Geçen gün biriktirdiğim eski gazeteleri karıştırdım da, 2008 yılında doğaya ve içinde yaşayan canlılara neler yapmışız? 

Trabzon’un cennet doğa parçalarından biri olan Uzun Göl’e yapılmak istenen 12 metre genişliğinde yola köylüler itiraz etmişler. Eh umarım durdurmuşlardır. Bir yerin tahrip olması için oraya su ve yol getirilmesi yeterli oluyor zaten.

Gözde tarım ve  çam balı merkezlerinden Osmaniye köyündeki işletilecek Manganez madeninin, çevre katliamına neden olacağını Muğla İl Tarım Müdürlüğü söylemiş.

Bodrum’un Güllük Körfezi’nde körfezi doldurarak  mendirek  ve iskele yapan şirket, 3 haftadır denizi doldurmasına rağmen kimse sesini çıkartmamış.

Pina yarımadasında 49 yıllığına tahsisi yapılan 85 dönümlük arazi üzerinde 1500 yataklı tesis kuracak olan MNG A.Ş, 45 metre genişliğinde ve yaklaşık 1200 metre uzunluğunda denizi doldurmaya başlamış.

Bafra’da Derbent Barajı yanındaki piknik alanı ve gölün kenarındaki tepe, AY-BET şirketine taş ocağı olarak kullanım için verilmiş, tepe düzlenmiş ortasından da yol geçecekmiş.

Batı Karadeniz bölgesinin kalkan yetiştiriciliği bakımından önemli  yerlerinden olan İnkum beldesinde, midye pahasına, kalkan, dil balığı ve yosun katliamı yapılıyormuş.

Kırklareli İğneada, Demirköy bölgesinde yapılacak balkan OFF Road kupasının bu bölgede doğa katliamına yol açacağını çevreciler dile getirmiş.

30 yılda oluşturulan Belek ormanlarına golf sahası yapılması için 500 bin ağacın kesildiği iddia edilmiş.

Güçlü bir sera gazı olan Metanın atmosferdeki miktarının geçen yıla göre hızla arttığı belirlenmiş.

Termik santrale itiraz eden Çakmaklı köyünde bu sefer de denize sıfır mıcır tesisi kurulmuş.

Anadolu’daki en önemli antik kentlerden biri olan Kastabala yakınlarına çimento fabrikası kuruluyormuş ayrıca bu fabrika Kırmıtlı kuş cennetinin ortasında kalıyormuş.

Konya’da 80’li yıllarda 17 metre derinlikte olan Akşehir Gölü, bilinçsiz sulama ve küresel ısınma nedeni ile tamamen kurumuş.

Çanakkale de çöp arıtma tesisi yapacağız diye, sulama suyu havzasında 1000lerce ağacı kesmişler.

Yine Çanakkale de Kepez limanı tehlikeli atıklarını toprak altına gömmüşler, suçlu olarak da  zavallı bir devlet memuru gösterilmiş

Evet bu örnekleri daha çoğaltmamız mümkün, ancak anlaşılıyor ki, bu çevre katliamı  hemen hemen her dönemde  devam etmiş, siyasilerimiz hangi partiden olursa olsun, bu bozuk düzenin devamını sağlamışlar ve benden sonra tufan demişler.

Bu eskimiş, kokuşmuş insan merkezli ahlak anlayışını, doğa merkezli ahlak anlayışı ile değiştirmeyi bir türlü beceremeyen doğa deyince mangal yapıp rakı içmeyi anlayan, aynı zamanda arsız  politikacıları gidip yine seçin, seçin ki bir an evvel her şeyin sonunu getirelim, doğanın da daha fazla canı acımasın.

İlerde bu topraklar da yaşayacak büyük büyük torunlarınız, umurunuzda mı bilmem ama,  bu kayıtsızlığınız nedeni ile mezarlarınızı kirleteceklerdir eminim.