İçinde yaşadığımız küresel salgın günlerinde, birkaç batı ülkesi, Afrika ve Hindistan harici dünya ülkeleri toparlamaya başlamışken, gelişmiş bütün ülkeler kendi aşılarını üretmişken AKP hükümeti sağlık ve ekonomi başta olmak üzere her alanda daha başarısız oluyor ve salgına karşı da çaresiz kalıyor.

Bu çözümsüzlük ise onları reform adı altında demokrasiye ve cumhuriyetin değerlerine daha da aykırı, halk düşmanlığında tahammül sınırlarını zorlayan düzenlemelere götürüyor?

Orta ve düşük gelirli halkın hali ise püriperişan!

Düşünebiliyor musunuz, Pazartesi toplanıyorlar akşam saatlerinde açıklama yapıyorlar "Perşembe akşamı itibaren 17 günlük tam kapanma"ya gideceğiz diyorlar.

Beş yaşında bir bebe bile olsa ülkeyi yöneten aklına gelen ilk soru, bu dönemde ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, iki günde bu sorunları insanlar nasıl çözsün, olurken AKP hükümeti halkımıza adeta doğa üstü güçle yokluktan varlık yaratma mucizesi bekliyor.

Üstüne üstlük millet ile dalga geçer gibi absürt absürt açıklama üstüne açıklama yapıyorlar.

Bir tanesi çıkıyor sigara yasaklı olsun, diyor.

İçişleri bakanının keyfi, hukuksuz alkol yasağı genelgesine "şeriat şeriat" diye madem ayağa kalkacağız, bari doğru düzgün yapalım.

Mesela, 17 günlük içki alıp stoklamak nedir yahu.

Şeriat bu zaten.

Sonuçta stok yapabiliyorsan, kaçak üretebiliyorsan, diğer illegal yollarla ülkeye sokabiliyorsan ve el altından temin edebiliyorsan, şişeleri bodruma saklayabiliyorsan veya gizli ev partilerinde içebiliyorsan, şeriat gelse de bana gelmedi deyip zaten umursamazsın.

Şeriat budur.

Umursamazsan, bana gelmedi dersen, yasakları dolaylı delebileceğini düşünürsen, onlara istediğini verirsin.

Madem şeriata karşısınız, o zaman kolektif olarak kitle eylemleriyle itaatsizliğinizi ilan edin.

Tekel bayilerini kapatmayın, satışı devam ettirin, hodri meydana hodri meydan deyin.

Protestoyu ve haklı isyanı örgütleyin.

Madem onlar sizin korkutularak tepkisiz kalmanızı istiyor, siz daha güçlü çıkarın sesinizi.

Bütün ücretlere son 1 yıldaki alkol vergisi zammı oranında zam isteyin mesela.

Alkol satışı yasak diye karalar bağlayacak, yas tutacak, şeriat geliyor diye ağlayacak, boynumuzu cellada uzatacak halimiz yok.

Ağlamayın.

Nemrut'un bile gücü sınırları olduğunu düşünün, diz çöker iseniz, mevzinizi terk ederseniz vurulursunuz, yenilmiş olursunuz.

Ağlayan değil.

Ağlatın.

Kim ki kişisel hak ve hürriyetlerimize göz dikiyor gözünü çıkarın...

Kelle vermeyin, kelle alın.

Unutmayın 1871 Bonapart devrimi papazların cesetleri üzerine çıkarak başarıyla sonuçlandı.

Cumhuriyet devrimimiz kahredici iki düşman biri emperyalist gericiliğe, diğeri ortaçağcı gericiliğe karşı cephede kazanıldı. İstiklal mahkemelerini tekrar kuracak gücümüz varken evlere kapanmak kabullenmektir.

Bütün bu siyasi hamleleri Erdoğan ve adamları maalesef ki karşılarında ciddi bir muhalefet yokluğundan, halkın boş vermişliğinden alıyorlar.

Bazı anketler her zamanki gibi, AKP’nin hızla oy kaybettiğini söylüyor?

Ama oyu artan parti ise gösterilemiyor?

Çünkü yok!

Yok…

Önce oy verdiğiniz partilere isyan bayrağını çekiniz.

Yeter be demezseniz durmaya niyetleri yok!

Türk halkı ortaçağcı AKP hükümetinden bıktığı, umudu kestiği kadar muhalefetten de bıktı umudu kesti.

Geniş halk kitlelerini arkasına alıp, bu durumu iktidar yarışına götürebilecek, bir muhalefet ne yazık ki yok?

Siyasi partiler, meslek odaları hatta STK’ların birçoğu etkisiz ve bireyci kariyerist kişiliklerin elinde oyuncak olmuş?

Çıkar ilişkileri ise bunları ve dolayısıyla toplumu her gün biraz daha çürütüyor?

Sol, sosyalist hareketler ise gündemde bile olmayacak kadar etkisiz.

Aslında bu durumu düzeltmek için soldaki tartışma ortamını yeniden yaratmak, sorunlara, örgütsüzlüğe çare bulmakta gerekiyor acilen?

Yapmamız gereken bir başka şey ise geçmişteki hatalarımızı tartışmak, özelikle de gençlere göstermek ve bu hataların tekrarlanmamasını sağlamak.