Bugun...


Mehmet Özkan

facebook-paylas
Lise Aşkı
Tarih: 05-05-2021 00:01:00 Güncelleme: 06-05-2021 11:25:00


 

Lisede birbirlerini seviyorlardı. Uzaktan bakışıyorlardı. Hepsi o kadar. Okul bitip de eve gidince sabaha kadar okula gidecek anı, onu görmeyi hayal ederlerdi. Ne hayaller kurmazlardı ki. Aşk böyle bir şeydi.

 

Anadolu kasabalarında, aşklar sadece uzaktan bakma şeklinde yaşanırdı. Kızın adı aşk dedikodularına karışsa, babası hemen onu okuldan alırdı. Gelin yapmak isteyen bir sürü akrabası vardı. Okul hayatı biterdi. Aşk dedikodusunda adı çıkacağına canı çıksa daha iyi olurdu. Erkek için böyle bir sorun yoktu.

 

Liseyi bitirince herkes gibi onlar da kendilerini hayat mücadelesinin içinde buldular. Ortamları, çevreleri ve ilişkileri değişmişti. Aynı meslekten işyerinden arkadaşları ile evlendiler. Çocukları oldu. Yıllar su gibi geçti. Çocukları Üniversiteyi bitirmiş ve evlenmişlerdi. Torunları da vardı her ikisinin.

 

Aradan kırk yıl geçmişti. Facebook çıkınca, onlarda herkes gibi arkadaşlarını merak edip bulmaya çalıştılar. Eski aşklarını da buldular.

 

Mesajlaştılar. Ne işi yapıyordu, evlenmiş miydi, çocukları var mıydı, şimdi nere de idi. Birbirleri hakkında epey bilgi edindiler. Ara sıra yazışıp hal hatır soruyorlardı.

 

Erkek olanı, Ankara ya yakınlarının düğününe gidecekti. Kadına bir mesaj attı. ”Ankara'ya düğüne geliyorum. Düğün pazar günü, eğer istersen, cumartesi günü, Sakarya caddesinde buluşup bir kahve içelim, biraz da sohbet ederiz” diyordu. Bayan olumlu cevap verdi, o da merak ediyordu. Buluşma saatini ve yerini belirlediler.

 

Birbirlerini, facebook da ki fotoğrafları olmasaydı tanımaları mümkün değildi. Karşılıklı hoş geldin deyip tokalaştılar. Cafede uygun bir masaya oturdular. Hal hatır sordular. Çocukların ve eşlerin hal ve hatırlarını da sordular. Garson gelip siparişlerini aldı.

 

Birbirlerinin yüzüne baktılar defalarca. Her ikisi de geçmişe gittiler. Bu gerçekten o muydu? Hiç bir benzerlik yoktu.

 

Kadın yaşlanmış, yüzü genişlemiş, yanakları çene etleri göz altları sarkmış. Enine genişlemiş ve yağlanmış bir bedeni vardı. Kocaman sarkık göğüsleri ve hafif kamburluk vardı.

 

Nerede, yıllarca hayalinde yaşattığı on yedi yaşındaki sevgilisi, bu muydu? Gözler ve dişler pek değişmez derlerdi. Bir daha baktı, bu sefer kadının dişlerine ve gözlerine, hayır bunlar yıllarca hayalinde süzdüğü gözler ağız ve dişler değildi. Karşısında oturan kadının lisedeki aynı adı taşıyan kızla hiçbir ilgisi yoktu.

 

O yine geçmişe takıldı, en iyisi geçmişti, onu bozmamak lazımdı, yılların hayali daha güzeldi.

 

Erkeğin saçları dökülmüş, kalan az saçıda beyaz tüy gibi ensesinde toplanmıştı. Gerdanı sarkmış, dişleri seyrekleşmiş, kulakları ve burnu büyümüş derisi kalınlaşmış gibi geldi. Kocaman bir göbeği vardı.

 

Garip havalarda, kendini beğenmiş, ukalaca tavırlar, belli ki iyi makamlara gelmiş ve bol para bulmuş bir hali vardı. İki de bir gereksiz yere sırıtıp duruyordu. Kadına çok itici geldi, hiç ısınamadı adama. Kadın huylanmıştı,” Bu nasıl adam” dedi içinden.

 

Konuşmak istiyorlar fakat kimseden ses çıkmıyordu. Konu bulamıyorlardı. Bir isteksizlik vardı. Masada birlikte oturdukları kişi, tanımadıkları bilmedikleri daha önce hiç görmedikleri bir yabancıydı. Erkek sessizliği bozmak için “Yemek yiyelim mi “dedi. Kadın “Teşekkür ederim aç değilim” dedi. Yine sessizlik yine herkes geçmişine, hayalindeki geçmiş görüntülerine gitti. Bakışıyorlardı, aslında birbirlerini görmüyorlardı.

 

Ne kadın eski genç kızdı ne adam eski delikanlıydı...Geçmişleri ile bağ kurmaya çalışıyorlardı nafile, debelenip duruyorlardı. Yaşadıkları, zamanında yaşanmış büyük bir tutkuydu. Tutku kafalarının bir yerinde duruyordu, lakin kendileri aynı insanlar değildi. Geçmişe gidip gidip geliyorlardı. Geçmişi zihinlerinde canlandırıyorlardı. Düş ve gerçek arasında gidip gelmeler duygularını dalga dalga kabartıyordu. Gerçek, acı ve ürkütücü olarak karşılarındaydı. Hayal daha tatlıydı, zararsızdı. En iyisi geçmiş hayallerdi.

 

Kadın işkenceye bir an önce son vermek için” İzninizle Hacettepe'ye bir yakınımı acile getirmişler, gitmem lazım” dedi. Masadan kalktılar.

 

Gerçekler ile hayalleri birbirine karıştırdıklarına ve buluştuklarına ikisi de pişman olmuştu. Tatsız tuzsuz buluşmaya son verip yalancı gülümsemeler eşliğinde vedalaşıp ayrıldılar.

 

 



Bu yazı 2266 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI