Bugun...


Mehmet Özkan

facebook-paylas
Ruhun Yeniden Onarımı
Tarih: 03-03-2021 13:18:00 Güncelleme: 03-03-2021 13:18:00


Memlekette okul arkadaşım, esmer, kunta kinte derdik. Adı yerine soyadı ile hitap ederdik. Kömürcü. Emekli olunca kasabamıza yerleşti. Yani köklerimizle birlikte yaşıyor, amca, dayı, teyze ve hala çocukları , torunları, çocukluk ve gençlik arkadaşlarıyla birlikte yaşıyor. Düğünde, dernekte, cenazede, yasta hep birlikteler. Oturduğu apartmanda çocukluk arkadaşları ve akrabaları olmak üzere köyümüzden üç aile var.

 

Kömürcü, yalnızlık çekmez. Küçük kasabada herkesi tanır. Eş dost istemediğin kadar. Telefon etmeden kapılar çalınır. Ev sohbetleri çok güzel olur. Korkusuz, çekinmeden sohbet edilir. Yargılama, küçümseme, kısıtlama, kötü ve yanlış anlama, kaba mı, nazik mi,  üstü başı düzgün mü gibi yorumlama, beklenti, kaygı, sıkıntı olmaz. Doyasıya bütün ağız, diş ve vücutla gülünür. Hayat doyasıya tereddütsüz yaşanır.

 

Kökleriyle yaşamak böyle bir şey. Ormanda ırmak kenarındaki bir fidana benzer. Irmaktan suyunu alır, topraktan vitamini, minarelini alır. Büyük ağacın gölgesine yaslanır. Diğer ağaçlar ve yeşil nebatat ile iletişim halinde nefes alıp verir. Sağlıklıdır, mutludur, hayat çok kolaydır. Dindar bir kişinin, ölüm dahi her şeyi Allah’a havale etmesinin verdiği rahatlama ve unutma gibi.

 

Bir de yad ellerde yaşayan benim gibi emeklileri düşünün. Çöl de bir fidan. Akşama kadar güneşin altında çöl sıcağında kavrulur. Senede bir kez yağmur yağarsa susuzluğunu giderir, dallarını kıran kum fırtınası ve şiddetli rüzgâr hiç eksik olmaz. Bunlar yetmezmiş gibi bir de Tayyib’in devesi gelip tependen ısısırsa o da kuruman için bonus olur.

 

Her sorunun, derdin, meselenin cevabını kendisi bulmak zorunda olan ateist gibi.

 

Yirmi daireli binada yaşıyorum. Dört kişiyi tanıyorum, diğerlerini bilmiyorum. Her karşılaştığımızda günaydın, iyi akşamlar, o kadar. Bütün sohbet muhabbet iki cüml, o da gün içinde karşılaşırsam. Herkes kendi evinde, dünyasında. Elinde cep telefonu, bir gözü televizyonda vakit geçirip kilometre dolduruyor. Bilmezler ki, en iyi terapi konuşmaktır, sosyalleşmektir.

 

Memlekete bir gittiğimde, Kömürcü beni görünce, uzaktan, ula oğlum neredesin deyip, koşar adım geldi, birbirimize sarıldık. İzmir’de, kimse bana, ula oğlu demez. Çok çirkin, kaba bir söz. Ama Kömürcünün, ula oğlum neredesin cümlesinde, dostluk, arkadaşlık, akrabalık ,hasretlik, ortak geçmiş, köyümüzün, akrabaların, anne babanın kokusu var.

 

Bazen köye giderim, akraba eş dost hasret gideririm. İki gün sonra sıkılırım, insanlar, sohbetler, herşey kendine tekrarlama başlar, tek boyutluluk işte.

 

Ancak, çocuk ve ergen iken gezdiğim, dolaştığım yollar, dereler, tepeler, dağlar, yamaçlar, ovalar benim için çok farklı. İlaç gibi, ruhumla buluşuyorum, sessizce, durgunlukla birbirimize bakıyoruz, anlıyoruz, hissediyoruz, koklaşıyoruz, hasret gideriyoruz. Oradaki kuş sesleri, rüzgarın uğultusu, yaprakların hışırtısı, bana huzur veriyor, damarlarımda kanallar açıldığını hissediyorum. Başka biri oluyorum, çok mutlu oluyorum. Evrenle bütünleşme, meditasyon gibi, trans vaziyette, kelimelerle ifade etmek zor. Değil iki gün bin yıl dursam yine de ayrılmak istemem. Ruhumun oluştuğu topraklardayım, ruhsal onarım yaşıyorum.

 



Bu yazı 1194 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI