Oldukça soğuk, kemiklerimi üşüten, sanki beni "Ay'a Bak" diye göğe uçurmak isteyen rüzgâra direne direne yerde ayaklarımın üstünde kalmaya çalışıyorum.
Çocukluk ve ilk gençlik dönemimde dinlenmek için geldiğimiz, şimdi ise koşturmaktan oldukça yorucu bir Sığacık gününün sonrası, yolculuk hazırlıkları yaparken, yeni gündem beynimin loblarını şişiren düşünce yoğunluğu dayanılmaz olunca.
Amannn bir gece daha kalayım bari.
Kim bilir belki bir daha göremeyeceğim, çocukluğumda salıncak kurduğum, koşa koşa cıvıl cıvıl oyunlar oynadığım, bisikletten düşüp dizlerimi kanattığım, geceleri yıldızlar izlediğim anılarımı biriktirdiğim anneannemin birkaç yüz yıllık zeytin ağaçlarıyla dolu çocukluğumu, dedim.
Tembellik hakkımı kullandım.
Gara, seçim dönemine girmiş Türk siyasetinde yeni bir boyut, siyasi cephelerin yeniden dizayn edilmesidir.
Türkiye sosyolojisi oy dağılımı olarak yüzde 85'in üstünde bir oranda milliyetçilik tabanlı seçmen kitlesinin kazanılması üzerinden yürütülürken terör politikalarından siyasi çıkar sağlama tehlikesini çok cömert kullanmaktadır.
Gara'da rehin tutulan insanlarımızın şehit edildiği o mağaranın krokisi anlaşılıyor ki, teslim olan 2 PKK'lının verdiği bilgilerle insanlarımız şehit edilmeden önceden çizilmiş.
Olanları özetlersek, olay bir ay önceden beri süren KDP ile PKK çatışmasına kadar uzanıyor.
AKP hükümeti savunma bakanı ise mağaranın beş aydır izlendiğini söyledi.
Aslında Gara bölgesine operasyon kararı Barzani AKP'yi ziyarete geldiği gün başlıyor.
Barzani PKK ile aralarındaki bölge paylaşım savaşına AKP hükümetini ortak ediliyor.
Yani Barzani'nin KDP'si AKP ile işbirliği yaparak peşmergeyle PKK bölgesine ortak harekât planlıyor. (Muhtemelen) Barzani kaynaklarından Murat Karayılan'ın Gara'daki o mağarada olduğuna dair ikna edici sahte istihbarat veriliyor.
AKP hükümeti (Şahsım) iç politikaya malzeme olacak bu nefis haberi kaçırmayıp iştahla müjdeye ve iktidarını tahkime hazırlanıyor.
Harekât -98'de Apo'nun yakalanması gibi- hızlandırılıyor.
Sonuç fiyasko.
Ortada ne Karayılan var ne Bahoz.
Sadece 13 rehin alınmış insan cesedi.
Onlara önce siviller denildi sonra da yıllardır PKK elindeki rehinler olduğu anlaşıldı. (Aynen Roboskide olduğu gibi kandırılma durumu muhtemel, Roboski'de de ABD ve İsrail tuzağa düşürmüştü)
Mağarada ciddi mukavemet olmadığına göre sadece rehineler ve rehineler başına nöbetçi bırakılmış teröristler var.
13 rehinenin hepsi de ölü bulunuyor.
Yani şehit...
Neyse, ne diyordum?
Sonra annemin evinin birikmiş elektrik faturalarını ve doğal gaz faturalarını yatırmaya bankaya girdim ki, 1 metreküp gaz 2,30 lira olmuş.
Vay be... dedim.
Sadece ölenlerin değil herkesin anasını ağlattılar.
Annem de emekli maaşının yetmemesine ağlayarak rahmetli oldu gitti.
Sonra "Şahsımın" yine bir seçim dönemi içinde Suriye'deki çatışmalar için söylediği vecize geldi aklıma "bir mermi kaç lira sen biliyor musun?"
Gaflet işte.
Bir daha şüpheye ve beise düşmemem gerektiğini hatırladım.
Ne diyordu Holkheimer "Hitler döneminin en ilginç olgularından biri de akıllı olmanın aptallığı hakkındaydı"
En iyisi aptal olmak.
Gülün Adı romanındaki Salvatore gibi.
Aptal.
Sadece aptal.
Zaten biz istesek de istemesek de birileri aptal yerine koyacak.
En iyisi biz itiraf edelim.
Aptalız yahu..!
Aklım almıyor olan biteni.
Diyalektik olarak sorgulamaya hiç bir mantıklı yanıt bulamıyorum.
İçişleri bakanı HDP'yi terör örgütü üzerinden sıkıştırmak isterken şehit olan insanlarımızı kurtarmak için HDP'li grup başkanvekili ile görüşüldüğünü, o grup başkanvekilinin de "bir kaç gün misafir ederler bırakırlar" dedi, diyebiliyor.
Aynı içişleri bakanı partisinin bir başka yetkilisi Ünal soyadlı siyasetçinin "istediğimizi söyleyecekse TRT'ye Karayılan'ı bile çıkarırız" dediği terörist Karayılan'ı parça pincik etmekten bahsediyor.
Kitleleri içte terör kavgasına tutuşturmak için her şey yapılırken, hükümet ABD ile al gülüm ver gülüm işlerinde.
ABD'nin Gara açıklaması "evlere şenlik" diyenler, Erbil'de ABD üssünün bulunduğu bölgeye yapılan ve 1 Amerikan askerinin yaralandığı füze saldırısı için kınama yayınladı.
Türkiye-ABD arasında Barzani Kürdistan'ını tesis etme planları işlerken halklar bölünüp parçalanma yoluna, ulusal nefret çukuruna sokuluyor.
Aynı siyasal ve ideolojik gericiliğin her emperyalist girişime eşlik ettiği gibi. Gara operasyonunun kumandanı ABD dışişleri ile dün toplantı yapıp, "yarın Türkiye'de dönüm noktası olacak" diye açıklama yaptılar.
Evet, olguları yöneten değilseniz yönetilen sizsiniz...
Bu yol HDP'nin kapatılmasına Kürt halk sivil direnişine giden yol ve şu anda ABD'nin yeni oyuna izin vermesini bekliyorlar.
ABD izin verirse olur, vermezse uygun zaman beklenecek bir şeydir bu.
Soylu ve Akar'ı muhalefete yollayarak önden onları kafalamak da istiyorlar.
HDP'nin kapatılmasıyla sınırlı da değil amaçları.
Sonra muhalefet parçalanacak, yeni ittifaklar kurulacak, seçim barajı değiştirilecek, seçim sistemi değiştirilecek, anayasa ile oy beklenilen çeşitli politik gruplara seslenilecek, sonra da seçime gidilecek.
Kazanması için BOP planının yürüdüğü kişi kazanacak.
AKP orta Anadolu milliyetçilik oylarına yeniden yelken açmak isterken bünyesinden kopan yeni partileri mümkünse kendi ittifakı içine çekmek, mümkün olmazsa millet ittifakını HDP koçbaşı ile parçalara ayırma strateji ve taktik hamlesini izleyeceği yol haritası kuruyorlar.
Bu planın çok ciddi çeşitli sorunları var, öncelikle başarı garantisi yok, tıkır tıkır işleyeceği söylenemez.
Ama onların kafalarına ve yaptırdıkları anketlere göre tıkır tıkır işliyor.
Kararsız yüzde otuz beş oyun enaz beşte üçünü alacağı hesabını yapıyor.
Muhalefet ise "cumhur ittifakı"nı yerlerde gösteren anketlerin bombardımanıyla sersem halde.
Fakat yeni olgulara göre hükümet gibi kıvrak ve hızlı uyum sağlama konusunda yeterince atak ve cesur davranamıyor.
HDP'yi ne yapacaklarını halen bilmiyorlar mesela ve AKP-MHP'li olmayan seçmen kalabalığını sürüncemede, pasif, etkisiz, eylemsiz bırakıyorlar.
Karşı devrimci AKP ve tarikatlar hükümetine karşı, Türk halkının özlemle beklediği tam bağımsız Türkiye devrimci ve kurucu çağrıları ve siyasal eylem programları yok çünkü.
Bıraktıkları boşlukları karşı-devrimciler tarafından dolduruluyor.
Sosyolojik tersine gidişatı değiştirmek, karşı-devrimle kitlesel kavganın yoluna girmeden olmaz.
Tarihsel ve politik devrimler çağında bile kavgadan kaçanlara zafer getirmemiştir ürkek davranışlar.
Cesaret daha fazla cesaret...
Bu seçmen kalabalığına anlatılması ve soru işaretsiz netleştirilmesi gereken şey "hesap soracağız" siyasetidir.
Bu noktada hatırlamak gerek, 1969 yılının 10 Şubat'ında, Dolmabahçe açıklarına demirleyen ve karaya çıkan askerleri önceki yıl denize dökülen 6. Filo'nun temsil ettiği Amerikan emperyalizmine karşı, sosyalistler ve yurtseverler tekrar eylem başlatmıştı.
16 Şubat günü yani 52 yıl önce bugün, "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü" düzenlendi.
40 bin kişi Beyazıt'tan Taksim'e "emperyalizme hayır", "köylüye toprak yok Amerikan üslerine toprak çok", "Vietnam'da barınamayan Türkiye'de tutunamaz" gibi sloganlarla yürüdü.
Fakat Kanlı Pazar olarak tarihe geçen, 2 protestocu kişinin katili ortaçağcı tarikatların emperyalizme bağlılık yemini olan, kontrgerilla tarafından tertiplenen saldırı ile yarıda kaldı.
1969'da yarım kalan Emperyalizme ve Sömürüye Karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü ve Miting'i devam ettirmenin şimdi tam zamanı.
O zaman bu barışçıl ve izinli eylemi ABD'nin kanatları altındaki ayrıcalıklarını kurtarmak için terörize edenler, şimdi ''Amerikan emperyalizminin bir tavsiyesi'' dedikleri bir rejimi 6. Filo ile yer değiştirdiler.
52 yılda emperyalizmin ve sömürünün uluslararası sermaye ordularınca zaptetmediği kale kalmadı.
Ama ''istiklal ve cumhuriyetine kastedenler'' için işlerin eskisi kadar iyi gitmediği de ortada.
Onlar bilime, vicdana yenilecek gerileyecekler, devrim ilerleyecek.
Bu iş, birlikleri ne kadar dağılmış olursa olsun tam bağımsız Türkiye devrimcilerinin ve 1969'daki gibi halk-öğrenci gençlik öncülüğünün ve kendisini yurtsever olarak bilen herkesin işi.
Emperyalizme ve Sömürüye Karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü ve Miting, bugün her şeyden önce Türkiye halk hareketinin selameti için, sonra da tüm demokratik, istibdat karşıtı, ekonomik kurtuluşun yakıcı gereksinimlerini ve şikayetlerini taşıyan, emperyalizmi yok etme arzusu duyan tüm halkın mevcut durumdan çıkışı görebilmesini sağlayacak.
Bilimsel, laik, çağdaş, yerli üretimden ve toplumdan yana görüşleri açıklamak, netleştirmek ve uluslararası sermayeyle daha gelişkin bir savaşıma kıvılcım çakmak, emperyalizmin son planını bozmak için şart.
Türkiye'nin ikisi de önemsiz küçük azınlığın korkak ve işbirlikçi çıkarlarına sadık ABD projesi "iktidar" ve "muhalefet" ile geçirilecek kadar değersiz zamanı yok.
Gara operasyonları Gara ile sınırlı kalmayacağını görmemiz gerekiyor.