SOKRATIN CİNİ
Sokrat’ın bir Cini (Demos’u) varmış. Ama bu Cin, Alâeddin’in lambasından çıkan cin gibi dışsal bir varlık değil, bir tür iç "ses" miş.
Sık sık Sokrat’a seslenir ona yol gösterirmiş. Ancak çelişkiye düştüğü birçok durumda sözünü dinlediği bu Cin’in öyle bir nasihati varmış ki, Sokrat bu konuda ona hiç itibar etmemiş. Cin’in Sokrat’tan yapmasını istediği şey neymiş biliyor musunuz? Başını biraz olsun felsefeden kaldırıp müzikle ilgilenmesini istiyormuş. O’na "Ey Sokrat! Müziğe de önem vermelisin; hele bir de arp çalmayı öğren; bak o zaman her şey nasıl güzel olacak." Diye Sokrat’ı sıkıştırıp durmuş. Ama Sokrat, Cin’inin bu arzusunu hiçbir zaman yerine getirmemiş. Bu konuda ona hep kuşkuyla yaklaşmış.
Şimdi, sizin, "nasıl olmuş da onun gibi bilge bir insan böyle davranmış?" diye sorabilirsiniz. Çünkü, felsefeyi, müziğe nazaran daha değerli bir uğraş olarak görüyormuş da ondan. Böylece hayatı boyunca felsefeyi yüceltip, müziği dışlayarak yaşamış.
Maalesef işin acı tarafını sona bıraktım. Tarihin en feci cinayetlerinden birine duçar olan Sokrat’ın, ölüm hücresinde, baldıran zehirini içmeden hemen önce, en yakın dostlarına söylediği son sözlerinden bir tanesi de, "keşke cinimin nasihatini dinleyip biraz olsun ruhumu, müzikle dinlendirseydim" olmuş.
Not: Bu metin Milliyet Blog’ta da yayınlanmıştır.