Türkiye haklı gerekçeler ile başladığı Doğu Akdeniz’de haklarını koruma mücadelesinde son durumda büyük bir kazanç elde etmiş gibi gözükmüyor. Aksine; yapılan stratejik, siyasi ve diplomatik hatalar ile bir çok konuda kayba bile uğramış olabilir. Bu kayıpları ayrı başlıklar altında tek tek inceleyecek olursak;

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ve Ege’de Tehdit Olarak Algılanması Sağlandı

Doğu Akdeniz krizi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Hükümeti’nin Kıbrıs’ın tartışmalı alanlarında dünyanın büyük petrol şirketlerine arama ruhsatları vermesi ile başladı. Türkiye bu bölgelerdeki ruhsatları tanımayacağını deklare ederek bölgeye savaş gemilerini gönderince petrol şirketleri gemilerini o bölgeden çektiler. Daha sonra da Türkiye’nin Fatih ve Yavuz sondaj gemilerini Kıbrıs açıklarına göndermesi ve gemilerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ruhsat verdiği bölgelerde doğalgaz aramalarına başlaması, Rum kesiminin yanı sıra Yunanistan, Avrupa Birliği, Mısır, İsrail ve ABD'nin tepkisiyle karşılaştı.

Bu tepkiler üzerine, Türkiye’nin 2 mil yakınında olmasına rağmen 100 yıldan fazladır Yunanistan’a bağlı bir ada olan Meis üzerine Türkiye’de -işgal etme dahil- tartışmaların başlaması ve buna 50 yıldan fazladır silahlandırılmış bulunan Ege adalarının ilave edilmesi üzerine, sıklet merkezi olan Doğu Akdeniz’den uzaklaşılıp Türkiye’nin Ege’de Yunanistan’ı tehdit ettiği algısı oluşmasına neden olundu.

S 400’lern Aktive Edilmesi Fırsatı Kaçırıldı

Nisan 2020’de aktive edilmesi gereken S 400 füzeleri, bu gerginlik ortamında NATO’ya deklare edilmeyen Ege Ordusu emrinde aktive edilerek caydırıcı bir enstrüman olarak kullanılabilirdi. Hükümetin açıklamalarına güvenerek -eğer geldilerse- ambarda planlı bakım sürelerini doldurmaya başlayan füzeler bu kadar para ödendikten sonra, gerekli yere konuşlandırılmayıp büyük bir fırsat kaçırıldı.

Türkiye, Yunanistan’ın Hantal Askeri Yapısını Rehavetten Kurtarıp Adrenalin Aşıladı

Türk Donanması’nın Ege’ye açılması uzun yıllardır ana üslerinde bulunan Yunan donanmasının da Ege’ye açılıp eksiklerini görmesini sağlamış ve kendilerini savunma durumunda gören her ülke askeri gibi moral ve motivasyonlarını arttırmış olabilir.

Yunanistan’ın Ege’de Hava Üstünlüğünü Ele Geçirecek Tedbirler Almasına Sebebiyet Verildi

Türkiye’nin yaptığı siyasi ve diplomatik hatalar, Yunanistan’ın daha iyi şartlarda silah anlaşmaları yapmasını sağladı. Türkiye karşıtı Fransa, Yunanistan’a 18 adet 5nci nesil Dassault  Rafale uçağı iyi koşullarda sattığı gibi 6 Rafale uçağı da hibe etti. Yunanistan Almanya ile yeni askeri gemi alım ve inşa anlaşmaları imzaladı. ABD ile F-35 uçakları alımı için bütçe ayıran Yunanistan yeni helikopterlerin alımı için de karar verdi.

Türkiye Karşıtı Cephe Genişledi

Türkiye’nin yaptığı siyasi ve diplomatik hatalar sonucu Doğu Akdeniz ile alakası olmayan BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkeler bile Türkiye karşıtı cepheye geçtiler. AB’nin örgüt olarak karşı duruşu yanında Fransa ve Almanya gibi ülkeler de Yunanistan yanında yer aldılar. Ayrıca Türkiye kendisini destekleyen ülkelerin azlığına rağmen büyük bir diplomatik hata ile uluslararası bir toplantı çağrısı yaptı. Türkiye bölgede iyice yalnızlaştı.

Yunanistan’ın Mısır’la Anlaşması Kolaylaştı

Türkiye’nin Mısır yönetimi ile olan sorunlarından faydalanan Yunanistan, Türkiye ile anlaşsa daha çok deniz alanı kazanabilecek Mısır’ı kendisi ile anlaşmaya ikna etti. Bu anlaşma Libya Türkiye MEB bölgesini tartışmalı duruma getirdi. Ayrıca Libya-Türkiye MEB’inde Türkiye’nin göstermelik de olsa bir kez bile sismik araştırma yapmamış olması, bölge üzerindeki tartışmaların artmasına neden oldu.

Türkiye Akdeniz’de Geri Adım Atmış Durumuna Düştü

Tüm bu yaşananlardan sonra Türkiye ilk başta bakım ve ikmal amacı ile dese de, sonradan kabul ettiği gibi bir jest olarak Oruç Reis sismik araştırma gemisini Antalya limanına çekti. 13 Eylül’de limana çekilen Oruç Reis 17 gündür Antalya körfezinde bekliyor. O kadar güç gösterisinden sonra Türkiye Doğu Akdeniz’de geri adım atmış duruma düştü.