İllegal terör örgütü PKK (Kürdistan İşçi Partisi) etkisiz hale getiriliyor diye, farklı milliyet ve inançtan insanların hak ve özgürlüklerini ve demokratik siyaseti savunuyorlarmış gibi HDP'nin yarattığı ötekiler, HDP'yi her fırsatta dövülüyor diye keyiflenenler, sıra Lozan'a ve askeri okullara dokunmaya gelince beklenmedik bir şekilde yerlerinden fırlayıverdiler.

HDP'yi savunduğumuz filan anlaşılmasın, uluslararası sermaye piyasasının proje partisinin Türkiye'de görevi ne ise AKP'nin de o.

HDP kapatılsın diyenler AKP kapatılsın diyemiyor iseler onlarda BOP projesinin değişik şekillerde kullanım araçlarıdır.

Donanmaya ilk balyoz Atatürk'ün sağlığında 83 yıl önce vuruldu.

29 Mart 1938

Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir, Tatar Ramazan Romanın yaratıcısı Kerim Korcan ve ağabeyi, arkadaşları "orduyu ve donanmayı isyana teşvik" suçlamasıyla hapse atıldı.

Gerekçe de erlerin arasında sol görüşlü kitapların bulunmasıydı.

Askerler sol görüşlü yayınları gerçekten sevmiş ve hatta bir gün harp okulu öğrencilerinden biri Nazım'ın evine kadar gelip "subay çıkınca erata ne öğretelim" diye bile sormuş.

Mustafa Kemal'in kurdurduğu "Türk Ocakları" grubu sol düşünceye düşmanlığı yaparak bunlardan rahatsız olup Ergenekon ve Balyoz davalarındaki gibi düzmece işlemlerle sol görüşlü şair, yazar, siyasetçilere söz konusu suçlamanın yöneltilmesini ve hapse atılmalarını sağladılar.

83 yıl önce orduda sol düşünceye karşı başlayan bu operasyon zinciri bugünlere kadar sürdü ve TSK bünyesi soldan bugün tamamen uzaklaştırıldı.

Solun olmadığı yerde de TGB Osmanlı ocaklarının yandaş bürosu, mafya bozuntusu Sedat Peker'leri örnek olarak, idol alan faşist çevrelerden medet umar hale gelirsiniz.

Son günlerde yandaş TV ekranlarından inmeyen o rüzgâr gülü Perinçek nereye kayboldu acaba diye de sorun kendinize.

Velhasıl kelam.

Kemalizm soldan, sosyalizmden ne kadar uzaklaşırsa o kadar gericileşir.

Amerikan emperyalizminin küçük bir sivil-asker bürokratik elit çerçevesindeki aleti olur.

Uluslararası sermaye piyasasının kuklası olur.

Biz bu yüzden anti-emperyalist tam bağımsız Türkiye için demokratik devrime ihtiyaç var diyoruz.

Bu yüzden yurtseverleri uluslararası sermaye piyasasına karşı uyanık olmaya çağırıyoruz.

Fakat bu bir kısım asker emeklisinden gelen tepkinin içeriği sınırlı ve sığ olsa da, korkaklığın kol gezdiği bir dönemde 'cesur' bir girişim sayılır.

Tepkinin içeriğinden çok dişe dokunur bir eylemlilik olması önemli bence.

Mesela CHP seçmeni CHP genel başkanı ve genel merkez yöneticilerine rağmen 104 emekli amiralin tutuklu tutulduğu yerlerde neden kitlesel eylemler yap(a)mamıştır sorgulanması gerekir.

Ortaya çıkanlar, iktidarın silahşörlerinden gelen atışlardan tırsıp tekrar yerlerine oturmak durumunda kalırlarsa "zevzek" AKşener gibi, bu durum hem AKP ortaçağcı dinci faşizminin yeni bir güç kazanmasına ve hem de daha bir pervasızlaşmasına yol açabilir. İlerleyen günlerde göreceğiz ki AKP faşizmi TSK içinde yeniden bir operasyon dalgası yürütecektir.

Bu nedenle, faşist yönetimin sadece 1-2 uygulaması üzerinden gösterilmiş olsa da, bu tepki içeriğinden bağımsız olarak kaderine bırakılmamalı.

Ortada demokrasi ve hukuk adına bir şey kalmış gibi, birilerinin 'demokrasiye militarist müdahale' zevzeklenmesi, yerinden kıpırdanmamanın bir bahanesi gibi geldi bana.

Stratejik düşünebiliyor olsalar da, korkularına teslim olmayı daha güvenli buluyor olmalılar bu tür unsurlar.

İfadeye çağırmak yerine sabah baskınıyla göz altına almak tutuklanacaklarının, itibar suikastına maruz bırakılacaklarının kanıtıydı.

Çünkü davanın savcısının Cumhuriyet Savcısı olmadığının Balyoz ve Ergenekon kumpasları döneminden biliniyordu.

Şaşmaz, şaşırtmaz.

AKP'nin bir seçim kazanma şansı bir daha hiçbir şekilde yoktur.

O yüzden en çürük dala bile tutunmaya çalışmak zorundadır.

Bu nedenle de buradan muhalefeti ve giderek seçim sürecini kriminalize etmeye, giderek olağanüstüleştirmeye, halkı terörize etmeye çalışacaktır. 

Daha da dibe batacaktır ama bence hapse girmemek dışındaki hiçbir dip onların umurunda değildir.

Akape asıl kendi seçim darbesine karşı bir direnci ortadan kaldırmaya çalışıyor.

Kaybettiğinde YSK'yı tehdit edeceği, olmadı adını ''hiç bi şey olmasa da bi şey oldu, milli iradeye sahip çıkma darbesi'' koyacağı bir darbe.

Şimdiye kadar böyle pek çok darbe yaptığı aşikar.

Velhasıl kelam

Hiçbir dikdatörlük iç savaş çıkarmadan iktidarı terk etmemiştir.

Suriye'den ve Libya'dan Türkiye'ye çekilen ortaçağcı tarikatların kelle kesen katiller sürüsünün neden Türkiye'ye çekildiğini, PKK'nın, faşist Ermeni ve Rum çetelerinin hangi uygun fırsatları kolladığını düşünmek için vaktin geç olmadığını düşünüyorum.

Türkleri geldikleri yere Orta Asya’ya gönderelim ortak paydasında birleşik olduklarını görmemek için baya baya gerizekalı olmak gerekir diye düşünüyorum.