitti ama aynı sıklıkta olmasa bile Kıvılcımlı ile ilgili paylaşımlarımız sürecek elbette. Mesela Kıvılcımlı-Nazım Hikmet ilişkileri, çelişkileri konulu yarım duran çalışmamı tamamlarsam hemen yayınlarız. Bu gibi konularda öncümüz Emin Karaca ağabeydi. Hem özlüyor hem arıyoruz onu. Ayrıca Külliyat ile ilgili çalışmalarımızı gücümüz ve sağlığımız elverdiğince sürdüreceğiz. Vardığımız her sonucu, bulduğumuz her yazıyı da paylaşacağız elbette. 17.06.2022