Her şey, 11 Eylül 2001'de ikiz kulelerin vurulmasıyla başladı. Bu olay sırasında yaklaşık 3.000 kişi öldü. Ancak bu bahaneyle Afganistan'da da yüz binlerce masum insan öldürüldü. Bir başka saldırı, Irak'ta kimyasal silah olduğu iddiasına dayanıyordu. Bu sefer daha fazla insan öldürüldü ya da sakat kaldı. Bu projenin adı muhtemelen "geleceği yapmak" idi. Bu projenin devlete en büyük yararı, vatandaşların terör korkusuyla özgürlüklerin bir kısmından vazgeçmeye istekli olmalarıydı.

Bu projenin pratikleri Amerika Birleşik Devletleri tarafından stratejik ortaklarına da öğretildi. Avrupa ve Dünya'nın büyük başkentlerinde bombalama ve terör olayları başladı. Devletler geleceği yapmayı öğrenmeye başlamışlardı. Doğuya doğru terörizmden ölenlerin sayısı artmaya başladı ve katliamların sonuçları daha trajik olmaya başladı. “Geleceği yapmak”, aynı zamanda, ülkelerde hızlı siyasi sonuçlar elde etmek için de kullanılmaya başlanmıştı.

“Geleceği yapmak” her zaman bir devlet projesidir. Herhangi bir ülkede askeri güçlerin yardımı olmadan gerçekleştirilemez. Örneğin, Türkiye'de “Balyoz” ve “Ergenekon” davalarında subaylar ve generallerin yargılanması, hükümetin dış politikada hızlı hareket etmesini sağlamıştır. Bu davalar yalancı tanıklar ve sahte kanıtlarla sürdürülmesine rağmen, AKP iktidarı ve Erdoğan, bu davaların siyasi sonuçlarından yararlanmıştır. Genel Kurmay Başkanlığı'nın bu davalara dair sahte kanıtların hazırlanmasına yardımcı olduğuna inanan ve bu anlaşmanın dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral, Büyükanıt ile Erdoğan'ın 2007 yılında İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndaki görüşmesine dayandığına inananlar vardır. Bunlar 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişiminin Genelkurmay yardımı ile yapıldığını da vurgulamaktadırlar.

Son olarak, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda ortadan kaybolan gazeteci Cemal Kaşıkçı, yeni bir “geleceği yapma” olayıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu sefer, daha öncekilerden farklı olarak amaç, daha önce gerçekleşmiş olan bir olayı gölgelemek de olabilir. Olayı çözmek isteyenler gazetecinin Türk nişanlısını izlerlerse gerçeğe yaklaşabilirler. Belki, Kaşıkçı ölmedi ve Güney Amerika ülkelerinden birinde yeni hayatına başlamış olabilir.