Bugun...


Sibel Çağlar

facebook-paylas
Aldanmak ve Aldatmak
Tarih: 19-02-2021 22:09:00 Güncelleme: 20-02-2021 22:13:00


 

1600'lü yılların sonlarında birkaç Hollandalı, bugünkü New York Manhattan adasını 24 dolar ve incik boncuk karşılığında yerleşik Kızılderililerden almıştı.

 

Aldanmış mıydı Kızılderililer..!

 

Belki.

 

Ama o 24 doları ortalama %8 den faize verselerdi, sattıkları yeri bugünkü durumuyla 5 kere alabilirlerdi.

 

O zaman ne...

 

Aldatmış mıydı Kızılderililer ?

 

Aldanmak, aldatılmak, aldatmak kolay populatif retoriklerin başında gelir, söylemesi bedavadır, geri dönüşleri ucuz.

 

Amerika’nın kurucu babalarının hepsi de köleliğe karşıydılar ama hepsinin de köleleri vardı. B. Franklin birine Otello adını verip dalgasını bile geçiyormuş, G. Washington içlerindeki en insaflısı. Meşhur Jefferson en iştahlısıymış. Adamın bir kaç melez yavrusu soylarını halen devam ettiriyor birleşik devletlerde.

 

Bu adamlar oluşturmuşlar meşhur özgürlükler anayasasını ve insan hakları beyannamesini.

 

Düşüncelerin kararlaştırıldığı toplantıdan çıkan Franklin'e bir kadın yaklaşıp sormuş, "söyleyin doktor neye sahibiz. Bir Cumhuriyete mi yoksa bir Krala mı?" Bir Cumhuriyete hanımefendi, demiş Franklin. Eğer uygulayabilirseniz! diye tamamlamış.

 

Aldatmışlar mı Amerikalıları Kızılderililer yoksa, düpedüz aldanmışlar mı?

 

Fransız devrimini ateşleyen söylemdi, "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler"

 

Uydurulmuş kuyruklu bir yalandı ama işe yaramıştı işte.

 

Terör, kararlılık ve adalet, yalınlık ve çabukluk demektir, diye bağırıyordu Robespierre.

 

Terör, despot bir hükümetin dayanağıdır, despotluğa karşı özgürlüğün despotluğudur, diyerek karartıyordu pudralı suratını.

 

Köylü, esnaf, asker, bilim insanı, sanatçı, zanaatkâr, soylu, yandaş binlercesinin boynunu vurdurdu.

 

Kardeşlik, eşitlik, özgürlük diye herkesi öldürüyordu, "güç ben de artık, asarım da keserim de" diyordu.

 

Aldatmış mıydı insanları Robespierre?

 

Sadece bir sene sonra yasama meclisinde kendisine kahrolsun despot diye bağırıyorlardı.

 

Giyotin'in altına yattığında ne düşünüyordu kim bilir...

 

Aldanmış mıydı Robespierre..!

 

Şimdi ne diyor bizim Recospierre.

 

Teröre karşı savaşacak siviller olabilir. Gerekirse halk silahlansın.

 

Yahu böyle şey olur mu, güvenlik kuvvetleri yok mu bu memleketin, diyenlere "bakın işte bunları diyenler kurşun askerdir" diye ayar çekiyor.

 

Birbirimizi aldatmayalım diyorum ama aptalca şeyler yapmayı göze almazsanız da, hayatınızda önemli şeyler olmuyor.

 

Sorusu olan?

 

Baş Tanrı Zeus dermiş ki, "insanlar hak ettiklerinden fazla acılar çekiyorlarsa, bu tanrıların yüzünden değil, kendi kalplerindeki körlüktendir"

 

İnanalım mı?

 

Hem de nasıl!

 

Fitne tanrısı Eris'in muzur kızı Ate, tüm zamanını ölümlüler arasında aptallığı teşvik etmekle, çılgın projeleri için mazeretler sağlamakla geçirirmiş.

 

Potansiyellerle oyuncak gibi oynayan zamane Ate'leri tükenmediler.

 

"Ata güvenmeyin Truvalılar, Yunanlıların verdiği hiç bir hediyeyi asla kabul etmem" demişti Kahin Laokoon.

 

Tanrılar, yılanlar gönderip çocuklarıyla birlikte boğdurdular adamı sussun diye.

 

Güvenilmezin hediyesi ister Yunan'dan ister Katar'dan, içine bakacaksın önce.

 

Hani yada benim Kanalım'dan uzay çağına bir koşu gidiverip, bastırıyor binbir gece masallarının sahibi.

 

Kıbrıs savaşını 5 tane F104 ile kazandık ama aynı adaya mangal yellemeye 8 Jetle giden ülke olduk, mesaj verdik anlaşılan, niyeyse artık. Ne Allah'ın adamı Akdeniz'de niye demirli gemilerin elin herifi bilmiyor mu?

 

Görmemişin Jumbosu kanalın kapısına bırakılan tahta at.

 

Topuğundan ölesi Aşil bile doğrudan yanadır.

 

Virgilius, Hades'in kapılarından ne kadar nefret ediyorsam, bir şeyi söylerken diğerini saklayanlardan da o kadar nefret ederim, dedirtiyor ona Aeneid söyleminde.

 

Şimdi ne anlatırsa anlatsın dünya lideri kahramanımız, artık galaksiye dikti gözlerini. Dikti dikmesine de, uzay projesi başına atadığı şahıs "on yıl" uzaya milli imkanlarla gitmek diye birşey söz konusu değil, deyiverdi. Bütün karizma yerlerde, ne olcek şimdi.

 

En iyi masalcının inanırlığı yoksa, hikayesinin değeri de düşüktür.

 

Geldiğimiz durum, ünlü Melian diyaloğundaki, "güçlüler yapabildiğini yapar, zayıflar da yapmak zorunda olduklarını" sözüdür.

 

Yaşarken işlenen günahların bedeli belki öte diyarda ödenecektir.

 

Ama, atılan aptalca adımların faturası peşinen tahsil ediliyor.

 

Sorusu olan?

 

Bitirdik o zaman!..



Bu yazı 4060 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI