Bugun...


Savaş Karadağ

facebook-paylas
Cemevlerimize Dokunmayın
Tarih: 09-05-2020 13:35:00 Güncelleme: 09-05-2020 13:35:00


 

Resmi kaynaklara göre, an itibariyle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan ilk Cemevi, 1224 yılında Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa edilmiştir. Malatya´nın Arapgir ilçesinde bulunan Cemevi´nin 4 adet kapısı var: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat. Tepesinde ise bir adet ´Sır Lokma´ mevcuttur, Cemevi´ne yapılan gönülden yardımlar için, ama kimse görmeden, kimse bilmeden, sağ elden, sol ele kadar.

 

Anadolu Selçukluları tarihe karıştıktan sonra ise Osmanlı devri başlamıştır Aleviler için. Velayetname-i Hacı Bektaş-i Veli adlı esere göre, Osman Gazi´ye Elif tacını Hacı Bektaşi Veli giydirip, ardından da beline kendi kılıcını bizzat takmıştır. Rivayetin doğruluğu tartışılır, fakat bu iddianın Osmanlı idari erki tarafından yalanlanmadığı, hatta kuruluş döneminde artı bir değer olarak kullanıldığı açıktır. Yine devletin Sünni yapısına rağmen, Orhan Gazi Bursa´nın fethi sırasında Keyalu Baba´yı Veli olarak yanında bulundurması da buna yönelik bir mesajdır.

 

Maalesef Osmanlı´nın kuruluş döneminde Devlet ile Aleviler arasında olusan bu bağ, yükselme döneminde yerini sürekli bir ava doğru bırakmaya başlamıştır. Bunun ilk defa resmiyete dönüşmesi ise Osmanlı Müftüsü Hamza Sarı Görez tarafından hazırlanan ve Sultan II. Beyazid tarafından işleme konulan fetva ile gerçekleşmiştir. Fetvaya göre “Kızılbaşlar ve hatta onlara sempati duyanlar kafirdir, katledilmeleri vaciptir, bu sırada herhangi bir Sünni hayatına kaybederse ona da şehitlik makamı müjdelenmiştir.” II. Beyazid ile başlayan süreç, oğlu Yavuz ile beraber sistematik bir zulüm hareketine dönüşmüştür.

 

Kaçmak ve kovalamak ile geçen 400 koca senenin ardından, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve onun üzerine oturtulduğu Laiklik ilkesi Aleviler için yine bir umut olmuştur. Zira Kurtuluş Savaşı sırasında, Gazi Mustafa Kemal Hacı Bektaş Dergahı´nı ziyaret etmiş, postnişin Cemalettin Efendi ile görüşmüş ve karşılıklı destek sözü verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında da Cemalettin Efendi, Kırşehir Milletvekili ve Başkan Vekili olarak görev almıştır.


Aradan geçen 100 yıla yakın süreç, yaşanan Sivas, Maraş gibi katliamlar gösteriyor ki, yine devletin kuruluş döneminde desteği alınan, merkezi gücün yanında istenen, ilerleyen dönemlerde ise verilen hiçbir sözün tutulmadığı, sistematik bir şekilde ötekileştirilmeye devam edildiği bir süreçten geçiyor Aleviler. Yine yeniden sadece seçim dönemlerinde pozitif şekilde hatırlanarak ve tekrardan aynı masala inanmaları beklenerek maalesef.

Birçok mensubu ülkeden ayrılmasına rağmen, elyevm Türkiye sınırları içerisinde 10 milyona yakın bir nüfusa sahip olan Alevilerin, kendi kutsalı olarak kabul ettiği Cemevleri´ne resmi bir statü verilmemesi ayıbı kocaman şekilde duruyor hala masada. 800 yıllık süre zarfı boyunca, hiçbir şekilde devlet yardımı almasa da varlığını sürdürebilmiş Cemevleri için, asıl mesele oradan gelecek maddi yardım değil aslında, ki Alevilerin vergilerinin Diyanet´e yıllardır hunharca akıtılmasına rağmen.

Hiç şüphesiz, gönülden geçen husus, resmi statü ile beraber devletin güvencesini hissetmek arkalarında, en azından bundan sonra cenazelerimize saygı duyarlar diye. En nihayetinde Peygamber Hz. Muhammed´in emri değil miydi: “O da bir can taşıyordu, ölüye saygı duyulur, siz canı alan Allah´ı yüceltmek için ayağa kalkın.” En azından onu dinleyin, ölülerimize saygı duyun, Cemevlerine dokunmayın..



Bu yazı 3936 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI