1938 Donanma Davasından 12 yıl hapis cezası alan Kıvılcımlı, cezanın bitmesine kısa bir süre kala 1950 af kanunu ile cezaevinden çıkar. Sultanahmet, Çankırı, Amasya cezaevlerini dolaşmış, sonunda 10 yıl kadar Kırşehir cezaevinde tamamlamıştır cezasını. Burada da üretkenliğini düşürmemiş, başta Tarih Tezi olmak üzere çeşitli konularda binlerce sayfa eserle çıkmıştır dışarıya.
Hapisten çıkar çıkmaz Parti çalışmalarına dönmek için Şefik Hüsnü ile görüşür Kıvılcımlı:
“ Çok şeyi ve hiçbir şeyi konuştuk. Bu sevimli, nazik, kibar, tuttuğu yolda sebatkâr paşa çocuğu Selanik'li insanı 30 yıldır tartışmasız lider saymıştık. “Faaliyet”e gelince, şimdilik “hiçbir şey yapmamak” prensibi ağır basıyordu…
”Bir şey yapmamanın felsefesine alışamayacağımı belirterek ayrıldığım zaman hayli durgundum. Demek zamanla insanlar böyle idiler, ha... Ben mi yeni fark ediyordum? Zaman mı insanları değiştiriyordu?
“Aynı Hazretin, öylesine sütten, ağzı yanıp yoğurdu üfleyişinden bir kaç ay sonra, Tevfik Dilmen'in kiraladığı ve kapı bekçiliği yaptığı odada kimlerle neleri tartıştığına ne buyurulur? Hepsi birden topyekun beşer, onar yıl gümlediler. Suç, Tevfik Dilmen'in bir kaç ayda hazırladığı kapana, belki de istemeyerek, neler getirilmiyordu?” (Günlük Anılar)
“Parti” Kıvılcımlı’dan gizleniyordu anlaşılan. Günlük Anılar kitabı bu tutumun içyüzünü sergileyen sayfalarla doludur. Sonuçta 1 yıl geçmeden o zamana kadarki en büyük TKP tevkifatı yapılır. Şefik Hüsnü dahil 200’e yakın partili tutuklanır, yargılanır, ceza alırlar. Burjuvazi “komünistlerin kökünü kazıdık iddiasındadır. Bu gerçeği şöyle yazar Kıvılcımlı:
” Yerli Parababalarımızın Demirkırat iktidarı, hem yeni efendileri yabancı Parababalarına ne kertede sadık kul olduklarını saptamak için, hem eski düşmanları kandırılmış Halk yığınlarına ve özellikle Türkiye İşçi Sınıfına gözdağı vermek için, geniş bir sosyalist sürek avına çıktılar. Uzun ve inceden inceye gizli hazırlıklardan ve provokasyonlardan sonra ansızın gece baskınları yaptılar. Kanunlara dayanan: (Doktor Şefik Hüsnü adına bağlı) Emekçi Sosyalist ve (Avukat Esad Âdil adına bağlı) Türkiye Sosyalist Partileri ile ne kadar kurulu bağımsız İşçi Sendikaları varsa, hepsi çoktan kapatılmıştı. Şimdi Sosyalizmin son kılıç artıkları yakalanıp Kanunsuzluk suçu ile zindana atıldı.
“Böylece yerli yabancı Parababaları, Türkiye’de Sosyalizmin son erine dek “kökünü kazımış” olmakla övünüyor ve keyifle el sıkıyorlardı.” (İşçi Sınıfı Partisine Giriş)
Bu ortamda yeniden bir parti faaliyeti örgütlemek Kıvılcımlı’ya düşmüştür. Ancak konumuz öncelikle yayınlar olduğu için Fetih ve Medeniyet kitapçığını atlamayalım. 1953 yılı İstanbul’un fethinin 500. yılıdır. Tarih Tezi ışığında fetih olayını yorumladığı bu küçük ama önemli kitabı 1953 yılında imtiyazı halen kendinde olan Emekçi Kütüphanesi’nin Günün Meseleleri serisinden yayınlar. Demokrat Parti ikinci seçim zaferinden sonra tek parti diktatörlüğünü aratmayacak şekilde baskı ve zulme yönelmiştir. Sosyalizmin adına bile tahammülü yoktur. Tevkifattan sonra TKP tabanı da dağılmıştır. “40 yılın kazancı partiyi yitirmek oldu” diyen Kıvılcımlı, kimi işçi arkadaşlarıyla 1954 yılı 29 Ekim günü Vatan Partisi’ni kurar.
“ İşte, Vatan Partisi, o panik karanlıkları içinde her ne olursa olsun İşçi Sınıfı, hak ve varlığının, yaşama savaşının bayrağını yere düşürtmemek için” kurulur Vatan Partisi. 3 yıl açık kalır. 1957 seçimlerinden sonra kapatma davası açılır, Kıvılcımlı dahil yöneticileri ve bazı üyeleri tutuklu yargılanır, 2,5 yıl sonra da beraat ederler.
Bu dönemki yayınlar Vatan Partisi yayınları olarak sürer. Vatandaş Gazetesi partinin yayın organıdır, ancak 3 sayı yayınlanabilir. Dönemin yayınları, Vatan Partisi Program ve Tüzüğü, 1956 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’nin Anayasa anketi için hazırlanmış olan Anayasa Teklifi, 1957 Bütçesinin Vatan Partisi açısından eleştirildiği Siyasetimiz, 1955’te yazıldığını söylediği ama ancak 1960’ta basıldığı anlaşılan şiir-taşlama kitabı Soğan Ekmek Kongresi ve ilki 1954’te yazılıp, 1957’de basılan Kuvayımilliyeciliğimiz (Gerekçe), ikincisi 1960 27 Mayısçılarına yazılan mektuplardan oluşan II. Kuvayımilliyeciliğimiz kitaplarıdır. Bu son iki kitabı birleştirerek 1965 yılında birlikte basmıştır. Biz de bu birlikte basımı esas aldık tanıtımımıza.