BOP projesi için bir araya getirilmiş anlayışın Türk halkına hiçbir zaman getirisi olmayacağını ne zaman göreceğiz?
Irak, Afganistan, Libya, Suriye'nin durumu bize bir şeyler anlatmıyor mu?
''Hitler nasıl Polonya'ya girdiyse biz de aynen öyle dalalım Yunanistan'a'' diyorlardı birkaç gün öncesine kadar.
Diplomasideki anlamı savaşta yenilmiş ve teslim olmuş devletlere ait olan ''önkoşulsuz diyalog''dan bahsettikten sonra Yunan bizi kandırdı demeye başladılar.
Beyler, sizi kandıran Yunan değil, 1990 ile 2016 arasında 61 kez aynı sorunu görüşmek üzere masaya oturup hiçbir sonuca vardıramayan uluslararası sermaye piyasasının dış politikası.
Niye?
Çünkü dış politikanız size ait değil. Almanya'ya (yani AB'ye), Amerika'ya, İsrail'e, Rusya'ya ait.
Akdeniz Alman gölü, Ege Amerikan gölü oldu.
Halbuki komşu ülkelerle barış çok daha kolay, iki ayyaş dediğiniz, küçümsediğiniz tam bağımsız Türkiye yolunu takip etmiş olsaydınız.
Bir araya gelirsiniz, kurarsınız ihtilaflı sulara platformlu rüzgâr türbinlerini, koyarsınız üretimin yüzde 50'si senin yüzde 50'si benim kuralını, boş kâğıda imza atarsınız, olur biter. Ama ne siz ne de Yunan tarafı bunu yapacak iradeye sahip değil.
Barış bu kadar kolaydır.
Ama bu kadar kolay olması, tam da kardeşleşmiş halklara ait bir çözüm olabileceği için. Hani düşünür ve yazar Bernard Shaw'un lafı vardır ya ''Barışı sağlamak isterseniz politikacıları öldürün yeter, halklar anlaşır'' diye, biraz öyle.
Barışı zorlaştıran hatta imkansızlaştıran emperyalist devletler.
Uluslar olarak örgütlenmiş, sınırlarla birbirinden ayrılmış insan kütleleri arasındaki ilişkilerin çok küçük ve özel çıkar sahibi azınlıklarca yönetilmesi.
Yoksa bu kütlelerin her zaman yabancı ve düşman pozisyonda tutulmasından fayda sağlayanlar her zaman çıkar ve bunlar kimsenin ruhu duymadan ulusları savaşla soyup soğana çevirirler.
Barışı istiyorsanız uluslararası faizci, tekelci sermaye efendilerinizden kurtulun.
Savaş istiyorsanız ise intihar edin.
Kestirme yol.