Pandemi sürecinde ve sonrasında, sosyal medyada 65 yaş üstü bireylere yönelik baskıcı ve hoş olmayan sözlü saldırılar sıkça görüldü. Bu saldırılar, özellikle genç ve orta yaş kesimden gelen "gençlerin önünü açın" söylemleriyle desteklendi.
Bu durum, hem toplumsal hem de siyasi genç aktörler tarafından dile getirilerek, yaşlı bireylerin deneyimlerinin göz ardı edilmesine ve yaş ayrımcılığı algısının güçlenmesine yol açtı.
Araştırmalar, sosyal medyanın yaş ayrımcılığını artırıcı etkisini ortaya koyuyor. Dijital platformlarda gençler, yaşlı bireylerin topluma yük olduğu yönündeki yanlış ve önyargılı düşünceleri yaygınlaştırdı.
Bu platformlarda yayılan yanlış bilgiler ve algı manipülasyonları, yaşlı bireyler hakkında olumsuz düşüncelerin pekişmesine neden oldu. Bu gruplar, yaşlı bireylerin toplumdan dışlanması gerektiği düşüncesine kapıldı. Yaş ayrımcılığı, yaşlıların ihtiyaç ve katkılarının göz ardı edilmesine yol açtı ve bu durum sosyal dışlanma duygusunu artırdı.
Gençlik, sadece bir hayat devresi değil, zihinle ilgilidir. Yıllar cildimizi buruşturabilir, fakat heyecanlarımızın sona ermesiyle ruhumuz yaşlanır.
İnsan, kendine olan güveni kadar genç, kuşkuları kadar yaşlı, cesareti kadar genç, korkuları kadar yaşlı, umudu kadar genç, bezginliği kadar yaşlıdır.
Hiç kimse sadece yılların geçmesiyle yaşlanmaz; insanları yaşlandıran, ideallerinin tükenmesidir. Kalbimiz sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe, beynimiz yeni şeyler keşfettikçe genç kalırız. İnsanlar zaman geçtikçe yaşlandıklarını sanırlar; oysa gerçekten yaşlanmak, yaşamayı bıraktıkları gün başlar. İnsan, yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır!
Günümüzde, gençlere fırsat vermek, onların enerjisinden, gelişmişliğinden ve güncel duruma hâkimiyetlerinden faydalanmak açısından büyük bir değere sahiptir. Gençlerin bakış açısı, teknolojik yenilikler ve çağdaş eğilimlere uyum sağlama yetenekleri, iş dünyasında ve toplumsal alanlarda önemli katkılar sağlar.
Gençlerin enerjisi ve yenilikçi düşünceleri, her alanda taze bir soluk getirebilir. Ancak, deneyimin ve yaşla birlikte gelen bilgelik ve bilgi de göz ardı edilmemelidir. Deneyim, daha etkili kararların alınmasını sağlar ve geçmişte yapılan hatalardan öğrenilen derslerle daha sağlam adımlar atılmasına yardımcı olur. Yaşanmışlıkların getirdiği tecrübeler, birçok durumda yol gösterici olabilir.
Bu iki yaklaşımın birleşimi, ideal bir iş dünyası ve toplumsal yapı oluşturmanın anahtarıdır. Gençlere fırsat vermek, onların potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve yenilik getirmelerine imkân tanımak önemlidir. Aynı zamanda, tecrübeli bireylerin bilgeliğinden faydalanmak, sürdürülebilir başarılar için kritik bir unsurdur.
Tarihe baktığımızda, birçok kişinin ileri yaşlarında büyük başarılara imza attığını görürüz. Kristof Kolomb, Amerika’yı keşfetmeye çıktığında 50 yaşını aşmıştı. Pasteur, 60 yaşında kuduz aşısını buldu. Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Galileo, ayın çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı. Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmeniydi. Goethe, en büyük eseri Faust’u 82 yaşında bitirdi. Nobel ödüllü Doktor Albert Schweitzer, 88 yaşında Afrika’daki hastanelerde çalışıyordu. Tolstoy, 67 yaşında bisiklete binmeyi öğrendi. Morgan Freeman, 2005 yılında "Million Dollar Baby" filmindeki performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandığında 67 yaşındaydı. 2005’te Oscar kazandığında hayalini gerçekleştirmişti. Gladstone, 83 yaşında İngiltere Başbakanı oldu. Nelson Mandela, 75 yaşında Güney Afrika'nın ilk siyahi devlet başkanı seçildi ve ülkesinde apartheid rejiminin sona ermesine yardımcı oldu. Anna Mary Robertson Moses, bilinen adıyla Grandma Moses, resim yapmaya 78 yaşında başladı ve dünya çapında tanınan bir sanatçı oldu. Mary Wesley, ilk romanını 70 yaşında yayınladı ve ilerleyen yıllarında çok sayıda popüler roman yazdı.
Görüyoruz ki, yaş sadece bir sayıdan ibaret. Önemli olan, gençlik ruhunu ve yaşama sevincini kaybetmemek. Özetle, sadece gençleri veya sadece tecrübeli bireyleri öne çıkarmak yerine, her iki gruptaki güçlü yanları kullanarak birlikte çalışmak en iyi yaklaşımdır. Bu sayede hem yenilikler gerçekleşir hem de bu yeniliklerin sağlıklı bir şekilde hayata geçmesi mümkün olur.
Kalplere dokunmaya, insan biriktirmeye, sevginin ve sevilmenin kıymetini bilmeye devam edin. Gerçek gençlik, zihinde ve ruhta saklıdır.