On yıl önce, İstanbul Çamlıca’da ikamet etmekteydim. Çamlıca Tepesi’ne cami yapılınca kızdım, İzmir e taşındım. O güzelim İstanbul'a kuş bakışı bakan Çamlıca tepesine çok üzüldüm.
Cami, benim Çamlıca’daki evime beş yüz metre mesafededir. Bizim mahalleden kimse, yürüyerek dik yokuşu tırmanıp, camiye gidemez. Yaşlıların gitmesi hiç mümkün değil. Sadece arabayla çıkılır. Protokol cami olarak, devlet büyükleri ve misafirleri için yapıldı.
Bölge halen imara açılmadı. İstanbul'un en kıymetli bölgesi, her iki köprüye, denize, Beylerbeyi'ne, Çengelköy'e yakın. Manzaralı yüksek konumu, gelecek vaden, prim yapacak bir yer. İstanbul'u bilenler için Küplüce, Kirazlıtepe, Hasippaşa ve Ferah mahallerinin olduğu bölgedir.
Dindar bir arkadaşım ile Ümraniye’de karşılaştık, çay içmek istedik. “Gel ucuz ve temiz çay yapan yer biliyorum” dedi. Beraber camiye gittik. Namaz vaktine bir saat vardı. Caminin avlusunda, çay ocağı, ayrıca, ucuz yuvarlak yumurtalı kıymalı pide yapan bir yer vardı.
Arkadaş dedi ki, “Cemaat namaz vaktinden yarım saat, bir saat, erken gelir, burada arkadaşlar buluşur, çay içer, karnı aç olanlar pide yer”. Kalabalık bir masada kendimize yer bulduk, çaylarımız geldi. Sohbetin konusu siyaset, hepsi AKP'li. Tayyip sözü geçince hepsinin gözleri gülüyordu. Reisin dik durması, dünyaya kafa tutması, hastahaneler, otoyollar, köprüler, konudan konuya geçildi.
Sonra namaz için camiyi girildi. Camide imam namazın ne kadar önemli olduğunu, uzun uzadıya anlattı. Namaz dinin direği, namaz kılmayandan aile reisi olmaz, peygamberimiz sürekli namaz kılarmış, alnı secdeye gelmeyen birisi makbul değil, abdestsiz ve namaz kılmayanın dostluğu arkadaşlığı dinimizce makbul değil, peşinden gitmek günahtır. (Mesaj alınmıştır, kime oy verilecek belirtilmiştir).
Okulda öğretmene itiraz eder ve fikrine katılmadığınızı söylersiniz. Askerde bile komutana farklı düşüncenizi söyleme imkânınız vardır. Camide böyle bir imkânınız yoktur. Sadece dinlersiniz. Söylenen her şey doğru ve kutsal kabul edilir. Tek taraflı müthiş propaganda imkânı, kullanılan amaca göre değişir.
Eskiden cami çıkışı, cami avlusunda on, on beş dilenci, muhtaç sadaka için beklerdi. Onlara da bir lira veya iki lira verilirdi. Şimdi sadece iki kişinin beklediğini gördüm . On, yirmi, otuz liralar veriliyordu. Sebebini sordum. “Bunlar Fetöcü, küçük camilerde başka tarikatlar da var” dedi. Tarikatlar kendi aralarında, sadaka gelirlerini paylaşmışlardı.
Namaz sonrası, yine masalarda, çaylı pideli sohbetler yapıldı. Namazın önemi, kulağa fısıldanan Alevi birisine, oy mu verilir lafları, gülüşmeler. Evet, siyasetin yapıldığı, cami parfümlü siyasetin kotarıldığı, Türkiye'nin kaderinin çizildiği, hep sağ partilerin iktidara taşındığı kutsal mekanları mekanlar camilerimiz.
Cami çıkışı yaşlı bastonlu abiler önce mahalle bakkalına uğrarlar. Aldıkları ekmek torbasıyla eve huzur içinde giderler. Kendilerinin ve eşlerinin hangi partiye oy verecekleri bellidir.
Halen camiye gidip de CHP’ye oy veren birini arıyorum, henüz bulamadım .
Mahmutpaşa esnafını her hafta ziyaret ederdim. Köylülerim ve diğer esnaf arkadaşlarım vardı. Fetöcü olanlarını, herkes biliyordu. Ellerinde kumbara devamlı esnaf dükkanlarını dolaşıp para topluyorlardı. Çamlıca da oturduğum sitedeki komşularım olan Fetöcüleri de tanıyordum.
Şimdi ara sıra İstanbul da ki arkadaşlarımla görüşüyorum. Bildiğim Fetöcü esnafın ve diğer arkadaşlarımın durumunu soruyorum. Hakkında dava açılan veya tutuklanan olmadığını öğrendim.