Bugun...


Ahmet Kale

facebook-paylas
Kıvılcımlı’nın Yayıncılık Hayatında İlk Dönem 1935-38
Tarih: 16-01-2021 14:25:00 Güncelleme: 16-01-2021 14:25:00


 

1929 TKP tutuklamalarına kadar herhangi bir yayın hayatı yok Kıvılcımlı’nın. 1929 İzmir mahkemesinde 4.5 yıl hapse mahkum olduğunda “Hepimiz hapisten kızıl birer profesör olarak çıkacağız” diyerek karşılamıştı mahkumiyet kararını.

 

1932 yılında gerçekten kızıl bir profesör olarak, ciltler dolusu çeviri ve telif eserle çıkar hapisten. Yazdıklarını yayınlamak üzere, “kendi elimle “Parti”ye (TKP) mal ettiğim Marksizm Bibliyoteği” dediği yayınevini kurar. Mücadele ve hayat arkadaşı Fatma Nudiye Yalçı ile birlikte yürütürler yayınevini. Bir seri çeviri ve telif kitaplar basılır. “Parti’ye malettiğim” diyordu. Bu çabasında Parti’nin o zamanki merkezi sayılan Hasan Ali Ediz (Böcür) ve Eczacı Vasıf Onat (Kara Patron) ile de beraberdirler.

 

Bu iki merkez üyesiyle olan çatışma ve ilişkileri Günlük Anılar kitabında genişçe olmasa da anlatır. Onlardan gördüğü engellemeleri de. Bunların bazılarını sonraki sayfalardaki tanıtım yazılarımızda da bulacaksınız. Sonra şunları der: “Marksizm Bibliyoteği'nde ondan sonra uğradığım sabotaja karşı, “Emekçi Kütüphanesi” serisini açtım. “Kapital” ve benzeri yayınlara girildi. “Demokrasi: Türkiye Ekonomi - Politikası” kitapçığımla Günün Meseleleri serisine başladım. “Emperyalizm” Ağır Cezada beraat etti.”

 

Emekçi Kütüphanesinde de çeviri ve telif kitaplar basılır, Kapital çevirisi fasiküller halinde yayınlanır.

 

Dönem “tek parti diktatörlüğünün” en azgınlaştığı dönemdir.

 

Ölüm döşeğinde Mustafa Kemal, kendisini çoktan öldürmüş mumyalamış ve içinden çıkılmaz bir mezar-ehrama gömmüş bulunan finans-kapitale en son hizmetini yaptı: Toprak Reformu geveleyen İnönü’yü düşürdü. Yerine, İş Bankası haydut yatağında: ‘Bir torba altın verdim. Bana bir çuval altın getirdi’ dediği Celal Bayar’ı Başvekil yaptı.

 

“Bunu beklemiyor değildim. Hattâ ‘Emperyalizm’ kitabımda, yazılı olarak daha 1935 yılı, Bayar’ın 1937’de olduğu gibi, Türkiye Ekonomi ve Politikasının başına buyruk olacağını yazmış, 1950 DP saltanatını sezmiştim.

 

“1937 Darbesi, Naziliğin Türkiye’yi finans-kapital dehlizlerinden teslim alış prosesini taçlandırmıştı”. (Günlük Anılar)

 

Böyle bir dönemin üzerine bir de Komüntern’in “antifaşist cephede çalışma” diye tarif edilen “desantralizasyon” kararını da eklersek, sinek uçmaz bir ortam yaratılmak istendiği ortaya çıkar. Kıvılcımlı işte bu şartlarda “Görev yoksa insan da yoktur” düsturuyla yapar bütün bu çalışmaları. Bin bir zorluk içinde çalışmalarını sürdürürken 1938 tutuklamaları gelir:

 

Derken, “dostun düşmanın” beklediği gün geldi. Nazım Efendi'nin bir telefon vuruşu ile 1. Şube'de açtığı Askeri Mahkeme çığırı, Donanma Kor Askeri Mahkemesi'ne dek gelişti. Ben Yavuz'da 15 yıl denizin dibine indirildim.” (Günlük Anılar)

 

Böylece Kıvılcımlı’nın birinci yayın dönemi dediğimiz yayıncılık dönemi de kapanmış olur. Önümüzdeki sayfalarda bu dönem yayınlanmış olan kitapların tanıtımını okuyacaksınız.

 

Çeviri Eserler

 

Bir tür Kıvılcımlı Okuma Kılavuzu denilebilecek bir çalışmanın ilk bölümü olarak çeviri kitaplarla başlıyoruz. Bu tür bir çalışma 1977 yılında Fuat Fegan tarafından yazılıp yayınlanan “Dr. Hikmet Kıvılcımlı Bibliyografyası” denemesinin genişletilmiş ve yeni kitaplarla zenginleştirilmiş bir tekrarı gibi olacaktır. Bu konuda öncülük Fuat Fegan’ındır yani.

 

1929 İzmir TKP davasında aldığı 4,5 yıl hapis cezasını “Hepimiz hapishaneden kızıl birer profesör olarak çıkacağız” diyerek karşılayan Kıvılcımlı, Elazığ cezaevinden ciltler dolusu eserle çıkarak dediğini gerçekleştirmiş oldu. 1932’de çıktığı cezaevinde yazdığı ve çevirdiği eserlerin bir kısmını (YOL serisindeki 9 kitabı) tartışma umuduyla o zamanki Merkez Komite’ye sundu. Diğer kitap ve çevirileri de “kendi elimle kurup Parti’ye malettiğim” dediği 1935 yılında kurulan Marksizm Bibliyoteği ve hemen ardından kurulan Emekçi Kütüphanesi yayınevlerinden yayınladı. Bu yazımızda bu iki yayınevinden çıkan çeviri eserleri tanıtmaya çalışalım.

 

1935-37 yılları arasındaki 1,5 yılda toplam olarak 8 adet çeviri kitabı yayınlanmış. Telif eserler de var elbette ama o eserlere daha sonra gireceğiz. Bu yazıda çeviri kitaplarına bakalım.

 

İlk çeviri kitabı, aynı zamanda Marksizm Bibliyoteği Yayınları’nın da ilk kitabı olan Karl Marx’ın  “Gündelikçi İş İle Sermaye” kitabı. Bu kitap, daha sonraları Sol Yayınları ve başka yayınevlerince “Ücretli Emek ve sermaye” başlığıyla yayınlandı. Bu çeviriyi yayınlarken Kıvılcımlı’nın yazdığı önsözde şunları okuyoruz:

 

“Doğu Türkiyesi Batı Türkiyesi olurken, Batı tekniği gibi, o tekniğin (o iş aygıtlarının) üstünde doğmuş Batı ideolojileri (garb fikriyatı) de bu ülkeye girecekti. Girdi. Bu arada, kırık dökük, düşe kalka olsa bile, bilim olarak marksizm adlı doktrin (akide) de, şu veya bu sebeple sesini duyurur oldu.

 

“Marksizm”in bu işitilen sesinde, iki biçim falso kulağı tırmalıyor :

 

“1 — Marksizm, kurucularından başkalarının ağzıyla, hele Türkçede, büsbütün üçüncü, dördüncü ve ilh. kertede yad ağızlarla konuşturuluyor. O yüzden önümüze çıkan kakafoni (kakases), artık “tavşanın suyunun suyu” oluyor. Oysaki, hiç olmazsa, objektif (nesnece), temiz bilim uğruna olsun, Marksizm kendi diliyle pekiyi konuşmaya bırakılamaz mıydı?

 

“2— İkinci falso bir eksiklikten ileri geliyor. Birinci falsoda ‘notalar bozuktu’  dersek, ikinci falsoda, “notalar eksik” diyebiliriz. Doktrin olarak marksizm, bengütaşı, bir düşünce yapısıdır. Her yapı gibi, onun da bir temeli, bir de üst katları olacak. Türkiye’de “Marksizm” veya psödömarksizm dolayısı ile basılıp satılan yazılar, hep Marksizmin üst katlarında bocalarlar. Marksizmin, sırf politika, sırf literatür veya ona benzer tezleri gevelenilir. Oysa ki işin bir de temeli var: Marksizmin ekonomi politiği. Başı yukarıda gezenler için, nedense, aşağılara, temellere bir göz atımı bile çok görülüyor. Ve onun için de, insanı yarım hekimin candan ettiği gibi, bu yarım Marksizmin de ‘dinden imandan’ etmeye yaraması, okuyucuya ne öğretmiş olur?

 

“Şu küpküçücük broşür, bu iki falsodan uzaktır:

 

“a) Söz, doğrudan doğruya Marks'in ve dolayısı ile Engels'indir: Ortodoks (özakıydeci) bir söz;

 

“b) Söz Marksizmin ekonomi temelinin en özenli köşe taşını anlatır. (Önsöz.)

 

Marx’ın bu küçük eseri uzun yıllar hepimizin el kitabı olmuştur. Sömürü mekanizmasını basitçe kavratan bu kitapçığın bildiğimiz kadarıyla Türkçe’deki ilk çevirisi olan bu önemli çeviri için bu sözleri ediyor Kıvılcımlı.

 

Çeviri serisinin ikinci ve üçüncü kitapları Lenin’in yazıp yayınladığı iki broşür. “Karl Marks’ın Hayatı, Felsefesi, Sosyolojisi” ve “Karl Marks’ın Ekonomi-Politiği, Sosyalizmi, Taktiği”.

 

Her iki broşüre yazdığı önsözde şöyle tanıtır çevirisini Kıvılcımlı:

 

“1- 1. Dünya Savaşı başlarken, Rusça Granat Ansiklopedisi “Marks ve Doktrini” hakkında Lenin’den bir makale istiyor. Fakat, makale 75 bin işareti (kelimeyi) geçmeyecek... Lenin, 1914 Temmuz ve Ekim aylarında İsviçre’de makaleyi kaleme alıyor…

 

“Lenin’in bu makaleye sığdıramadığı “promarksist”leri kısaca tanımlayan bir makalesi var: “Marksizm’in Üç Kaynağı” adı ile, 1913 Mart tarihli Rusça “Tedrisat”[Eğitim] dergisinde çıkmış. Biz, gerek “Marks ve Dokrtrini” gerekse “Marksizmin Üç Kaynağı” yazılarının ilk felsefi ve sosyolojik bölümlerini birleştirip, şu broşürcüğü çıkardık…

 

2 — Bu ölü yazıyı:

 

a) Kesesi ve vakti dar olanlar okusun. Ucuzdur, kısadır,

 

b) Kesesi ve vakti bol olanlar okusun. Marksizm'i genişçe, etüt etmeye bu kapıdan girilir. Marksizm bir denizse, bu yazı onun pusulası olur;

 

c) Marksizm'in dostları okusun. Çünkü Lenin, “bir doktrini kepaze etmenin en kısa yolu, o doktrini toycasına savunmaya kalkışmaktır” der.

 

d) “Tarafsız”lar okusun. Ola ki ‘nalla mıh’ aralığının diyalektiğine akıl erdirirler.

 

e) Marksizm'in düşmanları okusun. Belki, —ille çatacağız diye— Marksizm kadar korkunç bir “Düşünce Devi”nin ağzına lokma ve evrene maskara olmak illetlerine —bu komprimeleştirilmiş öğüt— her hangi bir ilaç olur.”

 

İkinci broşür için de aynı yazının içinde; “Marksizm'in Ekonomisi, Sosyalizmi, Taktiği” konularını “Marksizm Biblioteği”mizin No: 4'ünde arayan bulacaktır.” Demekle yetinir.

 

Yine Kıvılcımlı’nın bizzat çevirdiği başka bir kitap da Engels’in “Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesi’nin Sonu” eseri. Bu çok önemli eser konusunda da Günlük Anılar kitabının bir yerinde şöyle der Kıvılcımlı:

 

“Böcür'le (Hasan Ali Ediz) Kara Patron (Eczacı Vasıf Onat), Ankara Caddesi'nde tutamak bulunca, hele kendilerini son Menşeviklikle ithamımdan beri, yavaşça Marksizm Bibliyoteği'nden koptular. Kaydıkları yeri sezer gibiydim. Benden fellek fellek sakladılar. Bursa'da bir ağaca 1 Mayıs günü çizilmiş orak-çekiç davasından tevkif edilişim onlara fırsat ve gün doğmuş gibi geldi. “Ludwig Feuerbach”a yazmış ve bastırmış olduğum önsözü yok etmek için birinci formayı atmışlar ve kitaptan (“içeride” bulunduğum bahanesiyle) adımı çıkartmışlardı. Orak-Çekiç'ten çabuk beraat edip döndüm.” (Günlük Anılar, s. 218)

 

Çabuk beraat edip döndükten sonra 1936 yılında Emekçi Kütüphanesi Yayınevi tarafından basılır Feuerbach çevirisi. Nihayet 2008 yılında Sosyal İnsan Yayınları Ludwig Feuerbach… çevirisini Kıvılcımlı’nın adıyla “1935 Çevirileri” derlemesinde yeniden yayınladı.

 

1935-37 arasında Kıvılcımlı’nın çevirdiği bu 4 eserden başka 3 çeviri eser daha yayınlanır. Bunlardan ikisi Kıvılcımlı’nın mücadele ve hayat arkadaşı Fatma Nudiye Yalçı tarafından çevrilmiş olan “Karl Marks’ın Enternasyonal’i Açış Hitabesi” ve Engels’in yazdığı “Marksizmin Prensipler” kitapçıklarıdır. Açış Hitabesi.. .adı üstünde Marks ustanın Enternasyonal İşçiler Cemiyetinin kongresinin açılışında yaptığı Konuşmanın çevirisidir. Engels ustadan yapılan Marksizmin Prensipleri çevirisi ise, Komünist Manifesto’nun taslağı olan bu önemli metnin tamamıdır.

 

Çeviriler içindeki yedinci kitap, çevirmeni C.M. (Azeri çevirmen Cabbar Moser) olan yine Engels’ten evrimde emeğin önemini konu alan “Maymunun İnsanlaşması Prosesinde Emeğin Rolü” kitabıdır.

 

Son olarak yine 1937 yılında Kıvılcımlı tarafından Almanca aslından çevrilerek fasiküller halinde yayınlanan Marks’ın Kapital eserini de saymak gerekir. Ancak 20’şer sayfalık 7 fasikül yayınlanabilmiş Kapital çevirisi. Bu çeviri fasiküller halinde yayınlandıktan sonra tekrar yayınlanabilmesi ancak 70 yıl sonra olabilmiştir. 2007 Kasım ayında Sosyal İnsan Yayınları’nın o zamanki yönetimi tarafından esere ve diline hiç dokunulmadan, fasiküllerin filmi alınarak tıpkı basımı yapılmıştı.

 

Tek parti diktatörlüğünün hüküm sürdüğü, İkinci emperyalist savaşın başlama sinyallerinin olduğu bir zamandır. Almanya’da Naziler iktidara gelmişiler, İspanya’da Falanjist faşistler Halk Cephesi’ni tepelemek için saldırmaktadırlar. Komüntern aralarında TKP’nin de bulunduğu birçok partiye “bağımsız faaliyetlerinizi erteleyip, ülkenizdeki antifaşist partilerle işbirliği yapın” anlamındaki desantralizasyon kararını dikte etmiş. Bu durumda Kıvılcımlı’nın tavrı, her ne olursa olsun marksizmi tanıtmak ve yaymak olmuştur. Yazdığı ve çevirdiği eserleri yayınlarken, Marks’ın anıt eseri Kapital’i de Türkçe’ye çevirip fasiküller halinde yayınlamaya başlar 1 Mayıs 1937’de. Türkiye işçi sınıfına marksizmi ulaştırmak her şeyin üstündedir onun için. Ancak  7 fasikül (toplam 140 sayfa kadar) yayınlayabildiği Kapital çevirisinin önsözünde şunları yazar:

 

“Kapital’in Molitor [yayınevi] tarafından çevrilen Fransızcasında, üslup ve metin eksikliklerinden maada ‘şalar saat’e ‘galvanizasyon’ demek, ‘küçükburjuva”yı ‘burjuva’ yapmak gibi yanlışlar var. Onun için -8 yıl evvel Fransızcadan çevirmiş olduğum KAPİTAL birinci cildin müsveddelerini ancak şahit yerine koyarak- bu tercümeyi, Marks-Engels-Lenin Enstitüsü tarafından 1932’de neşredilmiş en doğru Almanca aslından yapıyorum. Mevzuyla on beş yıllık uğraşmamdan ders alarak, termleri icabettiği kadar munis Türkçe ile vermeye çalıştım. Türkçe’ye Fransızca’dakinden  daha doğru bir KAPİTAL vermek gayretimi bir cür’et sayacak ukalalar, ancak Türkiye’de bir inkişaf ve marksizme esas göremeyen sağlı sollu mürtecilerdir.Bu abide eseri çevirmekle, Türk diline olduğu kadar, Türkiye’nin inkılapçı kuvvetlerine inancımı da bildirmiş oluyorum.

 

“Medeni cesareti takdire değer Emekçi Kütüphanesi’nin: ‘Bir gündelik gazete fiyatına bir forma KAPİTAL vermek’ şiarı, bir ihtiyaca cevaptır. KAPİTAL gibi eserlerin neşrinde bir sene, beş sene uzun sayılmaz. Vaktiyle KAPİTAL’in Fransızca birinci cildi de 1872 Mart’ından 1875 Nisan’ına kadar parça parça neşredilmişti. Burada neticenin gecikmesi bir mahzurdur. Fakat Marks bu mahzura karşı, o zamanki Fransız işçilerine şu altın harflerle yazılacak öğüdü verir:

 

“İlim için bir şose yolu yoktur; ancak onun sarp patikalarına tırmanma yorgunluğundan kaçınmayanlar, ilim dağının ışık dolu tepesine erişebilirler’

 

“Türk dilinin dehası haklıdır: ‘Damlaya damlaya göl olur”



Bu yazı 1708 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI