Bu yazı, Amerika Birleşik Devletleri'nin eyaletleşme sürecini tarihsel, kültürel ve politik açılardan ele almaktadır. Eyaletlerin kuruluşundaki insanî bedeller, yerli halklarla ilişkiler, eyalet isimlerinin kültürel izleri ve federal sistemin birleştirici rolü analiz edilmektedir. Süreci şöyle özetleyebiliriz:
1. Eyaletleşmenin İnsanî ve Politik Bedeli
1.1. Fedakârlık, Cesaret ve İkiyüzlülük
Eyaletlerin kuruluşu büyük fedakârlıklarla gerçekleşmiştir; ancak bu süreçte hile ve ikiyüzlülük de rol oynamıştır.
1.2. Kızılderililere Yönelik Muamele
Eyaletten eyalete değişen ama genelde baskıcı olan uygulamalar, Amerikan tarihinin “utanç verici” bir bölümü olarak tanımlanır.
2. Eyalet İsimleri Üzerinden Kültürel İzler
2.1. İngiliz ve Kraliyet Etkisi
Eyalet isimleri İngiltere’nin coğrafi ve kültürel mirasını taşır.
2.2. Yerli Halkların Mirası
Massachusetts ve Connecticut gibi isimler Kızılderili kökenlidir.
2.3. Fransız ve İspanyol Etkisi
Louisiana, Vermont, Florida, California ve Nevada gibi eyaletler Avrupa’nın diğer sömürgeci güçlerinin izlerini taşır.
3. Federal Sistem ve Thomas Jefferson’un Rolü
3.1. Kuzeybatı Kararnamesi
Yeni eyaletlerin eşit şartlarda Birliğe katılmasını sağlayan temel belge.
3.2. 1787 Federal Anayasası
Kolonilerin küçük, çatışan uluslara dönüşmesini engellemiştir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluş süreciyle ilgili öne çıkan noktalar şunlar:
Bağımsızlık Süreci: On üç İngiliz kolonisi, iki yüzyıldan fazla bir süre önce İngiltere’ye karşı isyan ederek bağımsızlıklarını ilan etti.
Birlikten Ulusa Geçiş: Başlangıçta gevşek bir konfederasyon olarak birleşen koloniler, 1787’den sonra ulus olma yolunda ilerledi.
Demokratik Yönetim: İlk koloniler, yeni koşullarına uygun bir yönetim biçimi oluşturma çabasıyla temsilî hükümetler kurdular; bu yapılar daha sonra ulusal hükümetin tasarımını etkiledi.
İki yüzyıldan fazla bir süre önce, on üç İngiliz kolonisi eşi benzeri görülmemiş bir adım atarak ana ülkeye (İngiltere’ye) karşı isyan etti ve kendi bağımsızlıklarını ilan etti. Bu bağımsız “koloniler” ancak uzun tartışmalar ve müzakerelerden sonra—ve bir miktar isteksizlikle—gevşek bir konfederasyon içinde birleşti ve 1787’den sonra yeni doğmuş bir ulus haline geldi. İki yüzyıl içinde bu ulus, on üç eyaletten elli eyalete büyüdü ve güçlü bir dünya gücü haline geldi. Büyümesine ve ulus olarak tanınmasına rağmen ülke hâlâ kendi tarihine sahip bireysel eyaletlerin birliği niteliğindedir—her birinin kendine özgü yerleşim ve gelişim hikâyesi vardır.
Çoğu bölgede, eyaletler benzer sorunlarla karşı karşıya kaldı: ilk koloniler yalnızca yeni ve bilinmeyen bir toprakta kendilerini kurma temel sorunuyla değil, aynı zamanda yeni koşullarının özgürlüğüne uygun bir yönetim biçimi oluşturma gibi eşi benzeri görülmemiş bir görevle de yüzleşti; bunu yaparken, daha sonra ulusal hükümetin tasarımını etkileyecek olan temsilî yönetim biçimleri yarattılar.
Bu ilk eyaletler ile zaten bağımsız olan Federal Birliğe katılan ve demokratik bir yönetim biçimine sahip olan diğer eyaletler Amerikan ulusunun temelini oluşturdular. Her biri, kendi yerleşim ve gelişim süreciyle, ulusal kimliğin şekillenmesine katkıda bulundu. Fakat aynı zamanda başka türden sorunlarla da karşı karşıya kaldılar—kölelik, Kızılderililer ve bazı durumlarda İspanyollar, Fransızlar, Meksikalılar ve İngilizlerle yaşanan zorluklar.
Her eyalet büyük insanî bedellerle inşa edildi; fedakârlık ve cesaretle, bazen de—utanç verici şekilde—ikiyüzlülük ve hileyle. Gelenler önce diz çöküp dua ettiler, sonra yerlilere diz çöktürdüler ve beyaz adamın eyaletten eyalete, anlaşmadan anlaşmaya Kızılderililere yönelik muamelesi, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin utanç verici bir bölümünü oluşturdu.
Her eyaletin tarihinin bir parçası, çoğu zaman en ayırt edici özelliği olan adında korunmuştur. İlk kolonilerin adları doğal olarak İngiltere’nin etkisini (Jersey, York, Hampshire) ve İngiliz kraliyetini (Carolina, Georgia, Maryland ve Virginia) yansıtır; ancak Kızılderililer, orijinal kolonilerden ikisine (Massachusetts ve Connecticut) ve geri kalan eyaletlerin çoğuna izlerini bırakmıştır. Fransa ve İspanya’nın erken etkisi Louisiana ve Vermont’ta, ayrıca Florida, California ve Nevada’da korunmuştur. Amerikan şehirlerinin adlarında rahatsız edici bir tekdüzelik olsa da (Washington, Lincoln ve Jefferson adlarının çokluğu dikkat çeker), eyalet adları, farklı Kızılderili kabilelerinin temsil edilmesi sayesinde zengin ve renkli bir çeşitlilik sunar. En azından burada, Kızılderililer—ve kültürlerinin izleri—baskın kalmayı başarmıştır.
Eğer Thomas Jefferson’un siyasi dehası ve 1787’de Federal Anayasa’yı şekillendiren adamlar olmasaydı, on üç orijinal koloni, sınırlar, gümrük tarifeleri, para birimi değişim oranları gibi konularda sürekli tartışan on üç küçük ulusa dönüşebilirdi.
Ancak bu olmadı; birincisi, Anayasa kolonileri Federal Birlik içinde bir araya getirdiği için, ikincisi ise Kuzeybatı Kararnamesi batı topraklarından yeni eyaletlerin oluşturulmasına ve bu eyaletlerin orijinal eyaletlerle eşit şartlarda Birliğe katılmasına izin verdiği için—bu, Eski Dünya’nın sömürgeleştirme uygulamalarından dramatik bir ayrılıştı.
Dolayısıyla, küçük bir kıyı ülkesinin kıtasal boyutlara ulaşmasını mümkün kılan esas Kuzeybatı Kararnamesi oldu; bu kararname, dünya üzerindeki ezilen halklara eşsiz bir fırsat sundu. Bu yasa adeta şöyle diyordu; gelişmemiş topraklarımız ve federal bir sistemimiz var, yerleşmek ve zamanla bir eyalet kurmak isterseniz bu sistem size açıktır. Ve insanlar dünyanın hemen her ülkesinden gelip yerleştiler ve zamanla yeni eyaletler kurdular.
Ezilen halklara yeni bir özgürlük ve demokrasi türü sunan bu cömert sistemin tablosu, ne yazık ki, bu deneyin yürütüldüğü toprakların çoğunun yerli halklardan (Kızılderililerden) zorla alınmış olması gerçeğiyle gölgelenmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin mevcut elli eyaletten daha fazlasına ulaşıp ulaşmayacağını kimse bilemez. Yaklaşık yarım yüzyıl boyunca Amerika Birleşik Devletleri, birbirine bitişik kırk sekiz eyaletten oluşuyordu; ancak Hawaii’nin kabulüyle Federal sistem kıtasal sınırların ötesine geçti. Porto Riko gibi başka bir ABD Toprağı ya da Columbia Federal Bölgesi’nin bir gün eyalet olması her zaman mümkündür, fakat Hawaii ve Alaska’nın kabulü ülkenin büyümesinden daha fazlasını ifade etti: Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyanın en güçlü özgür ulusu haline gelmesini sağlayan, şimdiye kadar tasarlanmış en adil siyasi genişleme sisteminin hâlâ geçerli olduğunu gösterdi.
Sonuç olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin eyaletleşme sürecini tarihsel, kültürel ve politik açılardan şu şekilde özetleyebiliriz:
1.Tarihsel Arka Plan ve Zorluklar
Yeni eyaletler, kendileri için önceden geliştirilmiş bir hükümet biçimiyle gelse de kölelik, yerli halklarla (Kızılderililerle) ilişkiler ve diğer sömürgeci güçlerle (İspanyollar, Fransızlar, Meksikalılar, İngilizler) yaşanan çatışmalar gibi ciddi sorunlarla karşılaştılar. Her eyaletin kuruluşu büyük fedakârlıklar ve cesaret gerektirmiştir; ancak bu süreçte ikiyüzlülük ve hile de rol oynamıştır.
2.Kızılderililerle İlişkiler
Kızılderililere yönelik muamele Amerika tarihinin “utanç verici” bir bölümünü oluşturmaktadır. Amerika’ya gelenlerle ilgili ironik bir ifade kullanılmıştır: “Önce diz çöktüler, sonra yerlilere diz çöktürdüler.”
3.Eyalet İsimlerinin Kültürel İzleri
Eyalet isimleri, tarihî ve kültürel etkilerin izlerini taşır:
İngiltere ve İngiliz kraliyetinden gelen isimler: Jersey, York, Hampshire, Carolina, Georgia, Maryland, Virginia.
Kızılderili kökenli isimler: Massachusetts, Connecticut ve diğer birçok eyalet.
Fransız ve İspanyol etkisi: Louisiana, Vermont, Florida, California, Nevada.
Şehir isimlerinde tekdüzelik olsa da (Washington, Lincoln, Jefferson gibi), eyalet isimleri kültürel çeşitliliği yansıtır.
4.Federal Yapının Önemi
Thomas Jefferson’un Kuzeybatı Kararnamesi ve 1787’de oluşturulan Federal Anayasa, eyaletlerin bir arada kalmasını sağlayan temel unsurlardır. Eğer bu belgeler olmasaydı, on üç koloni birbirleriyle sürekli sınır, gümrük tarifesi ve para birimi gibi konularda tartışan küçük uluslara dönüşebilirdi.
Genel Değerlendirme
Bu yazı, Amerika'nın eyaletleşme sürecini idealize etmekten kaçınarak, tarihî gerçekleri ve çelişkileri açıkça dile getirmektedir. Özellikle Kızılderililere yönelik eleştiriler ve kültürel izlerin korunmasına dair vurgular, yazıyı daha dengeli ve eleştirel kılmaktadır.
Bu süreci tarihsel, kültürel ve politik boyutları ile daha derinlemesine analiz edebiliriz:
1.Amerikan Eyaletleşme Sürecinin Çok Katmanlı Yapısı
a.Kuruluşun İnsanî Bedeli
Yazı, her eyaletin “fedakârlık ve cesaretle” kurulduğunu vurgularken, aynı zamanda “ikiyüzlülük ve hile” gibi utanç verici yöntemlerin de kullanıldığını kabul ediyor. Bu, Amerikan tarih yazımında sıkça göz ardı edilen karanlık yönlerin dürüstçe ele alındığını gösteriyor.
b.Kızılderililerle İlişkiler
Kızılderililere yönelik muamele, metinde “eyaletten eyalete, anlaşmadan anlaşmaya” değişen ama genelde “utanç verici” olarak tanımlanan bir süreçtir. Amerika’ya göç edenler hakkında kullanılan ifade (“önce diz çöktüler, sonra yerlilere diz çöktürdüler”) hem ironik hem de eleştireldir; bu, Amerikan mitolojisinin sorgulanmasına işaret eder.
2.Kültürel İzler ve Eyalet İsimleri Üzerinden Kimlik İnşası
a.İsimlerin Kökenleri
İngiliz etkisi: Jersey, York, Hampshire gibi isimler İngiltere’nin coğrafi ve kültürel mirasını taşır.
Kraliyet etkisi: Carolina, Georgia, Maryland, Virginia gibi isimler İngiliz monarşisinin izlerini sürer.
Yerli halk etkisi: Massachusetts, Connecticut ve diğer birçok eyalet, Kızılderili kabilelerinin adlarını yaşatır.
Fransız ve İspanyol etkisi: Louisiana, Vermont, Florida, California, Nevada gibi eyaletler, Avrupa’nın diğer sömürgeci güçlerinin izlerini taşır.
b.Şehir Adlarında Tekdüzelik, Eyalet Adlarında Çeşitlilik
Washington, Lincoln, Jefferson gibi şehir adları Amerikan tarihinin kahramanlarını yüceltirken, eyalet adları daha geniş bir kültürel çeşitliliği yansıtır. Bu durum, ulusal kimliğin inşasında yerli kültürlerin görünürlüğünün eyalet düzeyinde daha fazla korunduğunu gösterir.
3.Federal Sistem ve Thomas Jefferson’un Rolü
a.Kuzeybatı Kararnamesi’nin Önemi
Jefferson’un siyasi dehası sayesinde, yeni eyaletlerin eşit şartlarda Birliğe katılması sağlanmıştır. Bu kararname, Amerika’nın genişlemesini adil ve kapsayıcı bir sistemle gerçekleştirmesini mümkün kılmıştır.
b.Anayasa’nın Birleştirici Gücü
1787’de oluşturulan Federal Anayasa, kolonilerin birbirleriyle sürekli çatışan küçük uluslara dönüşmesini engellemiştir. Bu anayasal yapı, ekonomik ve siyasi istikrarı sağlamış, eyaletler arası iş birliğini teşvik etmiştir.
4.Eleştirel Tarih Anlatımı ve Meta-Tarihsel Yorum
Bu yazı, Amerikan tarihine dair geleneksel anlatılardan saparak daha eleştirel bir perspektif sunmaktadır. Özellikle, Kızılderililere yapılan haksızlıkların açıkça dile getirilmesi, Eyalet isimleri üzerinden kültürel mirasın izlenmesi, Federal sistemin tarihsel bağlamda değerlendirilmesi, yazıyı sadece bilgilendirici değil, aynı zamanda düşündürücü kılıyor.
Sonuç olarak Amerika’nın eyaletleşme süreci, idealize edilmiş bir anlatıdan çok daha karmaşıktır. Bu süreçte hem özgürlük arayışı hem de sömürgeci uygulamalar iç içe geçmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin eyaletleşme süreci, yalnızca coğrafi genişleme değil, aynı zamanda kültürel çeşitlilik, siyasi yapılaşma ve tarihsel çatışmaların bir bileşimidir.
Şimdi bu konuyu niye yazdım. Türkiye eyaletleşmesin diye. Amerika’da zaten var olan eyaletler birleşti bir devlet oldu. Biz de ise süreç tersine işliyor gibi. Yani biz eyaletlere bölünmek ve daha sonra bu eyaletlerin birleşmesiyle Amerika gibi birleşik devletler olmak istiyoruz. Yani önce var olanı yıkıp tekrar kurmak istiyoruz. Ve bunun içinde çeşitli yalanlar uyduruyoruz. Durum bu. Kıssadan hisse.