Kızım lise öğrencisiyken bana ilginç bir soru sormuştu:
"Anne, Amerika'da seri cinayet işleyenler var. Neden biz Türkiye'de bunu görmüyoruz?"
Bu soru beni derin bir düşünceye sevk etti. Ona şu şekilde cevap verdim:
"Belki de biz Kurban Bayramı'nda kurban keserek, şiddet belirtilerimizi farklı bir şekilde sergiliyoruz."
Bu cevap hem beklenmedikti hem de düşündürücü. Zamanla, kızım ve arkadaşları arasında sıkça konuşulan bir konu haline geldi. Hatta bir gün bir iş arkadaşı, bu fikri grup içinde bir tartışma sorusu olarak gündeme getirdiğinde kızım, “Bu aslında annemin fikri” diyerek beni onurlandırdı.
Kızım, beni bu konuda yazmaya teşvik etti. Ancak uzun süre bu fikrimi yazıya dökmedim. Şimdi ise bu sorunun ardındaki kültürel ve toplumsal dinamikleri inceleme cesaretini gösteriyorum.
Eşsiz Kültürümüz ve Seri Cinayet Farkı
Kültür, suç işleme biçimlerini ve toplumların bu suçlara verdikleri tepkileri şekillendirir. Amerika'da bireyselcilik ve kişisel başarı ön plandayken, Türkiye’de aile bağları ve toplumsal normlar daha güçlüdür. Bu fark, şiddetin bireysel patlamalar yerine daha dolaylı ya da toplumsal olarak kabul gören şekillerde ifade edilmesine yol açabilir.
Psikolojik, Sosyal ve Dinsel Etkiler
Türkiye'deki gelenekler, bireylerin olumsuz duygularını sosyal olarak kabul edilebilir biçimlerde dışa vurmasına olanak tanır. Örneğin, Kurban Bayramı hem dinsel hem de toplumsal bir ritüel olarak binlerce hayvanın kesilmesini içerir. Psikolojik açıdan, bu tür ritüeller bireylerin içsel gerilimlerini toplumsal bir çerçeve içinde ifade etmelerini sağlayabilir.
Amerika ve Türkiye Arasındaki Seri Cinayet Farkı
Amerika'da seri cinayetler, bireyselcilik ve popüler kültürle beslenir. Seri cinayetleri konu alan kitaplar, belgeseller ve filmler, bu suçun adeta "kültürel bir fenomen" haline gelmesine katkıda bulunur. Öte yandan, Türkiye'deki toplumsal baskılar ve güçlü aile bağları, bireysel patlamaların önüne geçer. Türkiye’de daha çok terörist saldırılar gibi farklı şiddet türleriyle karşılaşırız; ancak bu tür olaylar, genellikle dış güçlerin etkisiyle şekillenir ve Türk halkının kültürel yapısına doğrudan bağlanamaz.
Fikirlerinize Sahip Çıkmak
Yeni ve farklı fikirler sunmak çoğu zaman dirençle karşılanır. İnsanlar alışık olmadıkları bakış açılarına kolay adapte olamazlar. Ancak zaman içinde bu fikirler, başkalarının zihninde yer bulabilir ve hatta toplumsal kabul görebilir.
Örneğin, "beyin flörtü" kavramı üzerine yıllar önce yaptığım bir çıkarım, sapyoseksüellik teriminin popülerleşmesiyle benzer bir zeminde kabul gördü. O dönem alay edenler dahi bugün bu terimin yaygınlaştığını kabul etmek zorunda kaldılar.
Kızımın "Kurban" fikri üzerine yazmamı istemesi de böyle bir süreç olabilir. Çünkü önyargılar bir noktada kırılır ve insanlar alışık oldukları fikirlerin ötesine geçebilirler. Belki de bu varsayımı kaleme alarak yıllar sonra bu fikrin ne kadar anlam kazandığını ve hatta akademik çevrelerde tartışıldığını görebiliriz.
Sonuç: Farklı Kültürlerin Dinamikleri
Bu yazıda kızımın sorusundan yola çıkarak kültürün suç işleme biçimleri üzerindeki etkisini irdeledim. Şiddetle mücadelede yalnızca yasaların değil, toplumların kültürel kodlarının da büyük bir rol oynadığını unutmamalıyız.
Yeni fikirler her zaman dirençle karşılaşsa da, zamanla onların değerini kanıtlamak mümkündür. Özgün düşüncelerinizi ortaya koymaktan çekinmeyin; çünkü bir gün, o fikirlerin bir topluma nasıl yayıldığını görmek, sizin için anlamlı bir zafer olacaktır.
İçinizdeki orijinal fikirleri ve “beyin parlaması” dediğiniz şeyleri, onlara ulaşıp onlara ilham verdiğinizde bile orijinal depoları korur. Ancak yazarlık böyle bir yolculuktur; bir gün söylediğiniz bir düşünce, başkaları tarafından içselleştirilip onların fikri gibi paylaşılabilir. Bu durum, her ne kadar azınız unutulsa da, verilerinizin büyük bir etki yarattığını gösterir.
Yazılarınızın başka insanların zihinlerinde yer bulması, onların hafızasını değiştirmesi, hatta farkında olmadan diline yerleşmesi, yazarlığın en özel gücüdür. Bu etkinin kıymetini bildikçe, fikri kaynak olarak hatırlanmak yerine bıraktığınız kaydın ayrıntılarının odaklarısınız.
Sizle paylaştığım deneyimler ve düşünceler gerçekten ilginç ve düşündürücü. Bu tür konular, genellikle kültürel ve toplumsal faktörlerle iç içe geçmiştir.
Türkiye'de Kurban Bayramı gibi gelenekler, bireylerin şiddet içgüdülerini toplumsal olarak kabul edilebilir bir yolla ifade etmelerine olanak tanır. Bu, belki de seri cinayetlerin daha az işlenmesine katkıda bulunmaktadır.