Bugun...


Bülent Bakan

facebook-paylas
Elin Beyni
Tarih: 22-06-2022 13:31:00 Güncelleme: 22-06-2022 13:31:00


Elin beyni ve belleği vardır. Bunu sanatçıların bazıları ve zanaatçıların tamamı bilir. Sanat ve zanaat nasıl oldu da birbirinden ayrı düştü diye dertlenip dururdum. Ceavbı ada vapuruna bindi geldi ve ben de bu yıllar süren meselemi çözdüm. Ada vapuru beklemek zordur. Kınalıdan Burgaza geçiş bir asır sürer. Zanaat ile sanatın ayrı düşmesi de öyle kısa sürmezdi. Ellerin becerisi sayesinde insan ilk yontma taşı yonttu ve hikaye öyle başladı. Günün gününden bugüne devam eden bir mücadele bu.

Zanaat ve sanat aslında aynı kasların çalışması ile ortaya çıkıyor. Aradaki farkı yaratan şey de Heybeliadadan vapura binip Büyükadaya gelmiyor. Yaratıcılığı didikleyen çok yılışık bir genetik arıza var. Sanat büyük bir arıza sonucu ortaya çıkmış genetik bir devrimdir. Bu bozulmanın işaretleri ilk olarak ellerde ortaya çıkmış ve kendini ilk olarak Alta Miradaki mağara duvarlarında göstermiştir. Eller mağara duvarlarında görünmeye başladığında yaratma ve üretme dürtüsünün de ilk olarak ortaya çıktığını yakından bakınca görebiliriz.

Zanaat ile sanatı ayıran bu ortak dürtüdür. Yaratma ve üretme aynı yumurta ikizi olmalarına rağmen bozulma sayesinde tanınmayacak hale gelmişlerdir. Yaratma dediğimizde aynı resmin iki kere yapılamadığını görürüz. Baskı bile olsa iki resim aynı olmaz. Mutlaka arada bir fark vardır. Acaba gerçekten de öyle midir? Kunduracı olsanız aynı ayakkabıdan yüz elli tane yapabildiğinizi sanırsınız. Yakından bakınca, iyice yaklaşınca bir sanat eseri karşınızdadır ve diğerleri ile benzeşmez. Ancak bunun ne sen farkındasındır. Ne de polis farkında. Yaratıcı ceviz ağacı çoktan Ada vapuruna binmiştir. Esasen insan teri ile üretilen hiçbir nesne birbirine benzemez. Bu bir zanaat veya sanat eseri olsun fark etmez. Sanayi ürünü işler bu aradaki sıkalayı indirip, kar maksimizasyonunu arttırınca sanat elitist hale geldi ve onu zanatten ayrı bir yere koymaya başladık. Bugün el işi ile yapılan zanaat ile sanat ürünü yanyana geldiğinde arada fark olmadığını hemen görebilirsiniz. Yakından bakın biraz. Elinize alın ve yaklaştırın. Gözünüzünde bir beyni varsa hemen farkı fark edersiniz. Bunun tam tersi olarak ready made ürünlerde dahi sanatsal yaratıcı bir esinti gören dahi sanat insanlarının gördükleri kesinlikle dehasal bir konsept bakışına aitti. İnsan elinden çıkmış olan her nesne yerinde ve zamanında bir sanat ürünü olur. Bugün çöpe attığımız nesneler yarın gelmişin geçmişi olaccaktır. Bir zanaat ürünü yapmakta zorlananm contemp sanatçısı portföyüne çoktaan almıştır onu. Dev dehasal sanatçıların açtığı yarıklarda suyun ilerlemesinden doğal bir şey yok. Olamaz da. Anlam kayması devasa boyutlarda olsa da bu doğaldır. Bir elin belleği bin sanatçıyı yaratır. Buradaki mesele bu ürünlerden çok bu ürünleri harmanlayan ellerde. O ellerde de değil de bu ellerin beyninde ve belleğinde. Ellerin bir beyni vardır ve zaman içinde devasa sanatçıların ellerinin bellekleri devasa hale gelir.

Abidin Dino’nun ve Arif’in ellere meraklı olması doğaldır. Emek olmadan zanaat ve sanat var olamaz. Bir somun ekmeğin diğerinden farklı olması bakan göz için yok hükmündedir. Aslında detaylı olarak bakılsa  bir somun ekmeğin diğeri ile farkı görülebilir. Yaratıcı bir somun ekmek çıkarmak şart olsaydı  elektrik faturası ödemekten iki yakası bir araya gelemeyen şehir aç yatardı. Yine de bir çok sanatçı aç yatıyor da esas mesele yaratıcılığın aslında ne kadar kolay göründüğü ancak bir o kadar da zor olduğu.

 

Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Ruiz y Picasso, doksan iki yıl boyunca yaptıklarını bir araya getirince ne kadar büyük bir zanaatkar olduğunu görürüz. En son ortaya çıkan boyama kitabı da bu kundura ustasının çok iyi bir butik terzi ve ne kadar lezzetli bir pankek ustası olduğudur. Pablo elleri beyinleri ile çizerdi. Eller ile aranızdaki kavgayı kazanmaz ve onları gözlemekten cayarsanız iyi bir zanaatkar olamıyorsunuz. Ellerin gücü önce kendini tanımaktan geçiyor. Ellerin belleği zaman içinde birbirine benzeyen ilgisiz ve ilişkisiz sanılan tüm eylemlerin sayısal olarak önce binlere sonra da milyonlara ve sonrasına erişmesi ile söz konusu oluyor. Eller sonra Fransız Devrimi yapıyor ve bağımsız hareket etme yeteneği kazanıyor. Bu arada önce yağ bağlıyor sonrasında bu yağları kasa çeviriyor ve gözü kendine eş danışman olarak atıyor. Seçilmiş ile atanmışın çatışması boşuna değildir. Usta sanatçıların olgunluğa erişmeden başyapıtlarını verdiğine nadiren tanık oluyoruz.

 

Ellerin bir belleği olmasından doğal bir şey yoktur. Ellerin becerikli ve bellekli bir el olup olmadığını nasırlarından anlayabilirsiniz. Emekçi elleri zanaatkar elidir. Sanatçı ellerine bakın: ellerde nasırlar yoksa mutlaka asistanlarının ellerinde nasır vardır. Sanat ürünleri nasır olmadan ortaya çıkmaz. Elleri elinize aldığınızda o eller  Abidinin elleri olur. O eller Abidinin adalarıdır aynı zamanda. Her bir adanın kendi beyni ve belleği vardır. Bu beyin ve bellek sanatçıların da arasındaki ayrımı oltaya çıkarır. Kötü sanat eseri ve yüksekten uçan sanatçı yoktur. Yakından baktığınızda belleğin ve nehir yatağının yeterince aşınmadığını görürsünüz. Her sanatçı Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Ruiz y Picasso boyutunda bellek yaratsa ve Nazım kadar yükselse aradaki farklar gezegenler arasındaki seviyeye ulaşır. Bellek demek sanatçının kendisini bulması da demektir aynı zamanda. Boş bir bellek yüzeyinin tamamen sanatçı ile dolması için Tebeşir Çağından bugüne kadar geçen sürece ihtiyaç vardır.

 

Ellerin bir beyni ve bir belleği vardır. Dokunduğunuz her kıvrımın her kenarın her köşenin ısısını hacmini, sevgisini ve enerjisini belleğine kaydeder ve sonra bu bir yaratıcı bir detaya dönüşür. O nedenle heykel ile bir bağı bağlantısı olmayan sanatçıdan iyi bir sinemacı olmaz. Yedinci sanatın devasa isimleri iyi birer ressam, heykeltraş ve doğaldır ki iyi bir fotoğrafçıdır da aynı zamanda.

 

Yaratıcı esin kaynağı öyle kolayca bir kayığa binip gelmez. O bir Ada Vapurudur. Her bir adaya uğrar, yanaşır-kalkar ve oradan yolcu bindirir indirir ve bu süre içinde de kendine bellek ve bir miktar da beyin kıvrımı yaratır. Elin bir beyni ve belleği vardır. İyi bir sanatçı olmanın koşulu nasırlı bir ele sahip olmaktır. Elin beyni ve belleği yoksa iyi bir sanat eseri ortaya çıkar demek için ortada ciddi bir çıkar olması gerekir. Eleştiri Tanrısı da yattığı yerden kanal değiştirmeye devam eder.  Sanat eseri nicelik ve nitelik olarak bunu hemen açık eder. Hemen hiçbir alanda bunu göremeyiz. Elin beyni ile politika yapanlar ise tam bir kaos üretirler. Ortaya çıkan kaos ise tam olarak da Kaos Teorisine uygundur. Boston’da kanat çırpan bir at sineği Müsilaj Denizinde Lodos Fırtınası yaratır ve foseptik kokusunu Bizans entrikalı foseptik şehrin sokaklarına yayar. 



Bu yazı 4090 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI