Bugun...


Dr. Abdullah Köktürk

facebook-paylas
Darbe Tartışmaları
Tarih: 23-05-2020 23:44:00 Güncelleme: 24-05-2020 00:05:00


 

 

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, Halk Tv’de, "Şöyle bir gerçeklik var ki…. önümüzdeki seçimde bir erken seçimle veya başka bir şekilde … bir iktidar değişikliğine hatta ben size daha ileri bir şey söyleyeyim iktidar değişikliği değil, bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum ve böyle olacağını da düşünüyorum…” diye konuşmasının iktidar ve medyası tarafından darbe kışkırtıcılığı hatta çağrısı olarak görülmesi üzerine tartışmalar hız kesmeden devam edince bu konuda yazmak gereğini hissettim.

 

Askeri müdahaleler gelişmekte olan veya başka bir tabirle geç modernleşen ülkelerin sorunudur. Bu ülkelerin kapitalizme geçişlerinde en büyük sorunlardan birisi, daha önce bu geçişi yaşamış Batı Avrupa ülkelerinden farklı olarak, üretim araçlarının gelişip üretim ilişkilerini doğal olarak zorlayacak bir süreci yaşamamış olmalarıdır. Bu sebeple bu ülkelerin modernleşmenin koşullarının oluşumunu bekleyecek zamanları yoktur. Ya devletlerin kurucu grubu içinde bulunan çoğu askeri lider tarafından ülkelerin ekonomik ve siyasi koşulları devrimsel şoklarla inşa edilir, ya da dünya konjonktürüne de bağlı olarak birikim rejimlerine geçişi hızlandırma sonucunu da doğuran askeri müdahalelerde bulunularak ülkeler dünya kapitalist sistemine dahil edilir.

 

Türkiye son altmış yıl içinde ikisinde askerlerin yönetime el koyduğu (1960, 1980), ikisinde ise iktidarın değiştiği (12 mart 1971 ve 28 Şubat 1997) dört ‘başarılı’ askeri müdahale yaşamıştır. Bunların yanında, 1962 ve 1963’te Albay Talat Aydemir’in ve 15 Temmuz 2016 müdahale girişimleri dahil edilirse üç adet de başarısız darbe girişimine sahne olmuştur.

12-mart

 

Türkiye’de Darbelerin Sebebi Sermaye Birikimi Krizleridir

 

Müdahalelerin ilk günü yapılan açıklamalara göre müdahalelerin görünür gerekçeleri; 27 Mayıs 1960 için; “gitgide bir baskı rejimine dönüşen iktidara karşı kardeş kavgasını önlemek”, 12 Eylül 1980’de ise; ülkeyi girmiş olduğu “anarşi ve terör ortamından” kurtarmaktır.

 

Darbelerin sebepleri yapanları tarafından böyle gösterilse de, darbeleri sermaye birikim süreçlerinden ayrı olarak düşünmek olanaksızdır. 1960 darbesi 1950’lerin ikinci yarısında başlamış olan ithal ikameci sanayileşme birikim rejimini hızlandırmış, 12 Eylül 1980 darbesi ise 24 Ocak 1980 kararları ile birlikte ihracata yönelik sanayileşme birikim rejimini kolaylaştırıcı etki yapmıştır.

evren-zal

12 Mart ve 28 Şubat müdahalelerinin de sürmekte olan birikim rejimlerindeki tıkanıklıkları açmada gerekli “fayda”yı sağladıkları görülmektedir. 12 Mart müdahalesi sonrası kurulan “teknokrat” hükümetler yapıları gereği genel siyasetin ve toplumsal muhalefetin baskısını fazlaca hissetmeden ekonomik önlemleri sermaye birikim rejimi lehine alabilmiştir. 28 Şubat’da ise sürmekte olan birikim rejimine aykırı işler yapmaya kalkan bir hükümet kültürel ve ideolojik motifler kullanılarak alaşağı edilmiştir. Bu süreçte irtica ile mücadele altında sermaye içi fraksiyon çatışması yaşandığı bilinmektedir.

gulme-sirasi-bizde-2

 

Türkiye Zaten Darbe Şartlarında Yaşamakta

 

AKP hükümetinin de birikim rejiminin sürmesini taahhüt ederek iktidara gelebildiği ve iktidarını sürdürebildiği düşünülebilir. Türkiye’de askeri darbelerin tekelci sanayi sermayesi/komprador burjuvazi lehine sonuçlar doğurduğu, küçük sermaye/milli burjuvazinin ise bu süreçlerden milli hasıla payları düşerek çıktıkları görülmektedir.

1-akar-erdo-an

 

Darbe için birinci şart, yürürlükte olan birikim rejiminin krize girmesi ve mevcut kurumlar ile yeni bir birikim rejimine geçmenin koşullarının bulunmaması gerekir. İkinci şart ise, bunun için ABD’nin onayını almaktır.

 

Türkiye bugün zaten, yarı askeri bir rejim altında, darbe şartlarında yaşamaktadır. Türkiye’de iktidar bloğundaki hegemon güç olan tekelci sanayi sermayesinin sömürüyü devam ettirmek için bundan daha iyi bir iktidar araması şu an için düşünülemez. Eğer şartlar ekonomi için daha kötüye gider ve en ufak bir muhalefet, en yumuşak bir sendika bile sermaye için sorun olursa hegemon güç o zaman bu seçeneği önüne koyacaktır.

 

İktidar Darbecileri Muhalefette Değil, Yakınında Aramalı

 

İktidar ve medyasının muhalefet yerine olası aktörleri takibe alması kendi lehlerine olacaktır. Dünya’da darbeler çoğunlukla iktidarın yakınından gelir. Bu kardeş, damat, oğul, genel kurmay başkanı veya milli savunma bakanı olabilir. Ancak darbeler Ankara’da değil, sermayenin merkezinde planlanır. Bu sebeple iktidarın takip ve görevlendirmelerini Söğütözü/Ankara’da değil, Tepebaşı/İstanbul’da yapması kendisi için daha faydalı olacaktır.

erdo-an-akar



Bu yazı 19722 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI