Bugun...


Özden İlhan

facebook-paylas
Sokrates’in Üçlü Filtresi
Tarih: 05-03-2021 19:41:00 Güncelleme: 05-03-2021 19:41:00


 

Ülkemizin yarısı TV yarışma programlarını, dizileri, sabah kuşağını elinde çayı, kahvesi ile keyifle izliyor.

 

FOX TV’de ana haberleri izlemek için TV’nin düğmesine basıyorum. Yemek programı var. Hepsi belli bir olgunlukta olması gereken kayınvalideler, birbirleriyle ağız kavgası yaptığı gibi yemek masasının düzeninden tutun da yemeğe kadar her şeyi eleştiriyorlar.  Yemeğin tadına çatalın ucuyla bakıp, saygısızca tabağı ileriye ittiriyorlar. Yemeği suratının şekliyle beğenmediğini ifade ettiği gibi beğenmemek için türlü bahaneler üretiyorlar. Tabii bunları format gereği yapıyor olsalar da açıkçası ben tahammül edemedim.

 

Evine ekmek götüremeyen, patates, soğan gibi temel gıda ihtiyaçlarını alabilecek durumda olmayan,  evine hiç et girmeyen, kimilerinin evine ise haftada veya ayda bir et giren insanlarımız varken, önüne özel hazırlanmış et yemeğine kimi “çok pişmiş” diyor kimi ise  “az pişmiş veya çiğ ” olarak nitelendiriyor.

 

Bir insan acı hissediyorsa canlıdır. Başkalarının acısını hissediyorsa insandır. Hepimiz insanlığın kötüye gittiğini düşünüyoruz. Ama her nedense kendimizin değişime uğradığımızı fark etmiyor, sonra da ‘Biz bu hale nasıl geldik?’  diye soruyoruz.

 

Teknoloji sayesinde hayatımızın bir parçası olan sosyal medya, televizyon ve dizi filmlerdeki mesajların doğru okunması gerekiyor ve bilgilerin sorgulanması gerekiyor. Yoksa algı operasyonu ile istedikleri her şeyi değişim için beyinlere kolayca yerleştiriyorlar. İnsani duygular, aile yaşamı gibi geleneksel olan ne varsa alt üstü ediliyor. Hiç farkına varmadan başkalarının kontrolü altına giriyor, bir süre sonra onlar gibi düşünüp onlar gibi davranıyoruz.

 

Bizim gibi doğu toplumlarında genelde insanlar, sevdiği kişiyi sever, sevmediğini sevmez. Hatta sevdiği kişiyi ölümüne sever. Durup düşünmez. Bizler genelde hiç adalet duygusu olmadan, duygusal kararlar veririz.

 

Zihnimiz yoluyla adaleti sağlamalıyız ve adalet bize yol gösterici olmalıdır. Toplumu bırakalım, önce kendimizden başlayalım ve ‘Sokrates’in filtresi’ni kullanalım, ne dersiniz?

 

 

Zihinsel bir jürimiz olacak ‘Sokrates’in filtresi’ diye çok güzel bir filtre vardır. Öncelikle büyük düşünür Sokrates’in filtresini nasıl kullandığının hikayesini öğrenelim.

 

Bir gün bir arkadaşı ünlü filozof Sokrates’e rastlar ve ‘‘önemli bir şey söylemek istiyorum’’ der.

 

Sokrates;’Ne ile ilgili’ diye sorar.

 

Adam: “Yakın bir arkadaşınla ilgili bir şey duydum” der.

 

“O zaman biraz bekle” der Sokrates, “Sana üç soru soracağım. Buna üçlü filtre de diyebilirsin. Ben bu soruları soracağım, sen üçüne de cevap verdikten sonra o arkadaşımla ilgili ne duyduğunu söyleyebilirsin.”

 

Adam “Ne demek üçlü filtre?” diye sorar.

 

“Bu bir tür test, bu testin sonunda arkadaşımla ilgili öğrendiğini bana söyleyip söylememeye kendin karar vereceksin.” der.

 

Adam; “ haydi sor bakalım.” der.

 

Sokrates; “Birinci filtre ‘Gerçek’ filtresidir. Bana söyleyeceğin şeyin gerçek olduğuna tamamen emin misin?’’ diye sorar.

 

Adam; “Hayır. Ben de bunu başkasından duydum ” der.

 

Sokrates, tanıdığına “Anladım, bu söyleyeceğin şeyin doğru olup olmadığını aslında sen de bilmiyorsun.”der ve ikinci filtreye geçer. Bunun adı da ‘İyilik’ filtresidir.

 

 

Sokrates; “Arkadaşım hakkında söylemek istediğin şey onun iyiliğine bir şey midir?” diye sorar.

 

Adam “Hayır, tam tersine, onun için kötü bir şey…”

 

“Anladım” der. Sokrates ve devam eder:“Arkadaşım hakkında söylemek istediğin şey onun için güzel bir şey değil ve sen üstelik bunun gerçek olup olmadığından da emin değilsin.’’

 

Ardından üçüncü filtreye geçer Sokrates.  Bunun adı da “yararlılık’’ filtresidir.

 

Sokrates sorusunu yöneltir. “Arkadaşım hakkında bana söyleyeceğin şey benim için bir yarar taşıyor mu, işime yarar mı?”

 

Adam düşünür ve “sanmıyorum” diye yanıt verir.

 

“Evet, üçlü filtre bitti” der Sokrates. “Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin kötü bir şey, üstelik gerçek olduğuna emin değilsin ve bunu bilmenin bana herhangi bir yararı yok. O zaman bu şeyi bana söylemen için hiçbir neden bulunmuyor.” der.

 

Sokrates, kendisine yararlı olmayan, iyi, doğru, güzel ve de gerçek olduğundan bile emin olunmayan bir şeyin kendisine söylenmesine izin vermiyor.

 

Dedikodu getirilen kişi, dedikoduyu dinlediği için zaten dedikoduya dahil olmuştur. Dolayısıyla dedikodu yapandan kişiden hiçbir farkı yoktur.

 

Bir bilgiyi sorgulamadan, durup düşünmeden ‘Sokrates filtresi’ gibi bir zihinsel süreçten geçirmeden kabul edersek hata yaparız. O nedenle hem bireysel olarak hem toplumsal olarak muhakkak zihinsel filtreden geçireceğiz. Bu durum sadece TV ve basında değil, sosyal medyada ve özel hayatımızda da geçerlidir.



Bu yazı 4767 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI