Bugun...


Dr. Abdullah Köktürk

facebook-paylas
Ertuğrul Fırkateyni'nin Dönüşü Olmayan Japonya Seyri
Tarih: 17-09-2015 00:47:00 Güncelleme: 17-09-2015 10:31:00


 

Türk-Japon ilişkilerinin başlangıcı olarak, 1871’de Japon Dışişleri Bakanlığı’nda kâtip olarak çalışan Fukuçi Geniçiro’nun, Japon imparatoru Meici’nin (Meji) Avrupa’ya gönderdiğ­i heyet başkanı Büyükelçi İvakura’nın görevlendirmesi ile İstanbul’a yaptığı ziyaret gösterilmektedir.[1]

Bu ziyaretten 7 sene sonra 1878 de Japon okul gemisi Seiki’nin İstanbul’a yaptığı ziyaret ve bu ziyaret sebebi ile Osmanlı gazetelerinde Japonya ve Japonlarla ilgili haberlerin yayımlanması, Osmanlı toplumunun az da olsa Japonları tanımasına vesile olmuştur. Bu ziyaret esnasında İstanbul da on iki gün kalan Japon gemisi Haliç’e demirletilmiş, geminin komutanı ve üç subayına Padişah II. Abdülhamit tarafından birer Osmanlı nişanı verilmiştir. 1881 yılında Japon İmparatorluk hanedanından Prens Kato Hito başkanlığ­ında bir heyetin İstanbul’u ziyareti ve aynı yıl Japon Dışişleri Bakanlı­ğı Müşaviri Yoşida Masaharu’nun II. Abdülhamit tarafından kabulü ile Japon-Osmanlı ilişkileri gelişmeye başlamıştır.[2]

Ancak Japonya ile ilk kapsamlı resmi ilişkilerin başlangıcı, 1887 yılında Japon İmparatoru’nun ye­ğeni Prens Komatsu’nun İstanbul’u ziyareti iledir. Ekim 1886 dan Kasım 1887 ye kadar Amerika, Avrupa ülkeleri ve Çin’i kapsayan büyük bir inceleme gezisine çıkan Prens Komatsu, ilk Japon azilzadesi olarak İstanbul’u da ziyaret etmiş ve padişah II. Abdülhamit in huzuruna kabul edilerek, Japon İmparatoru’nun dostluk mesajını iletmiştir. II. Abdülhamit, Prens Komatsu ve heyetine büyük yakınlık göstermiş, itibarlı bir misafir olarak onları Dolmabahçe Sarayı’nda a­ğırlamıştır. Ayrıca kendilerine madalya ve nişanlar da tevcih edilmiştir. Temsilcilerinin gördüğ­ü büyük yakınlıktan ve padişah tarafından nişanlarla onurlandırılmalarından son derece mütehassis olan Japon İmparatoru Meici, II. Abdülhamit’e teşekkür mektubu gönderirken, Prens Komatsu da başta Sadrazam Kamil Paşa olmak üzere yakın ilgi gördü­ğü devlet adamlarına hediyeler ve nişanlar göndermiştir. Ayrıca ertesi yıl Japon hükümeti tarafından Prens Komatsu’nun görmüş oldu­ğu yakın ilgiye ve misafirliğ­e teşekkür etmek üzere, padişaha Japonya’nın en büyük nişanı Büyük Krizantem Nişanı’nın verilece­ği ve buna karşılık da Osmanlı Devleti’nden Japon İmparatoru’na uygun bir nişanın verilmesinin mümkün olup olmadığı sorulmuştur. Osmanlı hükümeti de, mütekâbiliyet esasına uygun bir imtiyaz Nişanının itasının uygun olacağ­ı görüşünü bildirmiştir.[3]

Japonya’ya bir askeri gemi gönderilmesinin görünürdeki nedeni, bu nişanın Japon İmparatoruna götürülmesi ve o yıl Deniz Harp Okulundan mezun olacak son sınıf öğrencilerine Çin ve Japonya sularında açık deniz eğ­itimi prati­ği kazandırmak  olmasına ra­ğmen, perde arkasındaki nedenleri de vardır. Bu nedenleri çözümlemek için, ondokuzuncu yüzyıl sonlarındaki dünya konjonktürüne bakmak yeterli olacaktır.

Almanya ile Osmanlı İmparatorlu­ğu ilişkileri Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Kasım 1889‘da İstanbul’a yaptığ­ı ziyaretten beri gelişme göstermişti. Ayrıca, 1877’de Hindistan’da imparatorluk kuran, 1882 de Mısır’ı işgal eden ve Arabistan’ı işgal planları yapan İngiltere, sadece unvan olarak kalmış görünse de Hilafet makamının Osmanlı sultanının elinde  olmasından son derece rahatsızdı. İşte İngiltere’nin İslam dünyasında Osmanlı İmparatorluğu’nu çevreleme politikalarından rahatsızlık duyan Sultan Abdülhamid bölgeye göndereceğ­i bir askeri gemi ile, hem Japon imparatorunun nişanına karşılık vermeyi, hem de Hint okyanusuna kıyıdaş ancak Arap ırkından olmayan Müslüman toplulukların yaşadığ­ı Hindistan, Malezya ve Endonezya gibi yörelere de u­ğrayacak bu geminin oralarda sultan-halifenin bayra­ğını göstererek Osmanlı sultanının sadece Arapların halifesi olmadı­ğını gösterece­ğini düşünüyordu. Abdülhamid’in bu askeri gemi okul gemisi hüviyetinde olacağından konunun istismar edilmesini önlemeyi düşünmüş olması da mümkündür.

Sefer için ilk olarak daha sağ­lam ve yeni olan, makinesi de daha kuvvetli olan Asar-ı Tevfik  gemisi düşünülmüştür. Ancak Girit ve Sisam adalarındaki karışıklıklar ve Arnavutluk tarafındaki ayaklanmalar yüzünden elde birkaç adet işe yarar gemi bırakmak düşüncesi ile Asar-ı Tevfik'den vazgeçilmiş, yerine Ertuğ­rul gemisi teklif edilmiştir.[4]

Ertuğ­rul gemisi 1854 yılında İstanbul Taşkızak Tersanesi’nde inşa edilmiş[5], 1869 yılında İngiltere de kazan montesi yapılmış, 1888 de kazan ve çevresi hariç bakımı yapılmış, ahşap, oldukça yaşlı, yıpranmış bir gemi idi. Bu geminin bu şekilde seyre çıkamayaca­ğını rapor eden İngiliz Çarkçıbaşı Harty bey, ada vapurlarından birine tayin edilmiş[6], Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa tarafından hazırlık emri verilen Ertu­ğrul personelini tamamlamaya başlamıştı.

Gemi komutanlı­ğına Bozcaadalı Hüsnü Paşa’nın damadı Miralay Osman bey atanmış, süvarili­ğe ise Basra komodorluğ­u yapmış, Hint denizlerine aşina, denizcilik ve seyir bilgisi yüksek olan Binbaşı Ali bey rütbesi yarbaylı­ğa yükseltilerek tayin edilmiştir.[7]

Seyir hazırlıklarına ilave olarak, tüm personele ikişer adet aynı renk fesle, ikişer takım kışlık ve dörder takım yazlık elbise ve üçer çift ayakkabı verilmiş, gidilecek limanların fotoğraflarını tab etmek üzere bir fotoğ­rafhane tesis edilmiş, açık denizlerde taze et ihtiyacını karşılamak için 4-5 büyükbaş hayvan ve yeteri kadar koyun alabilecek bir a­ğıl oluşturulmuş, fesleri kalıplamak için top ambarında mangal kömürü ile çalışacak bir kalıphane dahi kurulmuştur.[8]

Ertu­rul gemisi 54’ü subay, 13’ü son sınıf ö­renci subay olmak üzere toplam 617 personel ile 1889 yılı Temmuzunun ikinci Pazar günü İstanbul’dan hareket etmiştir. Ertu­ğrul gemisi Süveyş kanalında iken ilk kaza haberi de gelmiştir. Ceride-i Bahriye den[9] okuduğ­umuza göre, Ertuğ­rul, kılavuz gözetiminde iken Süveyş kanalında karaya oturmuş, kanal idaresinin yardımı ile kurtarıldıktan sonra kılavuzun gördü­ğü lüzum üzerine sahile bağ­lıyken rüzgar ve akıntının şiddeti ile ters yöne dönmüş, kıçı sahili bulmuştu. Bu çarpma sonucu dümen bodoslaması kırılarak denize düşmüş, yapılan araştırmalardan sonra söz konusu bodoslama bulunarak gemiye alınmıştı. Firkateynin Süveyş Limanında havuza çekilerek tamir edilmesi gereğ­i, Osman Bey tarafından telgrafla Bahriye Nezareti’ne ve Mabeyn’e arz olunmuştu.[10]

İki aya yakın bir süre Süveyş’te (21 günü havuzda) kalan Ertuğ­rul, onarımı tamamlanarak 24 Eylül 1889 günü Süveyş’ten hareket etmiş ve 7 Ekim 1889’da Aden’e varmıştır.[11] Ertu­ğrul, 11 Ekim 1889’da Seylan/Kolombo’ya müteveccih olarak hareket ettiğ­i halde, ikibin yüz millik bu mesafeyi rüzgar kesilirse kömürü de yetmeyeceğ­inden rotasını bin altı yüz mil mesafedeki Bombay’a çevirmiş, 21 Ekim günü Bombay limanına varmıştır. Gemi Bombay’da büyük bir ziyaretçi akınına u­ğramıştır.

27 Ekim günü Bombay’dan Kolombo’ya hareket eden Ertuğ­rul, hareketinin altıncı gününde baş tarafından su almaya başlamış, yapılan kontrolde baş bodoslama kaplamalarının tamamıyla çürüdüğ­ü görülmüştür.  Gemi imkanları ile onarım yapıldıktan sonra kapsamlı onarımın Singapur’da yaptırılmasına karar verilerek, 11 Kasım 1889 günü Kolombo’ya varılmıştır. Seylan halkı gemiye Bombay’daki kadar alaka göstermiş kalınan birkaç günde gemiyi binlerce kişi ziyaret etmiştir. 13 Kasım 1889 günü Kolombo’dan hareket edilmiş, 1500 millik mesafe 15 günde kat edilerek 28 Kasım 1889 da Singapur’a varılmıştır. Burada 3 ay kadar kalan Ertu­ğrul havuza alınarak baş bodoslama kaplamaları de­ğiştirilmiş, Yine Singapur’da Komutan Osman Bey’in  paşalığ­a terfi ettirildiğ­ine dair telgraf gemiye ulaşmıştır. 3 Mart 1890’da Singapur’dan hareket eden gemi 10 Mart günü Saygon limanına varmıştı. Burada 10 gün kalındıktan sonra Hong-Kong’a hareket edilmiş,  ancak şiddetli bir fırtınaya yakalanarak tekrar Saygon limanına dönülmüştür. 8 Nisan günü tekrar Hong-Kong’a hareket eden Ertu­ğrul, 15 Nisan 1890’da limana varmış, 22 Nisan günü Nagazaki’ye gitmek üzere yola çıkmıştır.  Şiddetli bir fırtına sonucu Çin’in Fuço limanına sı­ğınılmış, burada 10 gün beklenildikten sonra, Nagazaki, Kobe limanlarına uğ­ranılarak İstanbul’dan hareketinden 11.5 ay sonra 17 Haziran 1890 günü Yokohama’ya varılmıştır.

Japonya da kalınan 3 ay zarfında İmparator tarafından kabul edilen Ertuğ­rul kumandanı Tuğamiral Osman Bey, Japon İmparatoruna Padişahın büyük nişanını ve çeşitli hediyeleri takdim etmiştir.[12]

15 Eylül 1890 günü Yokohama dan hareket eden Ertu­ğrul hareketinden 3 gün sonra şiddetli bir fırtınaya yakalanarak 11 Eylül 1890 günü gece 21.00 civarlarında Kobe yakınlarında Oşima kayalıklarına çarparak batmış kurtulan 69 personel haricinde, komutan Osman Bey dahil tümü şehit olmuştur.  Batan firkateynden kurtulan 6 subay ve 63 er, Hei ve Kongo adlı Japon Kruvazörleri ile Ocak 1891 de İstanbul a getirilmişlerdir.[13]

 

 

[1] Türk Japon İlişkileri ve Ertuğrul Firkateyni’nin Öyküsü, Kültür Yayınları Tarih Dizisi: 52,  Ankara:  Deniz   Kuvvetleri  Basımevi, s. 55.

[2] a.g.e., s. 56.

[3] a.g.e., ss. 57-57. (II. Abdülhamit’e Japon İmparatoru’nun gönderdiği Büyük Krizantem Nişanı halen Topkapı Sarayı  Hazine Dairesi’nde teşhir edilmektedir.)

[4] Arif Hikmet Fevzi ILGAZ, Hasene ILGAZ,  Ertuğrul Firkateyni (Yüzüncü Yıl Armağanı), Türkiye   Şehitlikleri İmar Vakfı Yayınları No:3. (t.y.), s. ı3.

[5] Deniz Kuvvetleri Dergisi, Sayı: 593 Eki, Temmuz 2005, s. 2.

[6] Osman ÖNDEŞ, Ertuğrul Firkateyni Faciası, Belge Yayınları, 1972, s. 11.

[7] ILGAZ, a.g.e., s. 15.

[8] Türk Japon İlişkileri ve Ertuğrul Firkateyni’nin Öyküsü, a.g.e., s. 84.

[9] Ceridei Bahriye’nin yayınlanmaya başlamasıyla Ertuğrul gemisinin seyri aynı zamana rastlamaktadır.  Bu dergi bugünkü Deniz Kuvvetler Dergisi’nin o zamanki adıdır.

[10] Ceride-i Bahriye, Sayı: 4, 7 Ağustos 1889.

[11] Deniz Kuvvetleri Dergisi, Sayı: 593 Eki, Temmuz 2005, ss. 10-11.

[12] Ceride-i Bahriye, Sayı: 31 20 Ağustos 1890.

[13] Süleyman Nutki, Ertuğrul Firkateyni Faciası, Bahriye Matbaası, 1911, s. 98.

 



Bu yazı 23626 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI