Bir anlığına hayal edelim: Şiddetten tamamen arınmış, her alanda anlayış, merhamet ve barışçıl bir tutumun hâkimi olduğu bir dünya mümkün olsaydı?
Kelimelerin ve davranışların yalnızca sevgi, empati ve hoşgörü ile şekillendiği, onun hakiki değerinin görüldüğü bir dünya…
Böyle bir dünyaya ulaşmak, düşünülebildiği kadar uzak değiliz. Bu vizyonun ışığını bize sunan kadim bir ilke var: “Ahimsa. Çünkü insanlığımızın bize sunduğu en derin ve en güçlü felsefesi, Sanskritçede "zarar vermemek" anlamına gelen ahimsa, yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sözel olarak da tüm canlılara zarar vermekten kaçınmayı savunur.
Hinduizm, Budizm ve Jainizm gibi kadim öğretilerde kök salmış olan bu felsefe, insanlara sadece fiziksel şiddetten değil, düşüncelerimizle ve sözlerimizle zararlardan da korunmaya çalışır.
Bugün ise ahimsa, insanlardan yayılan geniş bir şiddetsizlik anlayışını sunmakta; sömürüye, adaletsizliğe ve her türden haksızlığa karşı bir duruşta temsil edilmektedir.
Günümüzde bu ilke, yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde büyük bir anlaşılmayı başarmış; zira bu şiddetsiz yaşam yaklaşımı, her türlü sömürü ve adaletsizliğe karşı güçlü bir duruş ifade eder.
Ahimsa'nın tarihsel yolculuğunun özeti, büyük liderler ve kitle Hareketleri tarafından nasıl benimsenmiş olduğunu görmek, bu felsefenin evrensel kapsamı daha net anlamamıza yardımcı olur.
Örneğin Mahatma Gandhi, Hindistan'ın mücadelesinde ahimsa ilkesini temel alarak, sivil itaatsizlik ve barışçıl direniş hareketleri ile bir “şiddetsiz devrim” gerçekleştirdi. Gandhi'nin, "Güç, şiddeti kullanmaktan değil, şiddete karşı durmaktan gelir" sözü, şiddetsizliğin bir zayıflık değil, içsel bir güç olduğunu ortaya koyuyor.
Onun liderliğinde Hindistan, İngiliz hâkimiyetine karşı direnirken, bu strateji dünya çapında adaletsizliğe karşı sürdürülen barışçıl mücadelenin ilham kaynağı haline geldi.
Ahimsa'nın tarihi, yalnızca Gandhi ile sınırlı değil; Bu felsefenin ilham verdiği birçok lider ve hareket, adalet ve barış arayışlarında aynı yolu takip etti.
Martin Luther King Jr., Amerikan sivil haklar hareketinde Gandhi'nin şiddetsizlik stratejilerini benimseyerek, toplumdaki devrimci ayrımcılığa karşı barışçıl direnişi savundu. King'in "Şiddet nefret tohumları ekerken, sevgi uyum getirir," sözü, ahimsa'nın evrensel değerini ortaya koyuyor. Bu felsefe, şiddete karşı aktif bir durma sergileyerek tüm insanlığa hitap eden bir erişim pusulası sunar.
Ahimsa, bireysel ve toplumsal düzeyde derin bir dönüşüm çapıdır. Günlük yaşantımızda düşüncelerimize, sözlerimize ve davranışlarımıza yansıttığımızda, çevremizde olumlu bir etki yaratmaya başlarız. Bu küçük değişimlerin toplumun dalga dalga yayılarak, kelebek etkisi yaratır. Barışçıl bir kapsamlı sonuçlarına katkı sağladığına göre, ahimsa'nın özüyle bağdaşır.
Bu güçlü felsefenin parçacıkları dünyada yeniden inşa edilebilir. Şiddet yerine anlayış, nefret yerine sevgi, düşmanlık yerine dostluk ve hoşgörü hâkim olduğunda, insanlık daha iyi bir yolda ilerleyecektir.