Kıvılcımlı’nın ölümünden sonra onu okumaya ve öğrenmeye çalışan kuşak, diyalektik materyalizm konusunda ilk olarak Ali Kızılırmak imzalı, “Bilimde ve Felsefede Diyalektik Nedir?” kitapçığı ile karşılaştılar. 1973 yılının Aralık ayında Odak Yayınevi tarafından Ankara’da ilk baskısı yapılan 65 sayfalık kitap, daha sonra birkaç baskı daha yaptı. Okuyucular bu kitabın Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ya ait olduğunu bilirlerdi. Bu kitapçığın metni daha sonra düzeltilerek, 2008 yılında Sosyal İnsan yayınları Broşür dizisinde yeniden yayınlandı.
Aslında Kıvılcımlı’nın Diyalektik Materyalizm üzerine yazdıkları epey hacimliydi ve Fuat Fegan tarafından düzenlenip mikrofişlere kaydedilmiş durumdaydı. Bu metinlerin tümü önce derleniş yayınları tarafından, 2011 yılında da Bütün Eserler serisinde Sosyal İnsan yayınları tarafından basıldı.
Eserin içeriğine geçmeden önce Latife Fegan’ın “Kıvılcımlı Sempozyumu”na sunmuş olduğu “Kıvılcımlı’nın Yurtdışı Arşivi’nin Hikayesi” bildirisinden bu kitapla ilgili bilgiyi alalım:
“Diyalektik kitapları da bu dönemde çevrilmiş ve gene ilk önce Arşiv Yayınlarından çıkmıştır.
“1981 yılında yapılan bu baskıya Fuat Fegan'ın yazdığı Sunuş yazısında şöyle notlar var: “Dr Hıkmet Kıvılcımlı'nın Diyalektik konusunda birbiriyle bağlı ve bir bütün teşkil eden üç kitabının adları şöyledir: Diyalektik Nedir?, Diyalektik Nasıl Kullanılır ve Diyalektik Ne Değildir?. Fakat elyazmalarında incelemin tümü için bir ad belirlenmiş değildir. Yalnız, Diyalektik Nedir?'in bir yerinde şu sözlere rastlanmaktadır: Asıl diyalektik bilimini Hegel'in ve başkalarının idealist diyalektiklerinden ayırmak için Maddecil Diyalektik adı ile anmak gerekti. Biz bu kitapta tek başına Diyalektik sözcüğünü kullandık mı onun Maddecil Diyalektik olduğunu bileceğiz. Marksizmin felsefesi, daha doğrusu metodu: Diyalektik Maddeciliktir. Bu sözlere dayanarak etüdün genel adına kısaca Diyalektik demeyi uygun bulduk”. Çalışma 1943-44 yıllarında kaleme alınmış. “1967 ortalarında, Dr Hikmet Kıvılcımlı, eserlerini yeni yazıya aktarıp bana daktilo ettirmeye başladığı zaman, ilk çalışmamız Diyalektik Nedir? olmuştu. Fakat nedense, eserin son birkaç sayfalık kısmı bitirilemeden kalmıştı.1960'larda eskiden kaleme alınmış eserlerini yeniden ele aldığı zaman, Dr Hikmet Kıvılcımlı, yalnızca bir eski yazıyı yeni yazıya aktarma, ya da Osmanlıca'yı Yeni Türkçeye çevirme yapmıyordu. Metinleri yeniden yazıyordu. Diyalektik Nedir? de bu durumdadır. Arşiv Yayınlari, burada İlk Metin bölümünde 1943'lerin eski yazı çevirisinin yeni yazı çevirisini, Yeni Metin bölümünde ise 1967 yılının daktilo metnini vermektedir.” Diyalektik çalışmasının diğer iki kitabının yeni yazıya aktarılması gene Fuat Fegan'ın yaptığı işler arasındadır.” (Adı geçen bildiri)
Diyalektik Maddecilik bir metot olduğuna göre, onu anlatmak ve kavratmak mümkündür belki ama özetlemek zordur. Bir metodu kavramanın yolu onu hayatın içinde doğa ve toplum olaylarının mihengi içinde görmekle mümkün olur ancak. Dolayısıyla bizim buradaki özetimiz de ister istemez eksik kalacaktır. Kitabın tamamını –ama kavrayarak- okumak çok daha öğretici olacaktır. Yine de biz kitabı tanıtmaya çalışalım.
Eser kendi içinde 3 kitaptan oluşuyor: Diyalektik Nedir? Diyalektik Nasıl Kullanılır ve Diyalektik Ne Değildir?
Kitabın ilk bölümü olan Diyalektik Nedir’in ilk 60 sayfası daha önce bahsettiğimiz, 1973 yılında Bilimde ve Felsefede Diyalektik Nedir kitapçığı metninin aynıdır.
Bölümde önce maddeci diyalektikten önceki idealist kavrayışlar eleştirilir ve diyalektik denince Marks-Engels tarafından geliştirilmiş olan Maddeci diyalektiğin anlaşılması gerektiğini söyler Kıvılcımlı.
Diyalektik Maddeciliğe göre her şey hareket (devinim) halindedir. Dolayısıyla olaylar ve maddenin gelişimi birbirini doğuran bir süreç halinde kavranabilirler.
“Öyle ise süreci daha duruca kavramak için bu iki sözcükle ne denilmek istendiği üzerinde duralım. Diyalektik süreçte üç karakteri arayabiliriz:
1- Süreç her şeyden önce bir gelişim olduğuna göre, gelişimin ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmeliyiz. Demek ilk kavrayacağımız şey: GELİŞİM KANUNU’dur.
2- Gelişim neden olur? Çelişkiler yüzünden... Demek ikinci kavrayacağımız şey bu: ‘ZITLIKLARIN BERABERLİĞİ KANUNU’dur.
3- Gelişim, zıtlıkların beraberliği kanununa göre nasıl olur? Nicelikten (kantiteden: kemiyetten) niteliğe (kaliteye: keyfiyete) atlayış ile olur. Demek üçüncü olarak kavrayacağımız şey: ‘NİCELİKTEN NİTELİĞE ATLAYIŞ KANUNU’dur.” (s. 34)
Daha sonra bu başlıkları teker teker derinlemesine inceler ve idealist kavrayışla farklarını ortaya koyar.
Gelişim Süreci için:
“Onun için bütün Varlık, Doğa, Organizma ve Toplum olaylarında her şeyin boyuna kımıldayıp değiştiğini hiç unutmamak Diyalektik Mantığın birinci kavrayış prensibidir.” (s. 37)
Çelişkileri bir arada oluşu için:
“Demek doğada, elektrikte, bitkide, hayvanda, insanda ve toplumda bütün gelişimler sırf çelişkilerin bir araya gelmesinden doğmuştur. İşte her olayda Tez ile antitezin karşı karşıya bulunması prensibine “Çelişkilerin Bir Aradalığı Kanunu diyebiliriz. (Çelişkilerin birliği: ‘Edinstvo’, hemzamanlılığı: ‘Savpadennye’, birlikte etkenliği: ‘Ravnodeistviye’, aynı zamanda tesiri: ‘tojedeistviye’, vb. adları da verilebilir.)
Çelişkilerin bir arada oluşu kanunu bir Sentez ortaya çıkardı mı, o Sentez de olduğu gibi kalmaz; çarçabuk ikiye bölünür. O bölünüşten doğan Tez ile antitez arasında yeniden çelişki başlar ve başka bir Senteze doğru gidilir.” (s. 39)
Ve nicelikten niteliğe atlayış için ise doğadan ve toplumlardan örnekler vererek, gelişim süreci içinde ve bir arada bulunan çelişkilerin birikmesi (nicelik) sonucu, belli bir momentte nitelik değişimini örnekler:
“Bütün anlatılan doğa, organizma ve toplum olayları diyalektik gelişim içinde her değişikliğin uzunca nicelik birikiminden sonra nitelik atlayışına geçmek demek olduğunu ispatlar.” (s. 47)
Daha sonraki sayfalarda birikim (evrim) ve sıçrama (devrim)aşamalarını çeşitli örneklerle somutlayarak ikinci kitap olan Diyalektik Materyalizm Nasıl Kullanılır bölümüne geçilir. Şöyle giriş yapar:
“Diyalektik kuru bir teori ezberciliğine sapmak olamaz. Her gün yepyeni, değişik olaylar mahşeri içinde mihenk taşına vurularak doğruluğu bir yol daha ve daha yüce kertede ispatlanan bir tutumdur. Diyalektik, boyuna gelişen düşünce ve davranışların bilimini her an olaylar içinde başarılan doğru uygulamalarla gerçekleştirme yoludur.
Varlığın ve Düşüncenin ‘her yanlı, evrensel kıvraklığı’ içine, yalnız kafamız ve ruhumuzla değil, etimizle, derimizle, her şeyimizle, bütün varlığımızla girmek ve girişmek, işlemek ve geliştirmek… Diyalektik Metodun birinci ve sonuncu şartıdır. Gerçek Diyalektik kavrayış, daha kavranırken, kavrayış olarak bir davranıştır. İnsanın her duygu, düşünce, bilgi ve hareketinde, o kavrayışa uygun davranmasını gerektirir.” (s. 65)
Diyalektiği bilmek, kurallarını maddeler halinde ezberlemek, bunları tekrarlayıp anlatmak yetmez. Diyalektiği gerçekten kavrayıp, yaşamın her alanında uygulamak gerekir. Bu da çok kolay bir şey değildir. Ancak gerçekten diyalektiğe inananlarla, diyalektiği üstünkörü bilenlerin farkı da burada ortaya çıkar:
“Gerçek Diyalektik Maddecileri, düşünce münâfıklarından, davranış fâsıklarından, mantık zındıklarından ayırt eden şey, Diyalektiğin ana kurallarını olaylar içinde doğruca sezip kavrayışlarıdır. Doğru uygulaması bilinmeyen her prensip, düşüncede anlamsızlığa, işte başarısızlığa kapı açar. Anlamsızlık ve başarısızlık ise, en güzel prensibin ölümü olur. Belki ölümden de kötüsü olur. “Bir doktrini en kestirmeden rezil etmenin yolu, onu toyca savunmaktır.” (Lenin). Diyalektiği de, ölümden beter gülünçlüğe düşürmek toyca uygulamaktır.” (s. 69)
Diyalektik Nasıl Kullanılır? Kitabın en uzun bölümüdür. 90 sayfa boyunca bu kavrayış metodunu nasıl kullanacağımızı çokça örneklerle anlatmaya çalışır ve bölüm sonunda anlatılanları şöyle özetler:
“Buraya kadar; Diyalektiğin nasıl kullanılacağıyla uğraştık. Bu kullanış yordamını bir sözle kısaltmak istersek, şöyle diyebiliriz:
“1- Diyalektik Aydınlatım: Bilmektir.
“2- Diyalektik Değiştirim: Yapmayı bilmek (yapabilmek)tir.
“Diyalektik Aydınlatmak iki türlü idi:
“1- Mekân içinde Aydınlatmak: Her yanını bilmektir.
“2- Zaman içinde Aydınlatmak: Her zamanını bilmektir.
“Diyalektik Değiştirme de iki türlüdür:
“1- Düşünceyi işle birleştirmek: Sınamaktır.
“2- İşin manivelâsını sezmek: Becermektir.” (s. 149-150)
3. ve son kitapta “Diyalektik Ne Değildir?” anlatılır ve örneklenir. Öncelikle:
“Tekrar edelim: Diyalektik, her şeyden önce bir dogma (nass) değildir; insanlığın maddi manevi gidişinde, insanın fikir ve hareketinde tutulacak bir yoldur; yani, insanın düşünürken ve yaparken kullandığı metot, uyduğu usuldür.” (s. 153) Denerek diğer düşünce metotlarından farkı bir kez daha göze batırılır.
Diyalektik metodun en önemli farkı, her şeyin hareket içinde olduğunu kabul edip, aydınlatmasını ona göre yapmasıdır. Hareketi kabul etmeyen, maddeyi durağan sayan metafizik akımlar diyalektikle taban tabana zıt akımlardır.
“Diyalektik süreç, İnkârın inkârı ve Zıtların birliği, bir akıl uydurması değil, olayların ta kendisi, varlığın ruhu sayılmaya değen canlı bir gerçektir. Diyalektik, insan düşüncesinin herhangi keyfî cilvesi veya sapıtması değil, Olayların kendi mantığıdır.” (s. 160)
“Birey ölçülerimiz dışında, Toplum kadar cebriâlâ [yüksek matematik] meseleleriyle mahşer olmuş bir alana girdik mi, Diyalektiğin Zıtların Birlikteliği başlıca aydınlatma yolu haline gelir.
“Diyalektik deyince, birinci derecede unutulmaması gereken gerçek budur.” (s. 161)
İkinci unutmamamız gereken şey de Diyalektik metottaki “inkarın inkarıdır”:
“İnkârın inkârı bir kelime oyunu değildir. Ya insan kafası içinde; düşüncelerimizde cereyan eder; yahut kafamız dışında; (Doğal, Organik, Toplumsal) olaylarda kendini gösterir.
“Olayların diyalektiğinde, inkârın inkârı, genel bir kural değildir; her olayın, insan arzuları dışında, kendi ilişkilerine göre gelişmesidir.” (s. 162)
Sonraki sayfalarda tablo ve karşılaştırmalarla Metafizik yöntemlerle Diyalektik yöntemin olaylara bakış ve kavrayışı anlatılır. Yine doğadan ve toplumdan örneklerle metodu kavramamıza çalışılır.
Son bölümlerde Diyalektiğin Bilimde ve Politikadaki ayırt edici kullanımını metafizik akımlar, özellikle metafizik sosyoloji akımlarıyla karşılaştırdıktan sonra bize diyalektik maddeciliğin olaylara ve topluma bakarken mutlak objektif olmak gerektiğini hatırlatarak bitirir kitabını:
“İşte, asıl objektif olmak;
“1- Bütün insanlığın kurtuluşunu temsil etmek;
“2- Tarihin ileri gidişini kolaylaştırmak demekse, bu ancak, Modern toplumun iç organizmasını yaratan çelişkileri amansızca açığa vururken, ne iftiradan, ne yalandan, ne zindandan, ne ölümden korkmayan Proletarya maddeciliğini kavramakla elde edilebilir. Tarihte olduğu gibi, günün meselelerinde dahi, burjuva objektifliği ancak görünüşe aldanmak, olayların bir yanına bakıp orasını Dogmalaştırmak, yani burjuva görüşünü ve üstünlüğünü ebedileştirmek, insanlığın kurtuluşunu, tarihin ileri gidişini geciktirmektir. Diyalektik Maddeci kavrayış, bu gerici politika düşünüşüne bir daha geri gelmemek üzere son verir.” (s. 215)
Kitap yayınlandıktan sonra, Hollanda’daki Enstitü’de bulunan arşivdeki “Felsefe Notları” klasöründe felsefe ve diyalektikle ilgili başka metinlere de rastladık. Bu metinleri düzenleyip, yayınlanmış kitaplara eklemek de görevlerimizden olmalı.