Bugun...


Savaş Karadağ

facebook-paylas
Her Seçim Öncesi Hatırlanan Aleviler
Tarih: 29-05-2018 14:25:00 Güncelleme: 29-05-2018 15:26:00


Bağımsızlık Bildirgesi’nden alıntıladığım üzere: "Şerler tahammül edilebilir olduğunda, insanoğlu alıştığı biçimleri değiştirmektense ızdırap çekmeye daha heveslidir. Ancak uzun bir suistimaller ve gasplar kervanı, onları mutlak despotizm altına sokar."

 

Yüzlerce yıldır kendisini iktidara direnen, iktidarın karşısında olarak betimleme yolunu seçen ve tüm kültürel öğelerinde bu durumdan esintiler sunan Aleviler, ilk defa 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile beraber idare erkinin yanında değil belki ama en azından arkasında olma hissiyatını yaşadılar. İlan edilen ulus devletin, kayıtsız şartsız kabul ettiği ve radikal bir biçimde uygulamaya çalıştığı laisizm ilkesinin, Alevilere bir yaşam alanı açacağı ve varoluşlarını garanti altına alacağı fikri muhtemelen en birincil motivasyondu. Fakat devlet nazarındaki bu tavıra rağmen toplumun bazı kesimlerinin ‘Alevileri marjinalleştirerek ötekileştirme’, ardından da sistemin dışına itme arzu ve azimleri hiç şüphesiz devam etti.

 

Bu noktada, Sivas ya da Maraş katliamları gibi farklı zamanlarda yaşanan ve Alevi toplumunda büyük yaralar açan olaylara rağmen Cumhuriyet dönemi boyunca bir arada yaşama prensibi başarıyla sağlandı. Çok kısıtlı sayıda istekleri bulunmasına ve bunlardan neredeyse hiç birinin yerine getirilmemesine karşın Alevilerin bu uyumlu duruşu, sahip oldukları barışçıl doğa ile ilintilidir diye düşünüyorum. Tabii ki, kendi içinde çok fazla fraksiyona bölünmüş olması, bu yüzden birlikte hareket edemeyişleri de isteklerini daha yüksek sesle dile getirememelerine veya taleplerinin arkasında ısrarcı bir şekilde duramamalarına vesile olmuştur.

 

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, Alevilerin talepleri bir daha gündem maddesi haline geldi. Zira ancak seçimden seçime hatırlanan bu talepler, Alevi toplumunun hafızasının ziyadesiyle zayıf olması fırsat bilinerek bir daha önlerine sunuldu. Örneğin, Aleviler için önde gelen isteklerden birisi olan ‘Cemevlerine hukuki statü tanınması’ hususu AKP’nin seçim bildirgesinde müjdelendi. Evet, hükümete yakın basın organları tarafından bu şekilde duyuruldu, zira sınırsız imkanlara rağmen 16 koca sene beklenen birşey ancak bir ‘müjde’ olabilirdi. Bir diğer talep: ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin Kaldırılması veyahut Seçmeli Hale Getirilmesi’ noktasında ise vaat İyi Parti’den geldi. Üçüncü bir yol olarak, bahsi geçen ders Alevileri de kapsayıcı bir şekle dönüştürülecek  sözü verildi Akşener cephesinden. Genel Başkanının aday gösterilmemesini, bu halk zaten bir Alevi cumhurbaşkanı seçmez şeklinde meşru kılan CHP’nin adayı Muharrem İnce ise eşit yurttaşlık sözü verdi, şimdiye kadar olanlar için ise özür dilemeliyiz diye ekledi.

 

Seçimlerde iddialı olan üç adayın belli aralıklarla konuyu Alevilere getirmesi pek tabii sebepsiz değil. Hele ki kendi tabanının önemli bir kısmının hoşlanmama ihtimaline rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidara yeni seçilecekmiş gibi vaatlerde bulunmak durumunda Alevilere, zira hala muazzam oy potansiyeli olan bir toplumdan bahsediyoruz. Fakat en nihayetinde, mühim olan taleplerin gerçekleşeceğini siyasetçilerin ağzından duymak değil, kim kazanırsa kazansın seçimden sonra bu vaatlerin realize edilmesi için takipçi kalabilmektir. Bunun için ise güçlü bir sivil toplum gerekmektedir. Aleviler her daim kendilerine hatırlatmalıdır ki, Euklid’in de belirttiği üzere: ‘Bütün, parçaların toplamından büyüktür.’



Bu yazı 5627 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI