Emperyalizm, bir devletin başka devletleri kendi çıkarları doğrultusunda kültürel, ekonomik, siyasi ve askeri olarak tahakküm altına almaya çalışmasıdır. Emperyalist devletler, tahakkümü altına aldığı devletlerin stratejilerini, neyi üretip üretemeyeceklerini de belirlerler. Daha ileri giderek siyasi liderlerinin kim olacağına, o ülkeyi kimin yöneteceğine karar verirler.

Emperyalizm, çoğu zaman sömürgecilik ile aynı şey olarak göründüğü için, tarihini oldukça geriye çekip eski Roma’ya kadar uzatanlar vardır.  Her ikisi de, tarih içinde bazen benzer işlevler yerine getirseler de, emperyalizm, sömürgecilikten farklı olarak kapitalizm ile bağlantılıdır.  O sebeple, emperyalizm, kapitalizmin gelişiminde belirli bir aşamayı tanımlamak için kullanılır. Lenin’in deyişi ile o, ‘kapitalizmin en yüksek aşamasıdır’. Emperyalizmin günümüzdeki anlamıyla kullanılışı 1870’lerden sonradır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan İtibaren Tüm İktidarlar Emperyalizm ile Uyumlu Olmuşlardır

Türkiye, Osmanlı’nın son döneminden itibaren emperyalizm ile tanışmış, onunla mücadele ettiği gibi, çoğunluk da anlaşma yolunu seçmiştir. Alman Emperyalizmi ile başlayan ilişki, daha sonra İngiliz emperyalizmi ve en son ABD emperyalizmi ile devam etmiştir. Atatürk döneminde dikkatle yönetilen bu süreç, 2nci dünya savaşından sonra yapılan San Francisco Konferansı’ndan başlayarak, Demokrat Parti döneminde önce Kore Savaşı’na asker gönderilerek, devamında NATO’ya girilerek gittikçe edilgen bir durum almıştır.

1960’ların sonundan başlayarak artan ABD üsleri, ülkenin her yerine yayılmış, 1950’lerde kurulan İncirlik üssü ise, bölgenin nükleer bomba deposu haline gelmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin organizasyonu ABD’nin bölge stratejilerine göre ABD tarafından yapılmış, taktik neşriyatlar ABD’den alınıp birebir çevrilmiş, Türk askerine çavuş seviyesinde, operasyonel silah kullanma işleri bırakılmıştır. Bu durum strateji oluşturmasına ve taktik geliştirmesine gerek kalmayan kurmay sınıfının körelmesine neden olmuştur.

ABD Emperyalizmi, AKP’nin Uyumlu Çalışmasından Memnundur

2000’lerin başında AKP ile birlikte, ABD Türkiye’de o zamana kadar olmadığı şekilde uyumlu bir iktidar ile çalışma olanağı bulmuştur. AKP İktidarı Irak’ın ABD tarafından işgaline yardımcı olduğu gibi, Suriye’nin karıştırılması ve Libya’nın parçalanmasında ABD ile birlikte hareket etmiştir. 

AKP, yandaş medyası sayesinde bir müddettir kendisini ABD karşıtıymış gibi gösterse de, bundan önceki ABD başkanı Trump’ın Japonya’da Türk heyetini göstererek, "Bakın, şu insanlara bakın, onlarla anlaşmak çok kolay, Central Casting’den alınmış gibiler, hiçbir Hollywood setinde bu kadar insanı bir arada bulamazsınız" demesi her şeyi anlatmaktadır. AKP iktidarı ve kadroları, ABD’nin gözünde, Hollywood’un ucuz figüranları gibi, her denileni ucuz fiyata yapacak kadar değerlidirler.

AKP Ayı ve Eşek ile Aynı yatağa Giriyor

Ancak AKP iktidarına sorsanız, Abdülhamid gibi emperyalist ülkeleri birbirine düşürmeye ve aralarından kazançlı çıkmaya çalıştıklarını söyleyeceklerdir. Bir yandan Rusya’dan S400 alarak ABD’yi dize getirmeye çalışıyor, ancak ABD başkanı 3 gün aramayınca tüm tavizlere hazır görüntü vermekteler. Rus helikopterini düşürüp Rusya’ya gözdağı vermeye çalışırken, 33 asker Rus mermileri ile öldüğünde Moskova’da Putin’in kapısında beklemekten çekinmemektedirler.

Benzemek istedikleri Abdülhamid, bunlardan 10 kat daha zekiydi. Hiç değilse o, ülke hazinesi paraları ile oynadığı Londra borsasında para kazanırdı. Bunlar Londra borsasında ülkeyi batırıyorlar.

Bunlar, Rus ayısı ve Amerikan eşeği ile aynı yatağa giriyorlar. Sola dönünce ayı pençeliyor, sağa döndüklerinde eşek çifteliyor.

AKP’nin ABD emrinden çıkmadığını, büyük olasılıkla Rusya da biliyordur. Suriye’de, hamle kazanmak için Türkiye ile birlikte çalışmak gerektiğinin bilincindedirler. Türk halkının milyarlarca doları ile alınan S400’lerin aktive edilmeyeceğinin de farkındadırlar.

AKP’nin Emperyalizm Karşıtlığından Anladığı Anti-Batıcılıktır

Bütün bu yaşananlara karşın, AKP tabanının bir bölümünü emperyalizm karşıtı olduğuna inandırmıştır. Batıdaki İslamofobi’yi de kullanarak başlattığı batı karşıtlığını emperyalizm karşıtlığı olarak göstermektedir. Oysa ki, AKP’nin anti-emperyalizmi Atlantik Okyanusu’na kadardır.

Montrö sözleşmesi sayesinde Karadeniz’de sürekli olarak filo bulundurma imkânı bulamayan ABD, AKP iktidarı sayesinde buna çözüm aramaktadır. En kolay çözüm gibi görünen Montrö sözleşmesinin tadil edilmesi isteğine Türkiye’nin katılmasını ummakta, o da olmaz ise Türk halkından çalınan paralarla finanse edilmesi düşünülen İstanbul Kanalı ile donanmasını Karadeniz’e çıkarmayı hayal etmektedir.

ABD savaş gemileri son anda vazgeçmeselerdi, bugün İstanbul Boğazı’ndan geçerek Karadeniz’e çıkacaktı. Dünden itibaren boğaz kıyısında gösteri yapan sol, sosyalist ve yurtsever gençlerin arasında AKP gençlik teşkilatı ve ittifakı Ülkücü gençlerin olmaması, kimlerin anti emperyalist, kimlerin ABD emperyalizmi yandaşı olduğunu açıkça göstermektedir.