Bugun...


Ahmet Kale

facebook-paylas
YOL’ serisinin 2. Kitabı: Yakın Tarihten Birkaç Madde
Tarih: 20-02-2022 08:43:00 Güncelleme: 20-02-2022 08:43:00


Bu kitap Kıvılcımlı’nın 1965'te yayınladığı Türkiye'de Kapitalizmin Gelişimi kitabının bir habercisi, aynı zamanda Osmanlı Tarihinin Maddesi eserinin de son bölümünün detaylandırılması gibi. 128 sayfalık bu kitap daha çok Tanzimat sonrası ve Cumhuriyetin ilk yıllarının ekonomik durumu veriler ışığında inceleniyor. Kitabı yeni harflere aktaran Fuat Fegan, 1981 Şubat ayında yazdığı Sunuş’ta şunları yazmış:


“Yakın Tarihten Birkaç Maddenin çevirisi daha önce başkaları tarafından büyük ölçüde yapılmıştı fakat metnin yeniden gözden geçirilmesi boşlukların doldurulması ve en önemlisi yüzlerce alıntının asıllarıyla karşılaştırılması YOL'un diğer kitapları için harcanan zaman ve emekten çok daha fazlasını gerektirmiştir.”
 

“YÜZLERCE ALINTI”

 

Kıvılcımlı YOL'un diğer kitapları gibi bu kitabını da 1929-33 yılları arasında kaldığı Elazığ cezaevinde yazmıştır. Cezaevi koşullarında yüzlerce alıntı ve çıkışta kolunun altındaki onlarca cilt eserde binlerce alıntı. İşte Kıvılcımlı'nın ustalığı ve üretkenliği.

“Türkiye'de Kapitalizm Öncesi İşçiye Yıldırım Hızıyla Bir Bakış” başlığı ile başlıyor kitabının ilk bölümü. Bu bölümde Osmanlı'nın son dönemindeki “ortaçag işçisi” dediği işçilerin durumuna bakar. Bir önceki kitapta (Genel Düşünceler) olduğu gibi, işçi sınıfının mücadele sahnesine geç gelişi, “Türkiye işçi sınıfının harekete geç gelmesinin sebepleri nedir buraya kadar söylediklerimize beraber bir sebep var:” denerek bu iki sebep:


“1- Nicelikçe ve maddeten.


“2- Nitelikçe ve manen...” olarak belirlenir ve açıklamalara girişilir. Bu bölümde bir kısım alıntılar dikkati çekici. Mesela Karl Marx'ın Bütün Eserleri’nin birçok cildinden alıntılar yapılmış. Bütün eserlerin cezaevinde olabilmesi bir yana, daha o zamanlar Türkçe’ye bile çevrilmiş değiller. Anlaşıldığı kadarıyla Kıvılcımlı dışarı çıktıktan sonra da YOL eserinin üzerine epey çalışmış. Çalışmasını ayrıntılandırıp zenginleştirmiş. Bize bugün epey kapsamlı gelmesine rağmen, kendisi, “Buraya kadar Türkiye'de işçi sınıfının geçirdiği değiştirmeleri tarihi seyri içinde ‘yıldırım hızı’ ile paldır küldür geçtik! Fazlasını ‘bu terazi’ çekmez ondan… (Yakın Tarihten Birkaç Madde s. 17) diyerek, ileride daha ayrıntılı çalışmalar yapıp eserler vereceğini ilan eder ve verir de. Sonraki onlarca eser bunun açık göstergesidir.

 

“Bir Karşılaştırma” başlıklı bölümde Balkan ülkelerindeki işçi sınıfı uyanışı ile Osmanlı’nın son dönemindeki işçi sınıfı uyanışı karşılaştırıldıktan sonra, beş bölüm başlığı ile incelenen “Arpa Boyu: Türkiye’de Burjuva Devrimi Başlangıçları” ana bölümü gelir. Bu bölümde “Nizam-ı Cedid” ve “Rusçuk Yaranı”, “Asakir-i Mansure-i Muhammediye”, “Tanzimat-ı Hayriye (1839)”, “1856 Şubat Islahat Fermanı”, “Genç Türk Cemiyeti” ve “Anayasa” başlıkları incelenerek, “Burjuva Devrimi Başlangıçları” diye adlandırdığı Tanzimat’a gidiş açıklanır. Oldukça ayrıntılı bir biçimde incelenen bu başlıklardaki bölümlerin açıklanması bu tanıtımın konusu olmamakla beraber, bölümün tamamı oldukça iddialı bir bilimsel burjuva devrimi incelemesidir.

 

“Bir Damla: Meşrutiyet Burjuvazisi” başlıklı bölümde, Tanzimat burjuvazisini oluşturan kesimler, “Türk Olmayanlar” ve “Türkler” başlıklarıyla incelenir. Bu bölümde Kıvılcımlı’nın öncü tavrını bir kez daha görürüz.

 

“Rusya yeni bir ‘Ermeni Bulgaristan’ görmek istemiyor. Almanya padişah ile hoş geçinip, ticari ve ekonomik çıkar elde etmekten başka bir şey düşünmüyor. Sultan Türk Burjuvazisi içinde kırk yılda bir fare tuttu: 1980’larda (İngiliz-Alman) dostluğu yerine (Fransız-Rus) hayranlığını geçirdi. Bu Ermenilere karşı hücum borusu çalmak demekti. Ahmet İhsan’ın tabiriyle, 1855’lerde (Koca Reşid + Ziya Paşalarla + Namık Kemal) tarafından ‘zorla doğurtulmuş olan milliyet fikri’ o zamana kadar kuru edebiyat halinde idi. Bütün Türkler, hele İstanbul Türkleri bu yüksek meselenin asla farkında bile değillerdi. 1890’da İstanbul ve 1893’te Anadolu’da Ermeni kıtalleri baş gösterdi. Hele Ağustos 1896’da Osmanlı Bankası’nın zaptına kadar varan ve iki gün iki gece süren Ermeni katliamı, Türk burjuvazisinin gerçekten işarete değen kanlı muzafferiyetinin başı oldu. (Yakın Tarihten Birkaç Madde, s. 48)

 

“Bu itibarla denebilir ki, Türk burjuvazisi ekonomik ve siyasi idmanını, ermeni burjuvazisinin sırtında denediği kılıç oyunuyla elde etmiştir. Gerçekte yıllarca belirsiz, homojen olmayan ve sözde bir iddia olarak despotluğa dayanamayıp da Avrupa hatta Amerika’ya kadar göçen Türklerin sistematik olmaktan çok dağınık ve bireysel hamlelerinden ibaret kalan ‘Jön Türklük’ akımı ancak Türkiye’de Ermenilere karşı alınan kesin hücum durumundan yani 1890’lardan sonra şekil ve cisim peyda etti, örgütlenmeye başladı.

 

“1897 İstanbul Ermeni isyanı ve katliamı hareket için bir dönüm noktası oldu. (Age. S. 49)

 

Görüldüğü gibi Kıvılcımlı büyük Ermeni katliamıdan 20 yıl kadar önce Tanzimat burjuvazisinin, semirebilmek için gayrımüslim burjuvaların kanına ihtiyaç duyduğunu ve orta ölçekli katliamlarla asıl büyük katliama hazırlandığının farkına varıyor ve uyarıyor.

 

Daha sonraki bölümün başlığı: “Cumhuriyet Burjuvazisi ve Bolşevizm”

 

Bu bölümde Tanzimat burjuvazisinin manevi mirası üzerinde yükselen Cumhuriyet burjuvazisinin gelişimi ve Bolşevik rejimle ilişkisine bakılır. Bu bölümden de ilginç bulduğumuz noktaları alıntılayalım:

 

1919 Mayıs ortasında Samsun’a inen Müfettiş Paşa, Anadolu’da ismi var cismi yok bir ordudan önce asıl efendisini, burjuvaziyi buldu. Ve sarayda bıraktığı korkak efendisiyle burjuvazi arasında bir karşılaştırma yaptı. O şartlarda Sultan hiç, Burjuvazi hepti. Sultan, ona bir işaretle geri alabileceği kuru bir mevki vermişti. Burjuvazi kendisini Baş yapmak için kucağını açıyordu. Sultan kendisi muhtaç-ı himmet bir dede idi, rütbesi bir uydurma, geçici gösterişti. Burjuvazi yeni bir yön almış gerçek kuvvet, vereceği mevki, sonu çıkacağa daha benzer parlak bir gelecekti.” (Age, s. 60) Sonucu biliyoruz.

 

Çok uzun süren bu bölümde Cumhuriyet (Kemalist) burjuvazisinin yükselişi, bu yükseliş sırasındaki taktikleri, demagojileri, baskı ve yıldırma girişimleri çok ayrıntılı biçimde işlenir.


Sonraki bölüm “Kemalizmin Başarısındaki Etkenler.” Bu bölümde de Kemalizmin “başarı”sında hangi etkenlerin söz konusu olduğu özetçe sıralanır bunlar:
 

1- Uluslararası dengede komünizme dayanmak: “1917 senesi ile beraber Komünizmin zaferler devrine girilmişti.  Yarı sömürgeler için komünizmden başka açılan her kucak bir iğneli fıçıdan başka bir şey değildi. Kemalizm bütün haklarına rağmen komünizm cephesinden karşıya geçemedi. (age s.121)
 

2- Mücadelede yarı sosyalist usuller kullanmak: Anadolu bağımsızlık mücadelesi, burjuvazinin o her şeyden üstün ve kutsal bildiği kişisel mülkiyetin bir an için sınırlanması ile başarılmıştır. Bunda şaşacak bir şey yok. Sınıf olarak tehlikeye düşen burjuvazi, hele komünizm ile ittifak ettikten sonra böyle (Geçici + Genellikle halka yüklenen) kişisel mülkiyet sınırlamalarına mecbur ve razı olur. ( Age s.122)


3- Emperyalizmin müdahalesi ile Meşrutiyet burjuvazisinden kurtulma: Bu iki başlıkta incelenir:  Meşrutiyet burjuvazinin tecridi ve Anadolu mücadelesini örgütleyen genç kadronun oluşumu.


4- Yunan salgını ve milliyetler:  “Kemalizm’i nereye vardıracağı pek kestirilemeyen iç hastalığından kurtaran nasıl İngiliz müdahalesi olduysa, Cumhuriyet burjuvazisini palazlandırmaya vesileler veren de Yunan salgınıdır.” (Age s.125) dendikten sonra milliyetler meselesinde yeniden Ermenilik üzerine durulur ve “1890'lardan itibaren başlayan Ermeni satırı, Meşrutiyet burjuvazisinin kanlı konspirasyonu ile tam ve kökten bir katliama döküldü.” (Age s.126)  tespiti tekrarlanır.


5- Nihayet son madde olarak Kemalizmin başardığı 3 önemli şey sıralanır: Ayan  Meclisi'nin kaldırılması, önce iş düşmanın, sonra dış düşmanın halledilmesi ve merkezin İstanbul'dan Ankara'ya nakli. 



Bu yazı 4720 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI