Bugun...


Mehmet Özkan

facebook-paylas
Sabri
Tarih: 03-05-2024 22:26:00 Güncelleme: 03-05-2024 22:26:00


Bilet satış bayisinde görevli arkadaşıma uğramıştım. Uzun boylu, yağlı, boyalı ve kirli iş elbisesi ve ayağında terlikle bir genç geldi. 

 

Adıyaman’a uçak bileti sordu. Arkadaşım biraz araştırdıktan ve epey çabadan sonra biletini hazırlayıp verdi. Delikanlının okuma yazması olmadığını gördüm. O gittikten sonra arkadaşıma, 

 

“ kim bu, uçak ile ne işi olur? Niye otobüs ile gitmiyor? “

 

Arkadaşım, ”Sabri mi? O aşağıda demir atölyesinde çalışıyor. Adıyaman’a Menzil şeyhine gidiyor. Bir yıldır, devamlı oraya bilet alır. “

 

“Hayret, şunun haline bak. Kazandığı parayı da kendine harcamıyor. Çok yazık. “dedim. 

 

“Sabri’yi mahallede herkes tanır. Zamanın varsa sana Sabri’yi anlatayım. Başına çok şey geldi. “

 

Ah Sabri! Yok demesini bilmezdi. Kimseye hayır demezdi. Birisinin kalbini kıracağına ölmeyi yeğler di. Yardıma koşar, ağır işlere omuz verir hiçbir karşılık beklemezdi. 

 

Çocukluğundan beri herkes kendisi için akıllı, terbiyeli ,uslu, yardımsever, tez canlı ve saygılı derdi. 

 

Babasını iki yaşında kaybetti. Beş yaşında annesi tarafından terk edildi. Büyük baba, dayı, yenge evlerinde büyüdü. 

Ergenliğe girince okulu bıraktı. Bulduğu işlere gider kafasına göre takılıyordu. 

 

Anne yok, baba yok. Sevgisiz büyümüştü. Her çocuk gibi sevilmek, övülmek pohpohlanmak gereksinimi vardı. Bir aferin peşindeydi. Gözlerine bakıp gülen birilerini arardı. 

 

Yetim Sabri, işte böyle bir adamdı. Komşuların sobası kurulacak, kadınlar Sabri'yi çağırır. Kocası kahvede oyun oynardı ama Sabri için sorun değildi. 

 

Mahallenin Hızırı Sabri, darda olanın, yardıma muhtaç insanların, imdadına koşar hep dost kazanırdı. Doğal olarak düşmanı da yoktu. 

 

Geçtiği sokaklarda atılmış sigara izmariti, naylon poşet, kağıt, kola gazoz kutuları ve çöpleri alıp belediye çöp bidonlarına kadar götürür içine atardı. Sanki belediye maaşlı personeli. 

 

Herkesle can ciğer olan Sabri'nin kendisine hayrı yoktu. Gelecek kaygısı yoktu. Günlük düşünür, günlük yaşar, anın tadına varır, gelecek ve geçmişe takılıp kalmazdı. 

 

Yıllar sonra Sabriyi, başında takke, uzun kirli sakalı, kamburu çıkmış, şalvarlı terlikli elinde fırça bizim caminin tuvaletlerini temizlerken gördüm. Sabri yine parasız yardım ediyormuş. Bir dernek varmış. Gece orada kalıp derneğin temizliğini yapar, gündüz caminin süpürülmesi, temizliğini vs işlerini yapıyormuş. Adı dernek olan civarda tarikat olarak bilinen bir mekan. 

 

Cami Derneği başkanı Hacı İsa ile merhabam vardı. Kardeşime daire satmıştı. Her karşılaştığımda hal hatır sorar. Sabrinin maaş ve sigorta durumunu sorardım. 

 

Hacı İsa, “Yatacak yer ve yemek veriyorum. Sabri'nin para ile işi olmaz. Lazım olursa veririm. Sigortaya gelince, onun sigortası doğrudan sorgusuz sualsiz cennete gitmek ve senin benim param yetmez böyle bir sigortaya. “ demişti. Bir şey diyemedim. 

 

Bir şekilde tarikata yolu düşmüş. Bakmışlar tam aradıkları adam. Din yolunda, Allah için ücret istemeden her işi yapıyor. 

 

Tarikatın, yani derneğin yeri neredeyse binanın tamamının sahibi olan eski müteahhit Hacı İsa’nın apartmanının  bodrumundaydı. Dernek her gece açıktı. Dergaha çoğu taşra kökenli kişiler geliyordu. Dini, manevi, anlattılar oluyordu. Haftada iki gece zikir yapılıyordu. 

 

Zikir gecelerine rağbet fazlaydı. Müzik eşliğinde kendinden geçme, mest olma, ruhani tatmin, ayakların yerden kesilmesi, adanma, hiçlik duygusunu yaşama, şeyhe bağlanma duygusu çok yoğun yaşanıyor. Bu duygu yoğunluğu “duman” ile zirve yapıyordu. Duman ile şeyh ve müritleri adeta uçuyorlardı. 

 

Duman, Esrar’ın ta kendisiydi. Dernekte esrarı Sabri satıyormuş. Para hesabını da şeyh yardımcısına veriyormuş. Sabri güvenilir bir adamdı, paraya el sürmez kuruşu kuruşuna sahip çıkar ve teslim eder. Sabri dava adamı olmuştu. Her eylemi Allah yolunda bir hayır işiydi, yaptığı duman işi dahil. 

 

İşbilir, yardımsever, hayır hasenat işlerinin biricik adamı Sabri, bir gün elleri kelepçeli olarak soluğu Polis Karakolunda aldı. İfade ve sorgu için. Zira gece dernekteki zikirden evine dönen bir kişi uyuşturucunun etkisiyle  tartışma sonucu babasını bıçaklamıştı. Polis sorusunda, zanlının zikirde fazla esrar çektiğini ortaya çıkmıştı. Esrarı nerden buldun, kimden aldın derken Sabri gösterilmişti.

 

Haci İsa, Sabriden önce polis karakoluna gelmişti. Kimsesiz, yardımsever, iyi insan Sabriyi serbest bıraktırdı. 

 

Cahil, eğitimsiz, zavallı bu insanın kötü işi olamazdı. Sadece sigara satıyordu. Sigara işini de Hacı İsa izin vermişti. Hacı İsa'nın sözü senet, şahitliği de devlet güvencesi kadar geçerliydi. Zaman zaman karakola uğrayan, bir şeyler getiren, devlet yanlısı, yerli ve milli Hacı İsa'nın hatırı büyük, kefaleti yeterliydi. 

 

Zaten kimse inanmazdı Sabri'nin uyuşturucu satıcılığına. Çabuk salıverilmiş, ona inananların güvenini boşa çıkarmamıştı. 

 

Karakol olayından sonra Sabri, demir atölyesinde çalışmaya başladı. Her ay uğrar, Menzil ‘e gitmek için bilet sorar, bilet alır. 

 

Tarikat şeyhleri, lüks arabalarını Sabri gibi cahil, saf, yoksul garibanların parası ile alıyor. Bu gerçek, tarikat pastasının bir dilimi.

 


Bu yazı 5979 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI