Bugun...


Ufuk Yılmaz

facebook-paylas
Türkiye'de Eğitim Ve Yaşam Ekseninde Gençlik
Tarih: 08-04-2019 19:30:00 Güncelleme: 08-04-2019 20:34:00


 

 

Gençlik bütün ülkelerde önemli bir toplumsal kitleyi temsil etmektedir. Ölen insanların yerine geçecek olan bu kitle gelecekte ülke içinde ve dışında yaşanacak olan olayları belirlemektedir. Bu yüzden genç kitlenin neler düşündüğü ne gibi değerlere sahip olarak yetiştiği bunların sonucu olarak hangi durumlarda hangi tepkileri verdiği bir ülkenin kaderini belirlemektedir. Eskiden gençler zorlukla okula gidip zorlukla iş sahibi olup zorlukla eğitim alıp zorlukla bir işi başarırlardı. Çünkü Türkiye ilk kurulduğu andan beri fakir ve eğitimsizdi. Hoş bu Türkiye’nin kaderi olarak gerçekleşti.

Ancak bu Türkiye’den çıkan eğitimli insanlar kaliteliydi. Eğitimli olmayanlar ise eğitimli olanların işlerinde çalışmazdı. Çalışamazdı. Çünkü herkes yarı eğitimli değildi. Eskiden 3.5 numara miyop gözlerle üniversiteye gitmeye çalışan 17 yaşında 55 kiloluk soluk yüzlü Kaan, Mustafa, Muhammed, Mehmet ismindeki çocukların veya saçlarını örerek okula giden 17 yaşında 48 kiloluk esmer tenli Leyla, Kardelen, Tülin ismindeki kızların hayalleri, anne babasına haftada bir gidebildikleri köşe başındaki dandik kebapçıda adam başı iki lahmacun yerine üç lahmacun alabilmekti. Hatta parası kalırsa belki künefe bile alabilirdi. Annesinin komşulara benim kızım da avukat oldu demesiydi. Çünkü avukatlık veya doktorluk bir anlam ifade ediyordu. Belli üniversiteleri ifade ediyordu. Meşakkatli bir süreci ifade ediyordu. Gerçek emeği gerçek bilgiyi ifade ediyordu. Babasının artık evladım kendini kurtardı ben de şu ev taksitlerini ödeyecek kadar çalışayım sonra emekli olurum demesini ifade ediyordu. Ama artık Türkiye’de eğitilmiş sınıf olarak ne miyop cılız Mehmetler çoğunlukta ne de gerçekten eğitilen Leylalar. Türkiye’de şu anda sosyoloji okuyan ama bilgi üretmeyen kısa boylu dikdörtgen gözlüklü kıvırcık saçlı solcu kızlar çoğunlukta. Makine mühendisliği okuyan et kafalı bıyıklı sağcı Herküller çoğunlukta. Hukuk okuyan katiller çoğunlukta. Halkla ilişkiler okuyan sarışın Selinler çoğunlukta. Hele biz de entelektüel olalım ki siyasi görüşümüz yarı eğitimli insanların içlerinde belki yayılır diyen iğrenç modern İslamcılar çoğunlukta. Marx, Engels okuyup solcu olmayı sadece bunları bilmek zannedenler çoğunlukta. Bilgisayar oyunlarından memesinde orak çekiç dövmesi olan kızıl saçlı bir hatun görüp heyt bee artık ben de komünistim diyenler çoğunlukta. Komünizm falan, Marx falan, eşitlik falan diyenler komünist. Dinden korkanlar ama onu da öğrenemeyecek kadar tembel olanlar de sağcı ve dindar. Eğitim yok çünkü kitap okumak için sabır yok planlı davranma kültürü yok çünkü iradesi güçlü kişilikli genç insanlar yok. Onun yerine sağdan soldan duymakla öğrenmek var. Öğrenmeyi para aracı olarak görmek var. Eğitimli olduğunu zanneden eğitimsizler var.

Bunun nedenlerine bakılacak olursa :

Giderek kötüleşen sosyal ve ekonomik çevre şartları gençliğin gelişiminde çok büyük bir etken olmasına rağmen asıl sorun bana kalırsa gençlerin geliştirdiği değerler ve bilgiler bütünüdür. Türkiye’nin gençliği değer yargılarını oluştururken ve bilgi edinirken herhangi bir bilimsel kaynak kullanmamaktadır. Kendilerine belirledikleri değerler ve bilgiler bütünü yalnızca internette eğlenirken bir videodan veya bir resimden gördüklerinden ibarettir. Bu kesimi temsil eden en büyük popülasyon ekonomik durumu vasat veya vasatın biraz üstünde bulunan ailelerde yetişmektedir. Anne ve Babaları onlara en iyisini vermek isterken onları şımartmakta ve tembelleştirmekte onlar da sanki hayat onları rahat ettirmek zorundaymış gibi düşünerek bu iğrenç rahatlık içerisinde günlerini gün edip yüksek miktarlarda patso, hamburger, kola tüketip bilgisayar oynamakta kendilerinden daha büyük yaştaki oyun yayıncılarından hayatla ilgili bir şeyler öğrendiklerini zannetmekte ve böyle boş bir şekilde yaşayarak günlerini geçirmektedirler. Kızlar okul çıkışlarında Amerikan tipi kahve dükkanlarına gitmekte telefondaki uygulamalardan eve yiyecek siparişi verip bu yiyecekleri bilgisayar karşısında makyaj videoları izlerken tüketmektedir. Kalitesiz şarkılar dinlenmekte ve bunların hepsi bir kültürmüş gibi davranılmaktadır. Özellikle kaliteli olanını bir kenara koyarak kalitesiz rap müzik gençler tarafından yoğun olarak dinlenmektedir çünkü eğer müziğin içinde küfür hakaret ve üstün gelmeye çalışma ögeleri varsa bu gençlik için havalıdır. Çünkü Türk gençliği için bir düşünce veya bir olay ya havalıdır ya da eziktir. Türk gençliği sadece bu iki açıdan bakmaktadır. Bir bilgi için de durum aynen böyledir. Örneğin Adolf Hitlerin hayatını bilmek gençler için havalıdır. Çünkü Adolf Hitler bir sürü Yahudi’yi katletmiştir. Dolayısıyla gençler ve özellikle erkekler Hitler hakkında edindikleri bilgilerden dolayı kendilerinin de tehlikeli, erkeksi ve aynen Hitler gibi havalı olduklarını içten içe hissetmekte ancak sorulduğunda sanki çok büyük bir kültürel birikime sahipmiş gibi “Bizim bu konulara ilgimiz var.” demekte ve açıkça yalan söylemektedirler. Halbuki tek düşündükleri bu tip bilgileri bilip anlatırken yaşadıklarını düşündükleri havalı, cilalı, yağlı olma duygusudur. Hitler gençlerin içinde bulundukları vahameti anlatmak için yalnızca bir örnektir. Gençler emek nedir bilmezler. Buna en büyük neden belli dönemlerde Türkiye’de psikolog yada eğitimci olduğunu söyleyen aşırı yumuşak güya varoluşçu eğitim fikri ile ortaya çıkan insanlardır.” Okul gereksiz ben daha başka şeyler yapacağım.” Veya ”Benim bilgim sınavlarla tam olarak ölçülmüyor. Dolayısıyla sınavlar gereksizdir. İlgi ve yeteneklerimi geliştirecek alan bulamıyorum. Dolayısıyla okul gereksizdir.” Gibi bahanelerle gençlere eğitimin önemi anlatılmıyor. Zaten olmayan eğitim istekleri okulun gereksizliğinin anlatılması ile perçinleniyor.

Oysa eğitim sert olmalıdır. Bir eğitim alınacaksa adam gibi alınmalıdır. Herkes üniversite eğitimi almamalıdır. Yaşamak için eğitim almaya zorlanmamalıdır. Bir musluk tamircisi de eğitim almadığı halde azami bir şekilde yaşayabilmelidir. Gerçekleşmesi gereken şeyler bunlar iken bizde ne oluyor? Okulunuza gelen aptal bir bilgisayar mühendisi sizlere dünyanın öteki ucundaki bir başka programcının dünyayı laptopuyla dolaşarak aynı zamanda program üretmesini anlatıyor. Peki sizce bu okuldaki herkes laptopuyla dünyayı mı dolaşacaktır? Dolaşmak istedi diyelim bunun için yeterli donanım Türkiye Cumhuriyeti Devletinde var mıdır? Bu aptal okulun yetersiz öğretmenleri sizce bu çocuğa gerekli bilgiyi üniversite için aktarabilecek midir? Aktardı diyelim üniversitede bu çocuk gereken başarıyı sağlayabilecek midir? Gittiği üniversitenin imkanları var mıdır? Çocuğun böyle bir atılım yapması için gerekli maddi varlığı var mıdır? Yoksa sadece bunu yapabilecek olanlar belli bir malvarlığı sahibi azınlığın gerçekten bu konuya eğilimli olan çocukları mıdır? Bu yapılan telkin siz değerli okurlara sunulduğunda gerçekçi midir? Tabi ki cevap kocaman bir hayır. Dolayısıyla gençlere yapılan telkinler size de az önce kanıtladığım gibi gerçekçilikten uzaktır. Bunun tam tersini okulunuzdaki çay içip geğiren iğrenç öğretmenler gerçekleştirirler. Kum çuvalından farksız lise öğrencilerine ”Ders çalışın yoksa fakir ve yalnız ölürsünüz” derler. Bu öğretmen bozmaları güya bu söz ile öğrencileri korkutarak eğitim almalarını sağlamaya çalıştıklarını iddia ederler. Acaba yaptıkları öğrencilerin eğitim alması için uğraşmak mıdır? Yoksa sınıfta rahat etmek için söyledikleri bir söz müdür? Veya gençliklerinde yaşadıkları ezikliğin bir dışa vurumu mudur? Bunların hepsi bir olasılık olmakla birlikte gerçek olma ihtimalleri epey yüksektir. Pek az öğrenci sınıflarda verilen bu saçma sapan ültimatoma karşı içten içe tepkisiz kalmaktadır. Zaten yarı eğitimli yetişen nesil de budur. Dolayısıyla bu iki telkin arasında sıkışıp kalan gençler liseden sonra ortada sefil sefil gezmektedirler. İki aşırılık arasında sıkışıp kalan kum çuvalları üniversiteye geçtiklerinde rüzgarın onları savurduğu yere giderek berbat bir şekilde bir karbon artığından farksız olarak çalışırlar, yaşarlar, ölürler. Dolayısıyla bu durumun düzelmesi için Türk gençliğine sadece ama sadece gerçek hayat anlatılmalı saçma sapan idealler ve hayaller kendilerine çerçeve edilmemelidir ve Türk gençliği hayatı en gerçek duygularla acımasızca yaşamaya bir an önce başlamalıdır. Yoksa zaten cahillikten yok olmaya oldukça yaklaşmış olan nesiller daha çok nesil yok edecek ve Türkiye zaten içinde bulunduğu cehalet döngüsünden çıkamayacaktır.



Bu yazı 3022 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI