Cumhurbaşkanlığı adaylık polemikleriyle zihinlere perde indirmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin, şu anki gündeminde böyle bir problemi yok AKP bu çerçevede suni gündem yaratarak Erdoğan tiyatrosunu uzatmak istiyor.
Problem şu anda emperyalistlerin halka karşı saldırgan politikası ve modası geçmiş yöntemleriyle muhalefet partilerinin, sendikaların, kitle örgütlerinin vb çaresizliği, halkı hareket ettirecek politikasızlığı.
Hükümet her bakımdan çürüme içinde iken, ekonomik mücadelenin yeni yöntemleri gereklidir, faizci, rantçı saldırıları püskürtmek ve eski mevziler pekiştirildiğinde saldırıya geçmek için, halk cephesinde saldırgan, iktidarı değiştirme bakış açısıyla agresif bir politika gerekiyor.
Bu bağlamda asgari ücret ve iktisadi yıkımın savuşturulması gündemiyle mücadele ederken ve bunun itkisini örgütlerken, ilgili sorunların tekelci kapitalist ilişkiler altında çözümünün olanaksız olduğunu daima göz önünde bulundurmalıyız.
Belli talep ve sloganlarla kitleleri harekete geçirecek yakıcı ekonomik ve siyasal sorunlara değinip, egemenleri ve hükümeti taviz vermeye zorlamaya çalışırken, toplumsal sorunun ancak emperyalist sömürünün yok edilmesi ve yerine tam bağımsız Türkiye yönetimi geçirilmesiyle çözülebileceğini kitlelere açıklamalıyız.
Böylece, halkın hiçbir kısmi eylemi, hiçbir kısmi demokratik talepleri, ne kadar önemsiz de olsa hiçbir çatışması iz bırakmadan geçip gitmemeli.
Bu çatışmaları tüm gücümüzü seferber ederek genelleştirmeli ve Gezi Parkı eylemlerinde olduğu gibi kitleleri toplumsal demokratik devrimin, devrimci iktidarın ve bunun ilk hedeflerinin zorunluluğu bilincine ulaştırmalıyız.
Demokratik devrimin mevcut aşamasında son derece zararlı olan, sınıf mücadelesini iki ayrı dünyaya bölme teorisi ve pratiğini bütün görünümleriyle yok etmeliyiz. Öncelikle emperyalistlerin yurdumuzdaki varlığına son verme hedefine ulaşmalıyız.
Ekonomik durum/talepler ile politik demokrasiye dair durum/talepler arasında şu anda liberal büyük burjuvaziden başka kimseye yaramayan ayrılık son bulmalı.
Her eylem güçlerin olanca yoğunlaşmasını, sömürüye tabi tutulan Türk halkının devrimci enerjisinin sarf edilmesini, açığa çıkarılmasını sağlamalı.
Sendikaların, derneklerin, muhalif partilerin temel ayaklarını kurup düzenlemeye dair devrimci ilkeli örgütlenme planımız ve sistematik faaliyetimiz devreye girmelidir.
İşte gerçek problemlerimiz.
Sabah akşam bunlar üzerine düşünüp, çözüm üreterek nitelikli yaşam alanları kurmak için enerji harcamalıyız.
Sadece Haziran-Ekim arasında bile kayıtlara geçen 700 büyüklü küçüklü kadar eylemle kaynayan kazan bir ülke burası.
Sadece kurşun gibi ağır havanın, ölü toprağının ülkesi değil.
Sadece sessiz kölelerin ülkesi değil.
Sesini arayan, sözünü arayan, tutkusunu arayan, insanca yaşama idealini arayan bir ülke.
Seçimse eğer, halk kendi içerikçe zengin tam bağımsız Türkiye kampanya platformumuzla yukarıdaki hedeflerin başarılmasında bunu da araca çevirmeyi bilelim.
Yoksa bize ne cumhurbaşkanı adaylarının ismi cismi. Tam bağımsız Türkiye'yi hedef etmemiş isek.