Bugun...


Dr. Abdullah Köktürk

facebook-paylas
Hiçbir Şey Bildiğiniz Gibi Olmayabilir
Tarih: 15-06-2020 22:25:00 Güncelleme: 15-06-2020 22:29:00


 

 

Geçtiğimiz hafta sonu Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun “Erdoğan, Bahçeli ve Perinçek’in elinde esir” söylemi pek ses getirmedi.

 

Oysa ki, Davutoğlu bu açıklaması ile bizim haftalardır söylediğimiz iktidarın parçalı yapısına da dikkati çekmektedir.  Davutoğlu’nun eski başbakan olarak bildiği çok şey vardır. Biz pek ihtimal vermesek de, konuşabilirse zamanı gelince konuşacaktır.

 

Perinçek ve Bahçeli ikilisinin yanına ben bir üçüncüyü katıyorum. Bu da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dır. Bu üçü devlettir, Erdoğan ve yanındakiler ise hükümettir.

 

 

Perinçek’e Dokunan Yanıyor

 

Vatan Partisi ve Genel Başkanı Doğu Perinçek ile ilgili son dönemde yaptığı paylaşımlar ile dikkat çeken AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı ve eski Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar’ın görevini bırakması hatta sadece AKP’deki görevini bırakmakla kalmayıp aktif siyasete de veda ettiğini açıklaması da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

 

Perinçek'in CNN Türk canlı yayınında Ayasofya tartışmasıyla ilgili AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik "uyarıyorum" açıklamasına  MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın, sosyal medya hesabından gösterdiği tepki de Semih Yalçın’ın siyasi hayatının sınırlarını tartışmaya açmıştır.  

 

Semih Yalçın Yalçın Tweeter hesabından aşağıdaki açıklamayı yapmıştı;

 

"D. Perinçek denen mübtezel CNN TÜRK' de Devlet Bahçeli'yi uyarıyorum diyor. Siyasi ederi 0,25 olan bu şahsın Semiha Şahin denen moderatör tarafından ala ile vala ağırlanması manidardır."

 

Türk siyaseti, Perinçek’i girdiği seçimlerde aldığı binde 2’lik oy oranı ile küçümsemeye alışkındır.  Ancak Perinçek, ne aldığı oy oranı, ne de Aydınlık’ın okunma oranları ile analiz edilebilir.

 

Devlet ile Perinçek Özdeşleşmiştir

 

Yine 1990’larda Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin fotoğraflarını paylaşmak bazı ulusalcı sol ve merkez sağ seçmen için alışkanlık halini almıştır. Oysa ki, Perinçek, Öcalan ile devlet adına görüştüğünü söylemektedir. Bence doğru da söylemektedir. İki istihbaratçı olarak görüşmeseler de, bir devlet memurunun bir illegal örgüt lideri ile, devletin bildiği ancak resmen kabul etmediği bir görüşme gerçekleşmiştir. Bu 1990’ların açılım sürecinin bir parçasıdır.

 

Bu sebeple Perinçek’in siyasi hayatını incelemek, hangi devlet organizasyonlarında yer aldığını görmek açısından açıklayıcı olabilir.

 

Balyoz, Ergenekon ve 15 Temmuz Sürecinde İşbirlikçiler

 

Balyoz ve Ergenekon sürecinde hapse girenlerin hepsini bir tertipin mağdurları olarak görmek de bir alışkanlıktır. Ancak bazı askerler, gazeteciler ve siyasetçilerin bizim şu anda bilemediğimiz ancak sadece tahmin edebileceğimiz bir amaç için bu organizasyonlara girmiş olabileceklerini düşünebiliriz.

 

Organizasyonun başlangıçı, muhtemelen Dolmabahçe’deki Erdoğan Büyükanıt görüşmesidir. Düşünülenin aksine Büyükanıt değil, Erdoğan bu görüşmede organizasyona dahil edilmiş olabilir. Yani Ergenekon ve Balyoz süreci Genelkurmay’da planlanmış bile olabilir.

 

Bazı bilgileri ilerde yazacağımı belirterek şunu söyleyeyim ki, hiçbir şey bildiğiniz gibi olmayabilir. 1. Ordu Harekat Semireri Cd kayıtlarını birlikten çıkarmak için korgeneral rütbesi bile yeterli değildir. Büyük olasılıkla bir orgeneralin bilgisi dahilinde çıkarılmıştır. Donanma Komutanlığında savcının 5 dakikada bulduğu çuvalların oraya konması da Oramiral seviyesinde biliniyor olabilir.

 

Organizasyonun medya ve siyaset ayağında ise, isimlerini şimdi burada saymayacağım hapse girmiş gazeteci ve siyasetçiler, bugünkü konuşmalarına bakınca açıkca görülmektedirler.

 

Balyoz sürecinde beş seneye yakın hapis yatan bir subayın şu anda Saray’da danışmanlık yapması ve ilerde MİT’de önemli bir göreve geleceğinin konuşulması ilginçtir.

 

15 Temmuz darbe girişiminde yaşananlarda ise çok fazla karanlık nokta vardır. Tüm kuvvet komutanlarının Ankara dışında bulunmaları askerliğin temeli nöbet anlayışına terstir. O gün komutanlara ulaşılamaması ise hala incelenmeyi beklmektedir.

 

Ortada Bir Devlet Projesi Vardır

 

Tüm bu olanlar bize ortada bir devlet projesi olduğunu göstermektedir. Bu proje tabi ki sonuçta devletin bekası ve aleyhine değildir. Büyük olasılıkla komutanlar Türkiye sınırlarının büyüyeceğine ikna edilmiş olabilirler. Burada sorun komutanların büyük strateji geliştiremeyecek kadar sığ görüşlü olmalarıdır. Yani kandırılmışlardır. Bu bölgede stratejiyi İsrail ve ABD kurar. Türkiye bölgede strateji kuracak yeterlilikte bir ülke değildir. Ne siyaseten ne de askeri olarak bu yeterliliğe sahip değildir. En büyük strateji Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabında yazdıklarıdır. Bu stratejinin sonucu da Davutoğlu’nun başına gelenler ile görülmüştür.

 

İktidar Birkaç Parçalıdır

Yukarda belirtilen strateji gereği iç, dış güvenlik ve dış politika askere bırakılmıştır. Dış Politika askere bırakılırsa ne olacak ise o olmaktadır. Yani asker dış politik sorunları silah ile çözmeye çalışmaktadır. Bu stratejide Erdoğan’ı siyaseten ikna ediciler, Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçektir. Erdoğan’ın görevi ise toplumu ikna etmek ve hareket edemez hale getirmektir. Sivil siyasetin en önemli görevlerinden birisi emeği baskı altında tutmaktır. Bu anlamda Erdoğan’a bağlı çalışan en önemli bakanlık çalışma bakanlığıdır. Bakanlıkların çoğu hegemon sermaye tarafından paylaşılmış ve özelleştirilmiştir. Tarım, Turizm ve Milli Eğitim bakanlıkları bunun açık göstergeleridir.

 

Strateji Batağa Saplanmıştır

Bu strateji, geniş kitlelerin Erdoğan tarafından ikna edilmesi ile bugüne kadar yürümüştür. Ancak hem coronavirüs süreci, hem de ekonominin kontrolsüz yönetimi sonucu büyük kitlelerin yoksulluğa sürüklenmesi bu iknayı zora sokmuştur. İkna yeteneğini kaybetmekte olan ve bu devlet projesinin öznesi değil, sadece nesnesi pozisyonunda olan Erdoğan zor durumdadır. Görünen, strateji yapıcıların Erdoğan ile veya Erdoğansız bu projeyi yürütmeye çalışacaklarıdır. Proje sonucunda Türkiye büyüyemese bile Fırat’ın doğusunda İsrail’e bağlı bir güney komşusunun olacağı kesin gibidir.

 



Bu yazı 19896 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI