Merakla beklenen 7 Haziran 2015 seçimleri sonuçlandı... Sonuç, büyük bir çoğunluğun önceden tahmin ettiği gibi bir koalisyon veya azınlık hükümeti. AKP beklenildiği gibi yine birinci parti, ancak bu son olacağa benzer. O da, daha önce örneklerini pek çok kez gördüğümüz gibi tarihin tozlu sayfalarında yerini alacak gibi...... ANAP, DSP, DYP, vs gibi partiler de bir zamanlar ülkeyi yönetecek çoğunluğu kazanmışlar, ancak yapılan hatalar siyaset sahnesinden çekilmelerine neden olmuştu. AKP’nin de kaçınılmaz sonunun böyle olacağı görülmektedir. Parti veya taraftarları tarafından yapılan işlere bakıldığında, bu partinin oyları çok daha düşük olabilirdi. Bunca yapılanlara rağmen %40 seviyesinde oy almalarının nedeni iktidar gücünü elinde tutuyor olmalarıdır. Pek çok menfaatçi partili/taraftar, bu durumu izleyerek oylarını verdiler. Bundan sonra bu kesim, AKP’nin büyük oranda güç kaybettiğini görerek, bu partiden umudunu kesip, menfaatleri için peşinde gidecekleri başka güçler arayıp bulacaklardır. Bunun sonucu da, AKP’nin gelecek seçimde sahneden silinmesidir. İyimser bir tahminle, baraj altında kalmasalar bile, bir seferliğine % 15-20 arasında oy almaları beklenebilir.

   AKP neden bu duruma geldi?

1. Yolsuzluk olayları: 17 ve 25 Aralık soruşturma dosyaları, AKP içindeki yolsuzlukları açık ve net bir şekilde ortaya koydu. Hükümet bunun üzerine, adalet ve hukuku seçme yerine, bu olayları ortaya çıkaranlara ve onlarla bağlantılı olduğunu düşündüğü Paralel’e savaş açtı. Bu konuda bazı doğru tespitlerini de işin içine katarak kendini haklı göstermeye çalıştı. Haklı olduğu husus, gizli tutulması gereken devlet görüşmelerinin dinlenip bazı odaklara servis edilmesi ve bazı fişleme olayları idi. Eski dost ve müttefikleri olan Paralel’e karşı yaptıkları bu mücadelede, yaş kuru ayrımı yapmaksızın paralelci olduğunu düşündükleri herkesi cezalandırmaya kalkmaları, aldıkları bütün algı tedbirlerine rağmen, toplumda aleyhte bir durum yaratmıştır. Önümüzdeki dönemde bu karşıtlık artarak devam edecektir.

2. Başlangıçta Paralel ile işbirliği yaparak oluşturulan, Ergenekon, Balyoz vs gibi “orduya kumpas” girişimleri de, halk tarafından anlaşılmaya başlamıştır. Yine önümüzdeki dönemde bu husus, diğerleriyle birlikte değerlendirilerek AKP karşıtlığını artıracaktır.

3. 2002 yılından beri hemen hemen 13 yıl iktidarlık yapan, yönetimdeki (kilit noktalardaki) kişileri de fazla değiştirmeyen bir parti artık yıpranmıştır. Kişiler şımarmış, kendini dev aynasında görmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda, özellikle başkanlık sistemi, halkı zorlayarak kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, komşularımız ve diğer büyük devletlere karşı, gücümüzü aşan tavır ve davranışlar içine girilmiştir. Bu kompleks içinde, bütün bunların olumsuz yönleri görülüp değerlendirilememiştir.

4. AKP tarafından getirilen belli bir dönem seçilme kuralı, ( üç dönem uzun bir süre olsa da) bir parti açısından doğru bir prensip ve uygulamadır. Fakat ülkemizdeki mevcut ahlak ve anlayış, böyle bir kuralın engellediği kişileri küstürmektedir. Küskünler ordusu ise eski partilerini desteklemek yerine, ona karşı da olsa yeni menfaat grupları arayışına başlamaktadır. AKP’nin bir dezavantajı da budur. 

Bu sonuçlardan sonra, önümüzdeki dönemde bir koalisyon veya azınlık hükümeti kurulması veya tekrar seçime gidilmesi söz konusu. En az iki yıl geçmeden bir seçim yapılması mümkün görünmüyor. Çünkü; milletvekilleri, seçilebilmek için büyük masraflara girdiler. Bu masrafların çıkartılması/tazmin edilmesi gerekir. Yine milletvekilleri iki yıl sonra emeklilik hakkını kazanabiliyor. Meclisi oluşturan kişilerin (hangi partiden olursa olsun- çok azı istisna) bu menfaatlerden vazgeçmeleri çok zor görünüyor.

Koalisyon veya azınlık hükümeti kurulması ise, partilerin tamamen gelecek seçime odaklı olarak, sağlayacakları avantajları gözeterek verecekleri bir karara bağlı olacaktır. Bir takım odaklar, kendilerine uygun farklı seçenekleri empoze etmeye çalışmaktadırlar. Ancak partiler, bu seçenekleri değerlendirirken kamuoyunda oluşacak intibayı dikkate almaya çalışacaklardır.

Çevremizde yaşanan sıcak gelişmeler, ülkenin bozulan ekonomik dengeleri, henüz sakin olan PKK faaliyetleri ve daha pekçok sorun arasında, kendi menfaatleri de bir yanda duran vekiller, bütün bu karmaşık durumlardan yarar sağlamaya çalışan harici unsurlar da dikkate alındığında,  nasıl bir karar verecek?

Gerçekten zor bir soru.....